Kıbrıs Türkünü çevreleme siyaseti

Aziz Şah – “Çevreleme” kuşatma demektir.

Düşmanı çevrelerken önce onun dostları ile arasını bozarsınız, dünya ile bağını koparırsınız, ikmal yollarını kesersiniz, yaşam alanını ele geçirip yok edersiniz.

Kıbrıs Türkünün üretimden koparılması ve İngiltere ile yapılan ticaretin engellenmesi buydu…

Turgut Özal’ın “Domates üretmeyin biz size göndeririz” sözü buydu…

Elyeli badadez üreticilerinin yıllarca güneye badadez satmasını bu yüzden engellediler. Bu yüzden Türkiye’ye gönderilen badadezler Mersin gümrüğünde çürüyene kadar bekletilip “hastalıklı” diye geri gönderildi. Çürüyen tonlarca badadez de ovalara döküldü…

Sanayi Holding’ten ETİ’ye, AYKO’dan ZEYKO’ya kurumlarımızın yok edilmesi “çevreleme” siyasetiydi…

KTHY’nin batırılıp uçaklarının TC’li uçak şirketlerine peşkeş çekilmesi bizim dünya ile bağımızın kesilmesi değilse neydi?

Pandemi boyunca tıbbi yardım getirmek için uçuracak tek bir uçağımız yoktu…

Çevrelendik!

“Lefkoşa çevre yolu” yapacakmış Türkiye bize!

Duyar duymaz “çevrelemek” tabiri aklıma geldi: Kuşatmak!

21 Şubat’ta kişisel twitter hesabından TC Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu bir video ile KKTC Karayolları Master Planı’nı açıkladı…

Kurduğum bu cümlenin manasını anladınız mı?

Çorum, Niğde, Yozgat, Ordu gibi şehirlere yapılan altyapı yatırımlarının yanı sıra “KKTC Karayolları Master Planı”nı açıkladı…

Sizse halen daha “KKTC Ekonomi Bakanı”nın imzalanan mali protokolden haberdar olmamasına mı şaşırıyorsunuz?

Bugüne kadar hangi protokol mecliste tartışıldı?

TC Ulaştırma ve Altyapı Bakanı 300 kilometrenin üzerinde yol, iyileştirme, yapım ve bölünmüş duble yollar ile Lefkoşa çevre yolunu Covid sürecindeki bu hareket kısıtlılığı zamanını fırsata çevirip inşallah bitireceğiz diyor. Bu şekilde Covid sonrasına hazırlanacakmış KKTC…

TC Lefkoşa Büyükelçisi de yol inşaatlarını denetliyor…

“Bu master planı ve peşinden imzaladığımız protokol” ile diyor… Hani, Müteahhitler Birliği’nin çıkıp “bundan sonra köy yollarını bile Türkiye yapacak, ekmeğimizi elimizden aldılar” diye homurdanıp, sonra da Kıbrıs Türk sermaye örgütlerinin Ankara’nın yolunu tutmasına neden olan “protokol”…

“Sömürgeler kararnameler ile yönetilir” demişti zindanların esir alamadığı “sarı hoca” İsmail Beşikçi.  

İşte o kararnameler Kıbrıs’ta protokollerdir.

Kıbrıs’taki sömürge rejimi protokoller ile idare edilir.

1988’de imzalanan karayolları protokolünden beridir “İhalelere Ankara’da çıkılır” ve “KKTC Ulaştırma Bakanlığı” Türkiye’den gelen ekibin ayak işlerini yapan “ofis boy”dur…

Bütün projelerde “KKTC bakanları” sözde “denetleyici”dir ama sorun herhangi bir projenin mühendisinin adını bakalım cevap verebilirler mi?

Ayrıca 1988 yılındaki protokole göre KKTC’nin yollardaki çukurları yamama yetkisi de yoktur. Yol bakım-onarım çalışmaları “TC Başbakanlık Kıbrıs İşleri Müşavirliği tarafından her yıl için tefrik edilecek ödeneğe bağlı olacaktır”…

TC’deki yeni sistemde ise herşey Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü’ne bağlı!

Yıl 2021…

“Lefkoşa çevre yolu” yapılacağını TC Ulaştırma ve Altyapı Bakanı açıklıyor twitter hesabından…

Yollardaki yamama işlemleri için bile söz, yetki, karar ve iktidar TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’da…

TC Lefkoşa Büyükelçiliği Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi rapor hazırlar, TC Teknik Heyetine sunulmak üzere TC Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü’ne gönderir. Rapor Oktay’a sunulur, o da TC Hazine ve Maliye Bakanlığı’na talimat verir.

Kıbrıs Türkü çevrelenmiştir. Bütün söz, yetki, karar ve iktidar Ankara’nındır!

KKTC’ci sol örgütler ise ultra-zenginlerden “servet vergisi” alınmasını istiyor KKTC meclisinden…

(5 Mart 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author