Yalanlar ve gerçekler

Şener Levent – Okuyup öğrenmediniz tarihi…
Çok da meraklısı değilsiniz zaten…
Bilmeden, öğrenmeden yorumlar yapıyorsunuz…
Size bugüne kadar söylenen yalanların esiri oldunuz…
Gerçeklere inanmıyorsunuz…
Yalanlara inanıyorsunuz…
“Türk askeri gelmese Rum bizi kesecekti” diye tutturdunuz gidiyorsunuz…
Şikayet etme özgürlüğümü bile çok görüyorsunuz bana…
“Türk askeri seni de kurtarmasaydı, şimdi bunları yazamazdın” diyorsunuz…
Dahası şu:
-Türkiye müdahale etmese, ada Yunanistan’a bağlanacaktı gibi bir saplantı içindesiniz…
Nasıl da yutturmuşlar bunları size…
Şaşarım…
Hayatınızı kurtardığını sandığınız Türkiye’ye minnettarlığınızı ifade etmek için söz bulamıyorsunuz…
TC’li yetkililerin kaç kez “Kıbrıslıtürkler olmasa biz yine müdahale ederdik” dediğini bile bilmiyorsunuz…
Biliyorsanız da unuttunuz…
“Adada bir Türk dahi kalmasa farketmez bizim için… Bizim stratejik çıkarlarımız var” dediklerini ise hiç hatırlamıyorsunuz…
Tek bildiğiniz şu:
Geldiler ve bizi kurtardılar!
Nasıl bir kurtarma bu?
Rum saldırdı, bizi kesiyordu da gelip kurtardılar mı yani?
Sorarım size…
Beş günlük darbe sürecinde hanginizin burnu kanadı?
Hanginiz bu darbeden yara aldı?
Siz 15 Temmuz 74’te bu adada neler olup bittiğinin de farkında değilsiniz herhalde…
Rumlar birbirini öldürdü…
Daha doğrusu darbeciler Makarios’çuları ve solcuları öldürdü…
Kıbrıslıtürklerin kılına zarar gelmedi…
Hatta faşist darbecilerden kaçan bazı Kıbrıslırumlar Kıbrıslıtürk evlerine sığındıkları halde…
Kendi aralarındaki hesaplaşmayı bitirdikleri zaman, yani faşist darbeciler kazandıktan sonra Kıbrıslıtürklere saldıracaklardı şeklindeki iddianız bir varsayıma dayanıyor yalnız… Ve bunu kesin bir şey gibi açıklayamazsınız…
İspatlayamazsınız…
Hele ada Yunanistan’a bağlanacaktı diyemezsiniz hiç!
Derseniz, çok ciddi başka bir yanılgıya düşersiniz…
Ve bu da sizin tarih bilgisinden yoksun olduğunuzu gösterir ancak…
Kolay mı adayı Yunanistan’a bağlamak?
İngiltere ve Amerika izin vermeden kolay mı?
İngiltere ve Amerika’nın adayı Yunanistan’a bağlamak gibi bir fikri olmadı hiçbir zaman…
Onların bütün derdi, adayı başka bir ülkeye bağlamak değil, bölmekti…
İstedikleri de oldu zaten sonuçta…
15 Temmuz 74’te neler olup bittiğini anlamanız için Makarios ile Yunan cuntasının ilişkilerine bakmanız gerekir herşeyden önce…
1967’de Atina’da faşist cunta yönetimi ele geçirdikten sonra, bu ilişkiler giderek nasıl koptu…
Makarios nasıl ortadan kaldırılmak istendi…
Amerika’nın parmağı neydi bunda?
O cunta iktidara geldikten sonra Makarios neden bir daha enosisten hiç bahsetmedi ve cumhuriyetin bağımsızlığını savundu…
Ve 1968 yılında da tek taraflı olarak Kıbrıslıtürklere kapıları açtı…
1968-74 arası da adada hiçbir Kıbrıslıtürkün burnu kanamadı…
Herkes yoklanmadan, nöbetçi Rum askeriyle selamlaşarak gidip geldi Lefkoşa’da Rum tarafına…
Orada iş buldu ve çalıştı…
***
1963-74 arası döneme gelince…
En başta sorulması gereken soru şu:
-Kıbrıslıtürkler bu ortaklıktan nasıl koptu? Neden bırakıp kaçtılar? Onları kovan mı vardı?
Makarios anayasada değişiklik yapmak istiyordu dersiniz…
Peki, veto hakkı bulunan Dr. Küçük’ün vetosuna rağmen bu değişiklikler yapılabilir miydi?
Kaldı ki Türkiye kesinlikle bunu reddetmiş, Yunanistan ise bu değişikliği çok katı bulduğunu söyleyerek eleştirmişti…
Yani Kıbrıslıtürk temsilcilerin yerlerini terkederek meclisten ayrılmalarına hiç gerek yoktu…
Ama bölünme planı çok hızlı işlemeye başladı…
TC Başbakanı İsmet İnönü’nün Kıbrıslıtürk liderliğine “Cumhuriyetteki yerinize geri dönün” çağrısı yapmasına rağmen geri dönmediler…
Ve kanlı çatışmalar patlak verdi böylelikle…
11 yıl toplumumuz büyük acılar yaşadı…
Göçmen çadırlarında ezildi…
Grivas saldırılarıyla karşı karşıya kaldı…
Direndi ancak…
Türkiye’siz direndi…
Mazgal deliklerinde ve dağlarda ömür törpüledi…
Türkiye de adayı ilk kez 1964’te bombaladı…
Hem de napalm bombalarıyla…
***
Kıbrıslıtürkler 1974’ü 11 yılın intikamı olarak görüyorlar…
Türkiye’ye şükran çekenler, en çok 63-74 döneminde yaşananlardan bahsediyorlar…
Ama resmi propaganda başka…
Sanki Rumlar 74’te büyük bir Kıbrıslıtürk katliamına girişmiş ve Türkiye de bundan dolayı bizi kurtarmaya gelmiş gibi bir sunum yapılıyor…
Hiç ilgisi yok…
Beş günlük darbe sürecinde bir tek Kıbrıslıtürkün burnu kanamadı…
Güneydeki resmi verilere göre darbeci faşistler beş günde 94 Kıbrıslırumu öldürdü…
Ama Türklere dokunmadı…
O halde kimden kurtarmaya geldi bizi Türkiye?
Darbecilerin öldürdüğü Kıbrıslırumları kurtarmaya geldiğini söylese anlardım…
Alkışlardım da onu…
Ama Rum Rumu öldürürken kurtarılacak olan biz miydik ki?
Kaldı ki Türkiye darbenin kurbanlarını kurtarsa ve bozulan cumhuriyet anayasasını, dediği gibi yeniden tesis etse ve köşesine çekilse başımızın üstünde yeri olurdu…
Ve sanırım bu aşamadan sonra Kıbrıs’ta iki toplum arasında ebedi bir barış ve dostluk kurulurdu…

(22 Temmuz 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author