Favipiravir’i Ankara’dan istediniz ve vermediler mi?

Aziz Şah – Savaştayız…

Salgınla savaşta…

Bu savaşta askerler hekimlerdir, hemşirelerdir, hasta bakıcılardır, hastane temizlikçileridir…

Yeminli tabipler savaşıyor… Ne biçim bir yeminmiş şu Hipokrat yemini dedirten günlerden geçiyoruz. Hipokrat yemini için yüzlerce doktor öldü küre üzerinde… Yüzlercesi daha ölecek!

Türkiye’de kitleler halinde doktorlar ölüyor. Ölümlere en tepeden, generallerden başladılar, yani tıp profesörlerinden! İngiltere’de ölen Libyalı bir doktorun cenazesini izledim bugün. İtalya’da eldivensiz çalışan doktorlar öldü. Avrupa’nın en zengin bölgelerinden Lombardiya’nın yardımına koşan 65 yaş üstü Kübalı doktor “Görevimiz, sorumluluğumuz var” dedi. Yalnızca Hipokrat’ın değil, devrimin yarattığı insanın hissettiği sorumluluk…

Doktorlara yaşatmayı emrediyorsanız, önce onlara ilaç vereceksiniz!

Çanakkale, Verdun, Arras Passchendaele ve Sarıkamış’ta nasıl ölüme gönderildiyse yarı çıplak, yarı aç, kimi çocuk, kimi genç, yarı silahlanmış veya silahsız askerler…

Onlar nasıl silahsız hücum ettilerse düşmanın üstüne…

Doktorlar ve hemşireler de öyle gidiyor düşmanın üstüne!

Yarı çıplak yarı silahlanmış askerlerin savaştıkları savaşları kim kazandı?

Tarihin yasaları kazandı. Bütün askerler yok oldu…

Bugün de dünyanın birçok yerinde mühimmatsız savaşıyor doktorlar düşmanla…

Kim kazanır böyle bir savaşı?

Eldivensiz hasta bakan, ilaçsız savaşan, solunum cihazı olmayan doktorların büyü yapmalarını mı bekliyorsunuz?

Hayır, bu savaşı da doğa yasaları kazanır…

Silahsız yarı çıplak düşmanın üstüne koşan askerler ne ise, ilaçsız ve korumasız hekimler de odur bu savaşta…

100 sene önce cihan harbinde yarı çıplak savaşa gönderilen askerler donarak öldü…

100 sene sonra tulumsuz, maskesiz, eldivensiz cepheye gönderilen doktorlar ölüyor… 

Bırakın insanlığı iyileştirmeyi, tabipler kendileri ölüyor!

Hiçbir farkı yoktur bir savaşla salgının…

Bir savaş ne kadar ciddi yönetilirse bir salgın da o kadar ciddiye alınmak zorundadır…

Savaşla barış arasında fark yoktur. Savaş zamanı yürütülen politika barış zamanı yürütülen politikanın yoğunlaşmış halidir… 

Siyasetle savaş arasında da fark yoktur. Savaş siyasetin farklı araçlarla yürütülmesidir. Siyaset de savaşın farklı araçlarla yürütülmesidir…

“General” lakaplı Friedrich Engels der ki, “Tıp, sosyal bir bilimdir ve geniş ölçekli düşünüldüğünde siyaset tıptır”…

Yani savaş, barış, siyaset, tıp arasında bir fark yoktur. Hepsi bir savaştır ve bir stratejiye ihtiyaç duyar. Stratejiyi dalkavuklar değil generaller belirler. Bu savaşın generalleri hekimlerdir!

İnsanlar bilincinde olsun olmasın, bütün dünyada salgın için “savaş” tabirini kullandı daha en başından beri. Savaştayız dedi insanlık…

Savaştaysan ona göre davranırsın…

Bizim Lefkoşa Nalbantoğlu Hastanesi cephesinde durum ne?

Covid-19 tedavisinde kullanılan Favipiravir isimli ilaç yok!

100 paket ilaç geldi Hindistan’dan. Şu an 7 paketi doktorların elinde. Siz 7 paket kurşunla savaşa girer misiniz?

İlaç yoksa büyü mü yapsın doktorlar?

Lagalugayı bırakın cevap verin: Bu savaşta gerekli olan Favipiravir ilacını Ankara’dan istediniz ve size “hayır” mı dedi?

Şu an Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik bölgesinde sondaj gemisi yüzdürüp “Kıbrıslı Türklerin hakları”nı savunduğunu iddia eden Türkiye’den ilaç istediniz de vermedi mi?

Savaş ciddi iştir, geyik çevirmeyin, bize cevap verin!

(25 Nisan 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author