Hatırladınız mı bu çadırı?

Aziz Şah – Türkiye’de bir şehrin bir ilçesinde Şehit Cengiz Topel Bulvarı’nın adının değiştirilip Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı yapıldığı gün, Kıbrıs’ta Cengiz Topel Hastanesi’nin avlusuna çadırlar kuruldu…

Türkiye’de değişen bir sokak tabelası, Kıbrıs’ta ise 1963’ten beridir değişmeyen bir çadır gerçeği vurdu suratımıza.

1974’te bir gecede evsiz kalanlarla bir gecede zengin olanlar, bir gecede bankadaki parası sıfırlananlarla bir gecede sermayedara dönüşenlerin toplumunda hastane avlusundaki çadır hiç hoş karşılanmadı.

Salgının en başında yazdım. Çadır kurun dedim…

Keşke her mahalleye kursanız. Bu ahali meselenin ciddiyetini ancak çadırı görünce anlar…

Çadırı görenlerin kimi 1964’e gitti, kimi 1974’e. En nihayetinde veba salgını görmemiş bir topluma çadırla anlatabilirsiniz meselenin ciddiyetini…

Bakın o çadırlara şimdi…

Salgını görün!

Bakın o çadırlara şimdi…

Akdeniz ve Ege’de savaşı görün!

Bakın o çadırlara şimdi…

Suriye’den tekneyle kıyımıza çıkıp polis tarafından kurşunlanan mültecileri görün…

Bakın o çadırlara şimdi…

Kendinizi görün!

Bakın o çadırlara şimdi…

Görebilir misiniz Rum malları üstündeki gecekondu villaları, şatoları, yazlıkları?

Çadır nereden geldiğinizi mi hatırlattı?

Milyon sterlinlik ganimet malların sizin olmadığını mı?

O çadır geçmişiniz ve dahi geleceğinizdir!

Bir gecede şehit pilot Cengiz Topel’in adının bir bulvardan alınıp yerine Recep Tayyip Erdoğan’ın adının verildiği bir zamanda, bir gecede Cengiz Topel Hastanesi’nin avlusuna kurulan çadırlar gibi “bir gece ansızın” olur biter herşey…

Milyon sterlinlik villalardan kovulmuş bulursunuz kendinizi “hani bu çadırın kliması?” derken…

Antagonist çelişkiden bahsettiğimizde, uzlaşmaz çelişkilerin altını çizdiğimizde, diyalektiğin altüst ve tersyüz edici gücünü anlattığımızda gülüyordunuz bize…

-Felsefe yapma, diyordunuz.

Alın işte milyon sterlinlik villaya ve avlusunda hiç çalışmadan alınmış Audi, Mercedes, BMW ve Jeep’e karşı dandik bir çadır hatırlatıyor size gerçeği…

Yaşamı ve ölümü…

Salgını, sınıfı ve savaşı…

Savaşla nereden geldiğinizi…

Yeni bir savaşla nereye gidebileceğinizi…

Bu çadır sınıf mücadelesini hatırlatıyor. Bir işyerinin avlusundaki grev çadırı gibi. Unuttunuz belki, çünkü gerçek bir grev olmayalı Kıbrıs’ta çok oldu. Grevlerde çadır kurulur…

Bu çadır savaşı hatırlatıyor. Onu hatırladınız. Savaşta kiminiz mülteci oldu, kiminiz esir, kiminiz de zengin…

Bu çadır salgını hatırlatıyor. İtalya’da, İspanya’da ve nice memlekette kurulan sahra hastanelerini…

Tek bir eksiği var bu çadırın: Salgının ilk günü kurulmalıydı, düzenli ve merkezi. Lâkin Ankara’dan izin almadan çivi bile çakamayanlar çadır da kuramadılar. İyi ki tabipler inisiyatif alıp kurmuş çadırları…

İyi bakın şimdi o çadırlara…

Siz çadırdan çıktınız villalara girdiniz ama çocuklarınız hak etmedikleri o villalarda doğdular. O villalardan kovuldukları ve çadırla yüzleştikleri zaman sudan çıkmış balığa dönecekler. Göreceksiniz o zaman 1974’ten sonra doğan çocuklara hiç iyilik yapmadığınızı onları ganimet havuzunda boğarken…

İyi bakın o çadıra…

O beğenmediğiniz çadırın her bir direği sizsiniz…

(21 Ağustos 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author