Silihtar’ın avlusundaki süs havuzu

Aziz Şah – Silihtar’ın avlusunda bir süs havuzu var diye anlatırlar…

Hiç gitmedim Saray’a…

Akıncı seçildiğinde Almanya’daydım. Hiç unutmam İsviçre’nin, Avusturya’nın, Almanya’nın köy gazetelerinde bile haber olmuştu Akıncı’nın seçilmesi…

-Başımıza bir gelecek var, dedim.

Çıktım geldim Kıbrıs’a başımıza gelecekleri görmek için…

Memlekete Mustafa Akıncı Silihtar’da otururken döndüm, Afrika’da iskemleme oturdum…

Gazetedeki iskemlem Silihtar’ı görür…

Perdenin gındırığından bakarım yağmur yağdığında Silihtar’a erguvanlar arasından…

Havuz görünmez benim baktığım yerden…

Gerçekten de Silihtar’ın avlusunda bir havuz var mıdır, bilmem…

Benim o süs havuzuna dair düşüncelerim bir dedikodudan ileri gelir…

Bugün Silihtar’a girmek için “cumhurbaşkanı adayı” olan muhteremlerden birinin eşi bir zaman Silihtar’a gitmiş…

O havuzcuğun başında durmuş…

-Bir gün bu havuzun başında ben beş çayı içeceğim, ben resepsiyonlara ev sahipliği yapacağım, ben bu havuzun başında First Lady olacağım, demiş…

Rivayet bu…

İster inanırsınız…

İster inanmazsınız…

Ben anlatana inandım…

-Ben olmasam devlete ne gerek var, diye kendinden geçmiş hanımefendi…

İşte bu kafa bizi bugün devletsiz bir topluma dönüştürdü!

Silihtar’ın avlusunda söylenen bu sözlerin doğruluğuna inanırım ama havuzu hiç görmedim!

Belli bir süre davetiye geldi gazeteye, hepimize…

Yaldızlı davetiyeler…

Arif hoca ve Yalçın Okut gibi şimdi aramızda olmayan dostlarımıza bile davetiye geldi. Bu toplum için bedeller ödemiş aydınların hayatını kaybettiğinden bile haberi olmadan resepsiyona davet etti saray memurları…

Bu kafa bizi bu hale getirdi!

Faize Özdemirciler’i kızdırdılar. Oturdu bir yazı yazdı. “Bize davetiye göndermeyin” dedi…

İşin aslı, Faize ablanın dilekçesini de işleme koymadılar. Anımsadığım kadarıyla bir 20 Temmuz resepsiyonunda “Acıların bayramı olmaz” diye pankart açılana kadar geldi davetiyeler…

Pankartı açan kadınları yerlerde sürükledi korumalar…

Toplumda bir soğukluk oldu, ama davetiyelerin ayağı tamamen 22 Ocak’ta kesildi. Çok şükür 22 Ocak’tan sonra hiç davetiye gelmedi. Linç edilmemiz bir işe yaradı…

Ben Silihtar’ın avlusundaki süs havuzunu göremedim…

Kısmetse, “Silihtar avlusundaki süs havuzunun başında hangi First Lady oturacak” seçimi yapıldıktan sonra benim hiç göremediğim süs havuzunda Mavi Vatan savaş provaları yapılacak…

Resepsiyon ve beş çayı hayalleri görenler hayallerini gardroba asacak…

İslamcıların dediği gibi “Gardrop Kemalistleri” de başta olsa, Kemalistlerin dediği gibi “Badem Bıyıklılar” da iktidarda olsa Silihtar’ın avlusundaki süs havuzuna bundan gayrı huzur yoktur müstakbel First Lady’im…

Bundan sonra sizin havuzcuk Mavi Vatan savaş provası arenası olacak… 

Dikenli tellerle havuzun içine münhasır ekonomik bölge sınırları çekilecek…

Maket gemileri atacak müstakbel başkomutanımız havuza…

Sonra da kendi münhasır ekonomik bölgesi dışındaki bölgeleri fethe çıkacak maket gemileriyle…

-Tam gaz ileri!

(7 Eylül 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

Başlıkta kesmek zorunda kaldığımız Musa Kayra üstadın karikatürünün tamamı…

About the author