En acil meselemiz savaş suçlarıdır!

Aziz Şah – Bu memlekette en son kurulması gereken müzakere masasıdır. İlk kurulması gereken ise savaş suçları mahkemesidir…

Umut pompalamadan ve slogan atmadan önce ayaklarınız yere bassın, çünkü sonra hayal kırıklığınız muhteşem oluyor!

1973 Kasım’ında Atina’da Politeknik Üniversitesi’nde Albaylar Cuntası’na karşı başlayan ayaklanmadan bir hafta sonra 25 Kasım’da tanklar yeniden sokaklara çıkarak meclis, devlet kurumları, genelkurmay başkanlığı ve General Papadopulos’un yazlığını kuşattı. Politeknik ayaklanmasından sonra Albaylar Cuntası’na güvenmeyen ABD darbeye karşı darbe yaptı. Sonun başlangıcıydı Politeknik…

İoannidis General Papadopulos’un sağ koluydu, CIA’in emrindeydi. Basın önüne çıkmaz, işlerini gizli hallederdi, bu sebepten “Gölge General” olarak anılırdı…

İşte, Kıbrıs’ta 15 Temmuz 1974 darbesini yapan Dimitrios İoannidis Yunanistan’da cunta içinde cunta ile iktidara böyle geldi.   

O günler öyle günlerdi ki ya askeri darbeden yana faşisttiniz ya da komünist. Bugünkü gibi “ortada duran adam” rolü yapanlar gibi rol bile yapamazdınız…

Şener Levent geçenlerde yazıp sordu Nikos Anastasiadis’e, “Sen ne yapıyordun” diye…

Çünkü Anastasiadis’in babası Leymosun’da EOKA-B’ci polis komutanıydı. 

ABD’nin Atina Büyükelçisi Henry Tasca 1971 yılında Amerikan Kongresi’ne Yunanistan’ın askeri diktatörlük dışında idare edilemeyeceğini söylüyordu, İoannidis’e göre de 1967’de gerçekleşen darbeden sonra 10-20 yıl geçmesi gerekiyordu normalleşmek için.

“Şili halkı bir Marksisti seçerek sorumsuzluk yapmıştır” diyen Kissinger gibi Yunan halkından da korkuyorlardı, ancak askeri cunta ile zapt edebileceklerine inanıyorlardı…

Kıbrıs’ın hikâyesini tek başına okuduğunuzda anlayamazsınız. Aynı dönemde Türkiye’de de Yunanistan’da da cuntalar savaşı var. Yunanistan’da İoannidis General Papadopulos çatışması Kıbrıs’ta Grivas-Makarios çatışmasına dönüşmüş durumdaydı. Kıbrıs Türk toplumunda ise 1973 seçiminin kavgası vardı, Dr. Küçük Denktaş karşısında adaylıktan çektirildi…

Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs halkları o kadar sorumsuzdu ki, ABD müdahale etmese maazallah hepimiz Küba olacaktık…

İoannidis Atina’da Papadopulos’a karşı darbeyi gerçekleştirdikten sonra, artık “bağımsız Kıbrıs” istediğini söyleyen Makarios’a sıra gelmişti.

İoannidis Ocak 1974’te ABD Büyükelçisi’ne şöyle der: “Kıbrıs ya yavaş yavaş Akdeniz’in Küba’sı olur, ya da %80’i Yunanistan ile birleşir”…

Yunanistan ve Kıbrıs’ın tarihini kana bulayan İoannidis ömrünü cezaevinde geçirdi…

Cezaevindeki ölümünden sonra yayınlanır kendisi ile yapılan son röportaj 2010 yılında:

-Joseph Sisco ve Kissinger tarafından kandırıldım, der…

Çünkü Makarios’a gerçekleşecek darbeden sonra Türkiye’nin müdahale etmeyeceği garantisi verilmişti İoannidis’e.

İoannidis cezaevinde geberip gitti…

Peki, Kıbrıs tarihinde kaç tane İoannidis var? Kaç tanesi yargılandı?

-Hiçbiri!

Yunan halkına borçluyuz İoannidis’i içeri tıktığı için…

Şener Levent geçenlerde kendisine emekli bir Rum polisin anlattığını yazdı: “Dohni katliamının emrini Leymosun’daki EOKA-B çetesinin başı olan Anastasiadis’in babası verdi”…

Eski bir haberi de aktardı Şener Levent: Benim annemin ve nenemin de aralarında olduğu Leymosun’da stadyumda tutulan esirlerin katledilmesinin de emrini vermiş bir komite. Komitede Anastasidis’in babası da var. Katliamı kaymakam engellemiş…

Dohni katliamı ve Leymosun stadyum esirleri konusunda Şener Levent’in yazdıklarına bir açıklama gelmedi Anastasiadis’ten…

Bugüne kadar “müzakere masası” yerine savaş suçlarına adalet için heyecanlansaydı bu ahali, çoktan barışa ulaşmıştık…

Biz Türkçe ve Rumca konuşan kendi İoannidis’lerimizi yargılamadan barış gelmez bu adaya!

(16 Nisan 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author