Devlet adına Akıncı’yı ölümle tehdit eden faşist tetikçiler devri

Aziz Şah – Gökten küfür yağdı önce…

İlhak naraları atıldı…

Ekmeklerini sularını biz veriyoruz dendi…

“Kıçlarını sildikleri tuvalet kağıdının parasını veriyoruz”a vardı…

Önce sahte hesaplardan sahte isimlerle yaptılar bunları…

Sonra televizyon ekranlarından aleni bir şekilde:

-80.000 Kıbrıslıtürke soykırım yapalım, dediler…

-Belli ki Kıbrıs’a üçüncü bir harekât yapmamız gerekiyor, ama bu kez Kıbrıslı Türklere karşı, dediler…

Sosyal medyadaki sahte hesaplarda başlayan linç televizyon ekranlarında futbol programlarından siyasi tartışma programlarına kadar Türkiye’nin bütün gözeneklerinden fışkırıyor…

Profesöründen serserisine kadar…

Serdar Denktaş seçim kampanyasında ucu kendisine dokununca anladı bu işin ciddiyetini.

Senelerdir yazarız bu gazetede Tatar, Kudret Özersay, Serdar Denktaş, Tufan Erhürman dahil, ne kadar hizmetkâr olursanız olun, yeterince Türk ve Müslüman olmadığınız için “vatan haini” damgasını yiyeceksiniz…

Bundan kaçamazsınız!

Kudret Özersay UBP ile hükümeti bozunca twitter aleminde “vatan haini” damgasını yedi AKP’li hesaplardan…

Özersay’ı kim savundu bilir misiniz?

Mustafa Akıncı taraftarı gençler…

Kudret Özersay için AKP hesaplarıyla kavga ettiler, tartışmaya girdiler:

-Sizin o vatan haini dediğiniz adam şehit çocuğudur, katliamdan 30 sene sonra bulundu babasının kemikleri, diye tepki gösterdiler…

Ne Mustafa Akıncı’nın mücahitliği, ne Serdar Denktaş’ın Denktaşlığı, ne de Kudret Özersay’ın şehit çocuğu olması yetmez…

Korumaya, koruma kalkanı olmaya yetmez!

Türkçü faşizmi tanımıyorsunuz…

Türk-İslam sentezi ülkücülerinin “düşman”ı nasıl algıladıklarının farkında bile değilsiniz…

Sandınız ki ana-yavru edebiyatıyla geçecek bir ömür…

Geçmez!

Türkçü faşizmin gözünde çizginin dışına çıkmanız an meselesidir!

Serdar Denktaş “Türkiye seçimlere müdahale etti” dedi, AKP’nin merkezi yayın organı Yenişafak “Denktaş Akıncı’ya katıldı” diye yazdı…

Kudret Özersay Maraş’ı bahane edip hükümeti bozdu. “Böyle milli bir meselede hem de milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan böyle bir zamanda Özersay Tatar ile hükümeti bozdu, vay hain” dediler…

Bir gün bütün Kıbrıslı işbirlikçiler Türkiye tarafından hain ilan edilecek diye çok yazdım bu gazetede. Ne kadar işbirlikçi olursanız olun eninde sonunda çarmıha gerileceksiniz…

Hâlbuki bu isimlerini saydığım zat-ı muhteremler BRT’de seçimden önceki son toplu programda Akıncı’nın “Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetene bağlı derin ilişkiler içerisindeki makamlarca özel kalem müdürüm aracılığıyla bana, aday olmazsam, benim için, ailem için, yakınlarım için iyi olacağı iletildi” sözü üzerine sessizliğe gömüldüler…

Kafanızı kuma gömmeniz de yetmez…

Eskiden tehditler sahte isimlerle yapılıyordu. Artık isimlerini ve yüzlerini gizlemeye gerek dahi görmüyorlar…

Çünkü Akıncı’ya yönelik 1000 tehdit ve hakaret dosyası hakkında işlem yapılmadı.

Böyle olunca Mustafa Akıncı’ya “Gelirim, makam odanda kafana sıkarım” diyen Yılmaz Ecevit Kılıç da Türkiye Cumhuriyeti devleti adına konuşuyor…

Akıncı’ya yönelik soruşturulmamış 1000 hakaret ve tehdit dosyasını anınca insanın aklına ister istemez “1000 operasyoncu” Mehmet Ağar gelir…

-Bu devlet için 1000 operasyon yaptık, demişti Ağar kanlı 1993 senesinde…

Aynı devlettir bugün Kıbrıslılara tehdit savurup duran…

(13 Ekim 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author