Kıbrıs’ta bir Hrant Dink, bir Tahir Elçi vakası yaşanmasın!

Aziz Şah – AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil’i hedef göstermesinin üzerinden haftalar geçti…

“Ankara elini KTÖS’ten çek” diye yazmıştım…

O gün bugündür örgütler, dernekler, barolar, sendikalar, partiler suskun!

Erdoğan’ın Şener Elcil’i 15 Kasım’da tören konuşmasında hedef göstermesinin üzerinden günler geçti…

Senelerdir Elcil’i ve KTÖS yönetimlerini birçok kez eleştirmiş biri olarak uyarıyorum susanları…

Görmezden gelinecek bir konu mu zannediyorsunuz bizzat Erdoğan’ın bir sendikacımızı hedef göstermesini?

17 senelik Erdoğan istibdadından hiçbir şey öğrenmediniz mi?

Senelerdir sendika yönetimlerini sadece pohpohlayan, kuyruklarına takılan, yönetimde 1-2 koltuk elde edelim diye sendikalardaki yanlışları eleştirmek bir yana alkışlayan “sol”, bugün Ankara tarafından tehdit edilen sendikalarımıza sırtını döndü…

İyi günde sendika yönetimlerini pohpohlayıp popülist kuyrukçuluk yaptınız, kötü günde de bizzat Erdoğan’ın tehdidi karşısında sırtınızı döndünüz…

Eleştirilmesi gereken zamanda eleştirmezsiniz, savunulması gereken zamanda savunmazsınız. Bu nasıl bir haldir?

Kapatın örgütlerinizi-partilerinizi madem! Faşizm karşısında sendikaları savunamayanlar kendilerini de savunamaz!

Sendikalar da kendilerini savunmuyor nedense, saldırılar karşısında sessizlik hakim! Sendika dışı örgütler de sendikalara yapılan saldırıları görmezden geliyor… Hep beraber kasabın bıçağına kelleyi uzatmaya mı karar verdiniz?

Türkiye’de kendine alternatif veya muhalif ya da bağımsız gazetecilik platformu diyen alanlarda da Erdoğan’ın Kıbrıs’ta bir sendikacıyı hedef almış olması gözlerden kaçtı.

Sadece “Independent Türkçe”de bir haber gördüm. Erdoğan’ın kime “paçavra” dediğini merak edip araştırıp yazmışlar. Diğer kaynaklar ise sadece konuşmayı haber olarak vermiş, o kadar. Demek ki Erdoğan’ın bir sendikacıyı, hele de Kıbrıs’ta bir sendikacıyı hedef alması herkese normal geliyor ve dahi haber değeri de yok…

Nasıl ki 22 Ocak 2018 saldırısı Türkiye’de muhalif, bağımsız ve alternatif medyada yer bulamamıştı, KTÖS’ün hedef alınması da değersiz görüldü…

Erdoğan’ın Kıbrıs’a 8 uçakla gelmesinin haber değeri var, Kıbrıs’ın tarihi önemde bir sendikasını hedef almasının yok…

Yalnız bu da değil, Erdoğan Cezayir’de protesto edildiğinde haber değeri var, Kıbrıs’ta protesto edildiğinde bir kıymeti yok…

Lefkoşa’da atılan “Erdoğan elini yakamızdan çek” sloganının bir önemi yok demek Türk basını için. Ama İngiliz “The Guardian” için değeri var ki yazdılar…

Erdoğan Cezayir’e gitmeden gazeteci ve edebiyatçı Kamel Daoud “Ülkemize hoş gelmediniz” diye açık bir mektup yazmıştı. “Biz söyleyemiyoruz, bari Daoud’un mektubuna söyletelim” diye o yazıya sarılmıştı “muhalifler”…  

Mesela Erdoğan ne zaman Kıbrıs’a gelse Şener Levent’in yazısının başlığı “Hoşgelmedin”dir. Peki, bu yazılar neden Kamel Daoud’un mektubu gibi karşılık bulmaz karşı kıyıda?

Çünkü iktidarı muhalefeti gelenekseli alternatifi, azınlık bir zümre hariç, bize hep aynı gözle bakar…

Neymiş! Erdoğan 8 uçakla gelmiş…

Erdoğan’ın talimatıyla gerçekleşen 22 Ocak 2018 saldırısının baş faili linççi Mehmet İpek Devlet Bahçeli ve Mevlüt Çavuşoğlu ile hatıra fotoğrafı çektirdi. Linççi saldırgan ile TC Dışişleri Bakanı ve MHP liderinin teması önemsiz mi?

Gelelim esasa! Şener Elcil’in Ankara tarafından nasıl hedef gösterildiğini düşünürken aklıma bir Hrant Dink, bir de Tahir Elçi vakaları geliyor…

Bu bir uyarıdır Kıbrıslı!

Yarın çok geç olacak ses vermek için…

(20 Kasım 2020 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author