22 Ocak: Ekmek ve memleket

Aziz Şah – 20 Ocak 2018’de Türk ordusu cihatçı çetelerle birlikte Suriye’nin tek çatışmasız bölgesi olan Rojava’nın Afrin kantonuna saldırdı…

21 Ocak’ta çıkan gazetemize manşet attık:

-Bir işgal harekâtı daha…

21 Ocak pazardı. Pazar mayışıklığı vardı üzerimizde. Sabah sabah Erdoğan’ın sesi ile uyandık…

Kıbrıs’taki adamları sabah sabah bizim gazeteyi Erdoğan’a iletmiş…

Bursa mitinginde çıktı kürsüye:

-Kıbrıs’taki soydaşlarım bu paçavraya haddini bildirecektir…

***

O güne kadar işgal rejimi, taşıma nüfus ve buradaki askeri idare hakkında yazdığımız herşeyin doğrulandığı gündü 22 Ocak…

Kıbrıs’a taşınan yerleşik nüfusun örgütlendiği hemşeri derneklerinin faşist paramiliter unsurlar olduğunu ve günü geldiğinde Kıbrıslı Türklere karşı ırkçı terör için kullanılacaklarını yazıyor ve toplumumuzu uyarıyorduk…

Türkiye’deki Maraş, Çorum ve Sivas katliamları gibi…

22 Ocak’ta ilk kez gördük o paramiliter teşkilatları…

CTP’sinden UBP’sine bütün siyasi partiler bu örgütleri “oy deposu” olarak görüyor, bu örgütler ise aptala yatan Kıbrıslı siyasileri yolunacak kaz olarak görüyordu…

22 Ocak’ta kaz yolunmuştu, ateşte dönüyordu…

22 Ocak saldırısında ilk kez hemşeri derneklerinin ne amaçla bu adada olduğu ortaya çıktı. Velâkin başta Tufan Erhürman olmak üzere siyasiler bu paramiliter terör yapılarına daha sıkı sarıldı…

Bize saldıran gruplar içerisinde yer alan Karadenizlilerin festivallerinde kuyruğa girdi Kıbrıslı işbirlikçiler…

Tufan Erhürman o festivallerde “çokkültürlülük” nutukları attı…

22 Ocak saldırganlarına saldırı günü Ersin Tatar, Hasan Taçoy, Faiz Sucuoğlu, Amcaoğlu sarıldı.

22 Ocak günü Tufan Erhürman olan biteni “perde aralığı”ndan izledi, sonra da oradan çıkıp saldırganların düzenlediği çeşitli toplantılarda yaptığı konuşmalarla “Kıbrıs’a kattıkları çokkültürlülüğe” methiyeler düzdü…

***

Adli Şube Müdürü Ali Savaş Altan dışında herkes kendisine verilen rolü oynadı…

Tatar, Tufan Erhürman, Taçoy, Sucuoğlu ve Amcaoğlu rollerini gönüllü oynadılar…

Ali Savaş Altan’a ise rol verilmedi, emir verildi.

-Saldırganlara müdahale edilmeyecek, kan akarsa akacak…

Polis Müdürü Altan bu emri dinlemeyerek hiç tanımadığı bir sürü insanın canını kurtardı…

***

22 Ocak 2018’de Lefkoşa’da 2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak’ta yaşanan yaşandı.

Geçen sene, Madımak katliamının 27. yılında bir asker tanık konuştu…

Katliamının tanığı asker Mesut Fidançiçek anlatıyor:

“Yakılma olayından 15 dakika önce biz olay yerine geldik…

Ne kalkan ne cop ne de başka bir alet. Silahımda kurşun olmadığını da orada fark ettim. Diğer askerlerin de…

Bizim oraya götürülme sebebimiz sadece katliamı izlemekti. Olay yerine geç getirildiğimiz için tek yaptığımız şey katliama tanıklık etmekti.”

2018’de Ali Savaş Altan’a verilen talimatın aynısı yaşandı 1993’te…

-Copsuz, kalkansız, kasksız, çelik yeleksiz birkaç adamını gönder, demişlerdi Altan’a…

Madımak otelinin etrafına gönderilen askerlerin de ne kalkanı ne copu ne de silahında kurşunu vardı…

Altan bu emri dinlemedi, “anayasaya aykırıdır” dedi, “talimatı yazılı verin” dedi. Vermediler…

Altan katliama tanık olmayı değil, kalkan olmayı tercih etti.

Adamlarını yığdı gazetenin kapısına…

Emri dinlemediği için de açığa alındı. Başına gelmedik kalmadı, iftira ve komplo kurbanı oldu. Emri dinleseydi rütbe alacaktı…

Şimdi ekmek satarak geçiniyor…

Üç senedir mezar taşı gibi susan onursuzlar, siz nasılsınız?

(22 Ocak 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author