Dünya güneşin etrafında, Kıbrıs Güneş Makarnasının etrafında döner

Aziz Şah – 90’lı yıllarda ben çocukken bir adam vardı. Bana dünyanın güneşin etrafında nasıl döndüğünü anlatmıştı. Mardinli bir Kürt’tü, adı Aziz. Adaş derdi bana…

Bir gün sana dünyanın güneşin etrafında nasıl döndüğünü anlatayım demişti…

Odanın ışığını kapattı. Karanlıkta çaktı çakmağı, bu güneş dedi. Bir portakal aldı diğer eline, bu dünya dedi. Döndürdü portakalı güneşin etrafında…

Hiç unutmadım o anı…

Bir bilim insanıydı o adam, Kıbrıs’ta ilaç fabrikasında çalışırdı, Rumdan kalma onlarca fabrikadan birkaçı da ilaç fabrikasıydı.

Bir zamanlar ilaç fabrikalarının olduğu bir adada bugün salgının ortasındayız, tuvalet kağıdı stoklayıp duruyoruz!

Şimdi anladınız mı Güneş makarnasının kıymetini?

Anladınız mı çaya batırdığınız Ece bisküvilerinin kıymetini?

Ya boya fabrikasının kıymetini… Kablo ve plastik fabrikalarının kıymetini anlıyor musunuz şimdi?.. Makyaj endüstrisinin kıymetini anladınız mı? Karton fabrikasının kıymetini… Dokuma fabrikalarının kıymetini anladınız mı?..

Dokunup, boyanıp, dikilip Almanya’ya satılan %100 pamuk konfeksiyonları hatırladınız mı?

Birçoğunuzun evinde hâlâ Sanayi Holding havlularından olduğundan eminim…

O kadar sağlamdı ki üretilen mallar, Sanayi Holding yok edildi, havluları hâlâ sırtımızı kuruluyor!

Sanayi Holding yok edildi, çarşafları sırtımızı ısıtıyor…

Barilla makarnası stoklarken Güneş makarnasının kıymetini anladınız mı? Zeyko ve Ayko’nun şimdi kıymetini anladınız mı?

Korona salgını size bunları hatırlatmadıysa, vay halimize!

Savaştayız…

Virüs ile savaşta…

Bugüne kadar varolan ekonomik düzen de bizimle savaşta. Bugüne kadar süren yağma, talan, peşkeş, piyasa anarşisi, özelleştirme, özel mülkiyet düzeni bize savaş açtı biz virüsle savaşırken…

İlaç fabrikalarının olduğu bir toplumdan Xanax’a bağımlı bir topluma dönüştük…

Dışa bağımlılığın bedelini ödüyoruz şimdi. 1974’ten bu yana Türkiye tarafından önümüze konan her protokole atılan imzaların bedelini…

Her protokol ile üretimden biraz daha koparıldık. Türkiye bizi kendine bağımlı yaptı, virüsler karşısında da çaresiz!

Turgut Özal “Siz üretmeyin, bizi size domates yollarız” dediğinde bir gün sınırların kapanacağını akıl edemedi…

Ersin Tatar 2010 yılında “KIB-TEK’e Ankara’nın izni dışında jeneratör-santral almayacağız” diye protokole imza atarken bir gün salgında elektriksiz kalabileceğimizi biliyor muydu?

Ayşegül Baybars milyonları Ankara’nın talimatıyla MOBESE kameralarına gömerken solunum cihazı almayı neden hiç düşünmedi?

Faiz Sucuoğlu Isparta Şehir Hastanesi’ni model alarak Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ni özelleştireceğiz dediğinde bu toplumun Nalbantoğlu’ndan başka gidecek sağlık ocağının bile olmadığının farkında değil miydi?

TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay “Mağusa ve Girne’ye de imam hatip açacağız, sorun çıkarırsa KKTC yöneticileri haberimiz olsun” dediğinde oldu bizim haberimiz herşeyden…

Korona salgınında bunları düşünün…

Güneş makarnasını düşünün…

Bugün kendisine “devlet” diyen asalak yapı karantina olarak kullanılan otellerde insan başına günlük 45 Euro veriyor 14 gün boyunca. O otellere bu “devlet” denilen asalak yapı senelerce turist başına 50 dolar teşvik ödedi!

İlaç fabrikaları yok edilirken uyuyanlar şimdi de otellerin “sevabına” açıldığını sanıyor.

Açın gözünüzü günlüğü 45 Euro’luk vatanseverler ve milyar dolarlık vurdumduymazlar karşısında!

İlaç fabrikasında çalışan mühendis Aziz amca bana dünyanın güneş etrafında dönüşünü bu yüzden anlatmıştı…

(24 Mart 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author