Bir horoz dövüşü hikâyesi

Aziz Şah – İnsan geçmişini kare kare mi hatırlar?

Bu yüzden mi “hayatım gözümün önünden film şeridi gibi geçti” derler…

Çocukluğuma dair hatırladığım karelerin arasında Gurbetler var…

Yaz tatillerim ve hafta sonlarım Gurbetlerin arasında geçti…

Mahalle arasında yola yayılarak molohiya ayıklayan kadınlar…

Araba geldiğinde boru çalardı, toparlanırdı kadınlar, araba geçerdi, sonra baştan yayılırlardı yola…

Mito’nun kahvesi vardı Omorfo’da…

Horoz dövüştürülürdü…

O kahvede dövüşen şampiyon horozlar nenemin mahallesinde yetişirdi…

Bizim dama çıktığımda yan dam hep horoz kümesiydi…

Çocukluğum boyunca şampiyon horozların antrenmanlarını izledim bu yüzden…

Hiç maça gittim mi, hatırlamıyorum…

Antrenmanlarda hindiyan tavuğu tutarlardı, horoz saldırırdı…

Horoza “gel, gel” yapardı sahibi, kafasını gagaladırdı hindiyanın…

Kanın tadını alan horoz daha çok saldırırdı!

Mahallede horoz antrenmanı olduğunda gider izlerdim…

Öyle ulu orta mahalledeki toprak alanda…

Kardeşim hiç horoz dövüşü izledi mi bilmem. Ama kardeşimi horoz kovaladı küçükken, bu yüzden korkardı horozdan…

Hiç unutmam, kardeşimi horoz kovaladığında büyüklerin ne dediğini…

-Horoza bir şey olsaydı, al başına belayı, çok kıymetlidir beytambal, hastadır horoz sahipleri…

Horoz dövüşleri hakkında yazılmış kitaplar, sosyolojik araştırmalar var; üniversitedeyken okudum. Şeref ve onur kavramlarıyla açıklanıyordu horoz dövüştürenin ahvali…

Ondan sonra anladım, kaybeden horozların neden magarına olduğunu…  

Nereden geldi şimdi bunlar aklıma?

Londra’dan aradı Gurbetler…

Bütün horoz dövüştürücüleri sülalecek göç etti…

Annemi özledikçe ararlar…

Ne horoz kaldı, ne sur gibi dizilmiş horoz kafesleri…

Ne dövüş, ne onur, ne şeref…

Bilmem kardeşim hala korkar mı horozdan, hiç sormak aklıma gelmemişti…

Londra’dan arayan Gurbetler ne sordu, bilir misiniz anneme?

Libya savaşını…

Ey Kıbrıslı!

Sen hatırlıyor musun öyle bir savaşı?

Ya Suriye savaşı…

Çocukluğumun Gurbet “aba”sı arıyor Londra’dan…

Fransız, İngiliz, Amerikan, Rus, İtalyan, Mısır, Türk, İsrail, Yunan savaş gemilerinden bahsediyor…

Üç maymunu oynamak ne güzel değil mi?

Ta Londra’dan soruyor, Libya savaşı Kıbrıs’a ne zaman sıçrar diye…

Londra’daki Gurbetler sorunca aklıma düştü…

Libya savaşı ve dahi Suriye savaşı horoz dövüşü antrenmanına ve maçına benzemiyor mu?

Patron tutuyor kurban hindiyan tavuğu, şampiyon horoz gagalıyor…

Şampiyon çıkıyor maça, yenilirse kesiliyor, suyuna magarına yapıyorlar…

Ardından yas yok, başka şampiyon yetiştiriyorlar…

Ona başka hindiyan tutuyorlar, gagalıyor kanı tadıyor, ta ki yenilene kadar maçlara çıkıyor…

İster örgüt, ister devlet, ister lider koyun adını…

İster çapulcu, ister komutan…

Alın size horoz dövüşü!

Nasıl, hindiyan olmak güzel mi Kıbrıslı?

Gagalanmak hoşuna mı gidiyor?

(25 Haziran 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author