Ankara Kıbrıslılara siyaseti yasakladı

Aziz Şah – Türkiye’de ne oluyorsa Kıbrıs’ta da o olacak dediler…

Türkiye’de Kürtlerin belediyelerine bir bir kayyum atandı, devletin zoru ile…

Sözde KKTC devletinde ise bütün bakanlıklara kayyum atadılar, Kıbrıslı işbirlikçilerin imzaladığı protokol ile…

Ankara’dan atanan kayyum seçilmiş Kürt belediye başkanlarının koltuğuna oturdu, belediye başkanları zindana atıldı…

Ankara’dan atanan kayyumlar sözde KKTC devletinde “bakanlar”ın başına atandı!

Kürtlere zorla kayyum atadılar, Kıbrıslı Türklere işbirlikçilerin rızası ile!

Neden salgın hastanesi yapılmadı, neden her yağmurda yol dereye dönüşür, neden okullar dökülür, neden yangın uçağı alınmıyor gibi soruları kayyuma soracaksınız!

Eskiden de sorduğunuzda cevap alamazdınız. Çünkü on yıllardır imzalanan protokoller ile hükümetlerin hükümet olma yetkisi ellerinden alındı.

1988’den beridir bir karayolları protokolü var. “İhalelere Ankara’da çıkılır” der; o yüzden 30 senede Lefkoşa-Girne yolu bitmedi…

Bundan sonra ulaştırma bakanına değil, kayyuma sorarsınız hesabını!

Nasıl ki “mobeselerin kameralarına itirazımız yok, direkleri çok çirkin sadece” diyorsunuz ya; bundan sonra “kayyuma itirazımız yok, sadece bıyığı badem” dersiniz!

Her bakanlıkta bakanların üstünde Ankara’nın komiseri olarak kayyumlar olacak! Ahali isyan ettiğinde bakanı sürecekler gancellinin önüne, yuhalayacaksınız, kayyum da pencereden bakacak…

Şunu da unutmayın!

Türkiye’de kayyumun atandığı belediyeler kârda iken zarar etmeye başladı. Kendi özel harcamalarını kayyumlar belediyelere fatura edip batırdılar!

Kayyumları sözde “verimlilik” için atıyorlar ama göreceksiniz “altın varaklı tuvalet isterim” diyen kayyumları…

Türkiye’de ne oluyorsa Kıbrıs’ta da o olacak dediler…

Türkiye’de başkanlık rejimine geçilmesi ile birlikte TBMM devreden çıkarıldı. Saray’dan gelen talimatlara el kaldırılan bir mekâna dönüştü meclis…

Yasama yetkisi elinden alınınca TBMM ringe dönüştü. Belli periyodlarla linç ve boks maçı düzenleniyor. Çok özeniyorum TBMM’nin o haline…

Sözde KKTC meclisinde savunduğu fikirler için yumruk atacak tek bir vekil yoktur. Kendi partilisine saldıran faşistleri kucaklayan Tufanların hümanizmi taşar Diyanellos’un bacalarından…

2020 protokolü ile zaten sözde olan ve bir işe yaramayan KKTC meclisi tamamen devreden çıkarıldı. Kuzey Kıbrıs’a dair bütün yetkiler imzalanan mali protokol aracılığı ile TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın ve ona bağlı memurların uhdesinde toplandı…

2020 protokolüne gelene kadar zaten herşey 10. Geçici Madde aracılığıyla Ankara’daki Genelkurmay’a bağlıydı.

Altyapıdan eğitime, ormanların idaresinden su işlerine kadar zaten yıllar içerisinde imzalanan protokoller bütün yetkileri TC’nin Kıbrıs İşlerinden Sorumlu yetkililerine devretti!

Vatandaş soruyor ısrarla…

Pandemi hastanesi ne zaman yapılacak?

2020 protokolüne göre herşey “TC Cumhurbaşkanı Yardımcısının uhdesindedir”…

Sormayın yetkisizlere artık soru…

Ankara’dan protokolde yazılı olan paracıklar hiç gelmeyebilir. Gelse de TL gelip bizi Dolar borçlandıracak, bunu da hiç unutmayın; Ankara’nın istediği alanlara aktarılacak, bize borç yazılacak!

Para gelmese bile sömürgeci kayyumlar atanacak…

Ey liberal cemaat! Amerika’ya bakıp ırkçılık tartışıyorsunuz ama TC-KKTC protokolündeki ırkçılığı görmüyorsunuz!

Ankara, Kıbrıslı Türklere siyaset yasağı koydu. Irkçılık budur işte, Kıbrıslıların Kıbrıs’ın kuzeyinde hiçbir kurumda yetkisi yoktur!

Söz yetki karar TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın ve onun atadığı memurların uhdesindedir!

“Protokolün uygulanması… TC Cumhurbaşkanı Yardımcılığı uhdesindedir.” (TC- KKTC İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması, Ek 5, madde 11)

(11 Haziran 2020 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author