Kırmızı kaplı defter

Aziz Şah – Ege’de bir iskelede sabahlamıştık…

Berlin’de bira gaşalarının üzerinde Fransız ve Alman Marksistleriyle tartışarak sabahlamışlığım da vardı ama Ege’de Kafkas bir akordiyon ustasıyla sabahlamayı tercih ederim.

“Ege denizi kararınca” diye başlayan bir devrim marşı vardı. Onu söylüyorduk ara sıra…

Kafkaslardan bir akordiyon ustasıyla…

Adeta bir Theo Angelopoulos filmindeymişçesine…

Manzaradaki gemi gözden kaybolana dek sürüyordu beste. Sonra bir başka beste…

Balıkçı teknelerini akordiyon sesiyle selamlıyorduk!

İskeleden yan basa basa ilerliyordu şarkılar…

O günlerden kalma bir hatıra: Not tutmam için kırmızı kaplı bir defter hediye etmişti uzun boylu bir adam. İri yarı, eski basketçi, devrimci, asimile olmuş bir Kürttü…

Dijital çağ insanı olmadığımı bilecek kadar tanıyordu beni. Bu yüzden bir defter hediye etti.

Yunanistan’da krizin daha ilk günleriydi… Elimde o kırmızı kaplı defter ve bir kalemle Selanik’te işçilerin yönettiği Vio Me fabrikasına gitmiştim. İşçilerle konuşurken notlar alıyordum.

Krizden önce iflas etmiş fabrika…

Krizde patron paraları toplayıp kaçmış…

İşçiler ve patronlar aynı gemidedir masalı anlatılır ya hep. İşte gemiyi ilk patron terk etmiş…

Peki işçiler ne yaptı dersiniz?

Fabrikada çalışmaya devam ettiler. Fabrikayı kooperatifleştirdiler. 300 civarında işçinin çalıştığı fabrika ancak 30 kişinin karnını doyuruyordu ama işçiler fabrikayı yönetmeye başlamışlardı.

Mühendisler de yüzüstü bırakmamıştı onları…

Dünyanın dört bir yanından destek yağıyordu temizlik malzemeleri üreten Vio Me işçilerine…

Mısır’da da bir fabrikada benzer bir durum olmuştu. Vio Me işçilerini örnek alan Arap işçiler kendi fabrikalarını yönetmek için komite kurmuştu…

Fabrikaya gittiğimde duvarlarında dünya basınında Vio Me ile ilgili çıkan gazete yazıları asılıydı. Japonya’dan Arjantin’e…

Pos bıyıklı bir işçi lideri vardı. İri yarı…

Sorduğum soruyu çok iyi hatırlıyorum:

-Bu fabrikanın sizin yönetiminizde kamulaştırılmasını istemez misiniz?

İşçi şöyle demişti:

-Burası işçi kontrolünde bir kooperatiftir. Biz sadece bu kooperatifin devlet tarafından tanınmasını istiyoruz…

Sözlerine şöyle devam etmişti:

-Kamulaştıralım, fabrika devletin olsun da SYRİZA diğer bütün kamu kuruluşlarını özelleştirdiği gibi bizim fabrikamızı da mı özelleştirsin?

İşçi böyle deyince Aleksis Çipras ve SYRİZA hakkında ne düşündüğünü sordum:

-Seçimden önce geldiler, destek verdiler. Seçimden sonra kooperatifimizi tanıyacakları yönünde verdikleri sözleri tutmadılar…

Yıllar içinde Vio Me işçilerini desteklemek için büyük uluslararası dayanışma kampanyaları yapıldı. Selanik’te devasa yürüyüşler yapıldı (“karavan” derler böyle eylemlere). Bu “karavan”a iki sol parti destek vermedi Yunanistan’da: Yunanistan Komünist Partisi ve SYRİZA.

Kırmızı kaplı defterin içinde Vio Me fabrikası için “işçi kontrolünde kooperatif” yazıyor. Sosyal medyada zaman zaman görürüm ürettikleri sabunları satarken Vio Me işçilerinin fotoğraflarını…

Kırmızı kaplı defteri karıştırıyorum. Ukraynalı bir komünistle sohbet ederken tuttuğum notları buluyorum: Alman emperyalizmi taraftarı UDAR partisi ve ABD yanlısı “Anavatan” partisini not etmişim. Almancılar ve Amerikancılar. Bize ne kadar da benziyorlar. Türk Kıbrıslılar da ilk İngilizciler ve Türkçüler diye bölünmemiş miydi? Olan da Kıbrıs’çılara oldu.

Kırmızı kaplı defterde ne olur ki başka?

Ukraynalı madencilerin savaşa karşı başlattıkları Mayıs-Temmuz grevini not etmişim…

Kırmızı kaplı defter işte. Defterde bir kadının el yazısıyla benim için düştüğü notu buldum. “Kadınlar çiçektir ama bazen kamyon da olurlar” diye yazmış. Takvime baktım. Günlerden başka bir kadının doğum günüydü. “Sen çiçekli bir kamyonsun” dedim kadına. “Doğum günün kutlu olsun…”

Aklımda ise kırmız kaplı defteri bana hediye ettikleri zamanlarda okuduğumuz marş:

Ege denizi kararınca
Dağlar uykuya dalar
Yine ıssız ovalarda
İsyan ateşi yanar

(19 Eylül 2018 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author