Kayıp anaları yürüyorlar alana doğru

Aziz Şah – Sivas Madımak katliamında kaybettiğimiz Behçet Aysan’ın bir şiiri vardır “Beyaz başörtülü kadınlar” diye…

Bizim Antonio’yu anlatır…

Arjantin’de 24 Mart 1976’da General Videla’nın gerçekleştirdiği darbede kaybolan Antonio…

Bugün annesi hâlâ Plaza de Mayo’da oğlunun fotoğrafını taşır ve akıbetini sorar…

Türkiye, Yunanistan ve Arjantin’deki askeri darbelerden sağ çıkmış çok devrimci tanıdım…

Kıbrıs’taki askeri darbede EOKA-B’nin cepheye silahsız gönderdiği AKEL üyesi metal işçisi Dimitrakis Thomas’ın kız kardeşleri Avgi, Marulla ve Angeligi’yi tanıdım. Onların yanına “kayıp kızı” Nilgün Ecvet Orhon’la gittim. Kıbrıs’ın yaşayan “Beyaz başörtülü kadınlar”ıdır onlar benim için…

Dimitrakis’in annesi Poliksenis ananın bir resmi var. Oğlunun fotoğrafı elinde akıbetini sorarken. Poliksenis ana öldükten sonra bulundu Dimitrakis’in kemikleri…

Diyarbakır cezaevinde “bok” yedirilmiş Kürtler tanıdım…

1967 Politeknik Ayaklanması’ndaki kan deryasından sağ çıkmış devrimciler tanıdım…

Ve Arjantin’de 1976 Videla cehenneminden çıkmış işçi önderlerini gözlerimle gördüm…

Diyarbakır zindanından çıkanlardan barış özlemini ve işkencede ezberledikleri marşları dinledim…

Politeknik’ten sağ kurtulanlardan Türk-Yunan kardeşliğini…

Arjantinlilerin ise dünya devrimine inancını gözlerinde gördüm…

Arjantin, Türkiye, Yunanistan fark etmez. Bedel ödeyenler hep umutludur, mücadele etmeyenler ise umutsuz…

30 bin kişinin kaybedildiği 24 Mart 1976 darbesinin 45. yılındayız. Bugün Arjantin’de on binler sokaklarda…

Arjantin’deki yeni sağ iktidar ise “30 bin kayıp yok, 7-8 bin kişi var, abartmayın” diyor…

Madres de Plaza de Mayo (Mayıs Meydanı Anneleri) Arjantin’den çıkıp insanlığın vicdanı oldu…

Darbeden bir sene sonra 30 Nisan 1977’de 14 beyaz başörtülü kadın başkanlık sarayının olduğu Mayıs Meydanı’nda toplandılar. Her Perşembe çoğalarak geldiler…

Askeri diktatörlük koşullarında itilip kakıldılar ve kimileri de “kayıp”larını sorarken kaybedildi ama tam 44 senedir teslim olmadılar.

Arjantin’in kayıp anaları dünyaya da örnek oldu…

1982’de TBMM’nin önünde Kenan Evren’in önünü kesen tutuklu analarına ilham oldular…

1987’de beyaz başörtülü analar Ankara’da cezaevindeki evlatları için yürüdü…

27 Mayıs 1995’te de beyaz başörtülü analar Galatasaray Meydanı’nda toplandılar…  

Arjantin 30 bin kaybı var diyor, Türkiye ne kadar “kaybedilmiş” evladı olduğunu dahi bilmiyor…

Türkiye’de Cumartesi Anneleri’ne 13 Mart 1999’da devlet güçleri barbarca saldırdı, 2008’e kadar anneler sokağa çıkamadı…

2008’den de 25 Ağustos 2018’e kadar her cumartesi Galatasaray Meydanı’ndaydılar. 700. haftada Süleyman Soylu’nun emriyle polis analara saldırdı…

Dün, 25 Mart 2021 Perşembe…

25 Ağustos 2018’de polis saldırısında tutuklanan 46 kayıp anası ve yakını mahkeme karşısına çıkarıldı.

Latin Amerika cuntaları bile bu kadar zulmetmedi kayıp analarına. Cennet anaların ayakları altındadır deyip hayatlarını cehenneme çevirdiniz…

Behçet Aysan “Beyaz başörtülü kadınlar” şiirini şöyle bitiriyor:

“yedi yıl geçtikten sonra, plaza de mayo

yürüyorlar alana doğru

binlerce beyaz başörtülü kadın

ve binlerce yitik fotoğrafı

genç yaşlı kız erkek

binlerce desparecidos. (kayıp)

analar ve anılar

eşler kardeşler çocuklar

geri istiyoruz onları

geri istiyoruz onları.

şu bıyıklı

manuel, öğretmendi

arkada hudeibro, maden işçisi

jose parada, santiago nattino

ve işte jose antonio’nun annesi

elinde oğlunun kocaman bir resmi.

geri istiyoruz onları.

-jose antonio benim.”

45 yıl geçtikten sonra da yürüyorlar alana doğru…

(26 Mart 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author