Kuzeye değil, güneye çevirseydi keşke gözlerini

Şener Levent – Bayılırım şu siyasetçilerimize…

Türkiye’ye grasso çekmekten hiç usanmazlar…

Şimdi de ne diyorlar…

Türkiye sağlık bakanı ile işbirliği ve uyum içinde sürdürüyorlarmış koronaya karşı mücadeleyi…

Nerde yaşadıklarının da farkında değiller herhalde…

Burası Kıbrıs bre efendiler…

Türkiye değil…

Asıl işbirliği ve uyum Türkiye ile değil, güneydeki yetkililerle olmalıydı…

Biz aynı topraklarda, aynı coğrafyadayız…

Böyle bir felakette birbirimize ihtiyacımız var en çok…

Bu felakette önlemlerimiz çok farklı olamaz…

Sokağa çıkma yasağı uygularsak tüm adada aynı anda uygulayacağız…

Bir tarafta sokak yasak, diğer tarafta serbest olmaz…

Hava ve deniz limanlarımızı yurtdışına kapatacaksak aynı anda birlikte kapatacağız…

Bir tarafta açık, diğer tarafta kapalı olmaz…

Bunlar gibi pek çok şey daha…

Şimdi bu adada tek devlet, tek halk olsa çok daha kolay gelirdik üstesinden bu belanın…

Tüm kararların bir merkezde alınması başka, ayrı ayrı alınması başka…

Tüm verilerin de bir merkezde toplanması çok daha yararlı olurdu değil mi?

***

Türkiye ile işbirliği ve uyum içinde olacak ne var ki?

İyi ki de yalnız lafta kalıyor bu ve onların yaptıklarını yapmıyoruz…

Onların yaptıklarını yapsak çoktan mahvolurduk…

Bizde sokağa çıkma yasağı var…

Onlarda yok!

Tayyip her şeyden anlar ya, bunu da kafasına göre tasarlamış…

Yalnız hafta sonları sokağa çıkma yasağı uyguluyor…

Hafta sonundan sonra ise herkes yine serbest…

Yine sokaklarda meydanlarda…

Ve bizim gibi çok maske takan ve eldiven giyen de yok!

Adam zaten bilime inanmıyor…

Korona için öğütlere mi inanacak?

Kapanmış sarayına…

Pencereden başını bile uzatmıyor…

Millet ölürse ölsün…

Bu mu işbirliği ve uyum içinde olacağımız devlet?

Bizden uzak dursun da başka ihsan istemeyiz…

***

Bu küresel felâket Kıbrıs’ta tek vatan, tek devlet ve tek halk gerçeğini bir kere daha su yüzüne çıkardı…

İleride yine çok tekrarlanabilecek olan böyle felaketlere karşı tam bir birlik ve bütünlük içinde olmamız gerekmez mi?

Dünya Sağlık Örgütü tüm dünya devletlerini ortak bir mücadeleye davet ederken, biz nasıl iki parçaya bölünmüş kalabiliriz?

Türk tarafı perişan…

Şaşkınlık içinde…

Herkes koronadan sonra birbirini yemek için şimdiden diş biliyor…

Toplanıp karar vermeye çalışıyorlar…

Ama bir türlü karar veremiyorlar…

Nasıl versinler ki…

Mangır yok!

Türkiye artık vermiyor…

Ve bundan sonra da vereceği yok!

Kıbrıslıtürkleri değil, kendini bile kurtaramaz bu saatten sonra…

Battı…

Ben söylemiyorum yalnız battığını…

Dünyada herkes söylüyor…

***

Yürekli bir ses lazım bize şimdi…

Bugüne kadar tuttuğumuz yoldan dönsün…

O kırmızı çizgilerin bu kez altını değil, üstünü çizsin…

Gözlerini kuzeye değil, güneye çevirsin…

Kıbrıs Cumhuriyeti’ne…

İster federalizm olsun…

İster cumhuriyete dönüş…

Bir çözüme ulaşmalı mutlaka ancak…

Bu bölünmüşlüğe son verecek bir çözüm…

Eski saçma kırmızı çizgilerde diretmek yok!

Garantör yok!

Onu vermeyiz, bunu vermeyiz yok…

Siyasi eşitlik öyle değil böyledir yok!

Fetih zihniyetinden kurtulduğunuzda, bu taleplerinizin ne kadar absürt olduğunu siz de görürsünüz baylar…

Benim gönlüm Kıbrıs Cumhuriyeti’nden yana elbette…

Federalizm de bölünmüşlüktür çünkü…

Ve Türkiye’nin kucağından kurtarmaz bizi…

Ama öyle diyorsanız ve anlaşacaksanız, ona da bir itirazım yok!

Varsın öyle olsun…

Ama siz kırmızı çizgilerinizi bir yana bırakın her şeyden önce…

Toplumumuzun bir çözümden başka hiçbir çıkışı yok!

Ya var olacağız!

Ya yok olacağız!

***

Bu küresel felaketin bize verdiği en önemli ders bu bence…

Birleşin diye fısıldıyor adeta kulağımıza…

Birbirimize karşı bir savaş değil bu…

Ortak bir düşmana karşı birlikte savaş…

Aynı cephede…

Aynı topraklar üzerinde yaşayan insanlar böyle felaketlere karşı farklı cephelerde olamaz…

Biri yalnız yedi bin test, diğeri ise kırk bin test yapamaz…

Ölen Kıbrıslıtürk de benim kardeşim, Kıbrıslırum da…

Ben ayırım yapmam…

Güneyde şu kadar vaka, kuzeyde ise şu kadar diye yazmaktan sıkıldım…

Altı haftadır can korkusu ile evlerimize kapandık da hala aklımız başımıza gelmediyse çok yazık…

Ne olmalı yani daha?

(23 Nisan 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author