Aziz Şah – Kıbrıs Türkü, Kıbrıstürkü, Kıbrıslı Türk, Kıbrıslıtürk, Türk Kıbrıslı, Türkçe konuşan Kıbrıslı, Lüzinyan, Linobambaki ve Kıbrıslı…
Kendinizi nasıl görüyor ve tanımlıyor olursanız olun…
İster AKEL yüzünden, isterseniz de EOKA yüzünden “Türk” olun…
İster 1974’ten sonra tanıştığınız Türkiye gerçeği yüzünden tıpış tıpış Kıbrıslı olan “Türkler”den olun…
İsterseniz 1990’lara kadar Kıbrıslı ve Türk olup, 2000’ler boyunca siyasal İslamcıları tanıdığınız 20 senede laikleşenlerden olun…
İsterseniz de Doktor Fazıl Küçük gibi, “Siyasi görüşümüz yoktur. Türkiye ne derse, Türkiye ne isterse onu yaparız. Şayet Türkiye bir koca kazık gönderir ve bunu götünüze sokunuz derse, o kazığı hiç düşünmeden götümüze sokarız” diyenlerden olun…
İster Doktor’un arkasına sığınarak Türkiye’ye muhalefet edin…
İster “Bunlar Denktaş’ı bile yediydi” deyin…
İster “Bize atak adam lazım” diye kızağa çekilen Faiz Kaymak’çılardan olun…
İster “Bağrımız yanıktır su ver Necati, geç öne doğru yolu göster Necati” diyenlerden olun…
İster “Ahmet Mithat Berberoğlu’nun kafasına da silah dayadılardı” diyenlerden olun…
İster “Ya taksim ya ölüm”cülerden olun…
İsterseniz bizim gibi hem taksim edildik hem öldük diyenlerden olun…
İster “Bu ölüler bize lazımdır” diyenlerden olun…
İsterseniz de tek ve ortak bir Kıbrıs vatanı için ölen Muzaffer Gürkan, Ayhan Hikmet ve Derviş Ali Kavazoğlu’nun soyundan olun…
Ne olursanız olun…
İster siyasi görüşümüz yoktur, Türkiye ne derse, Türkiye ne isterse onu yaparız. Türkiye’nin gönderdiği kazık hoş gelmiş sefa gelmiş diyenlerden olun…
İster de bizim gibi, siyasi görüşümüz vardır, biz ne istersek onu eyleriz. Bize Ankara’nın göndereceği kazığı toprağa çakar üstüne bağımsız Kıbrıs bayrağı çekeriz diyenlerden olun…
Fark etmez!
Çoktan geçildi o eşik…
O eşiğin adı: İyi ve kötü Kıbrıslı eşiği!
Bütün sömürgelerde vardır bu eşik.
Osmanlı’nın, Portekiz’in, Fransız’ın, İngiliz’in, Yankee’nin iyi ve kötü Arabı, Siyahı, Hintlisi, Çinlisi, Latini…
Türkiye’nin iyi ve kötü Kürtleri…
Rus’un iyi ve kötü Müslümanları…
Sömürgeci tebaalarını birbirlerine karşı kullanarak sömürge halkını kendine yabancılaştırır. Ahaliyi üç kategoriye ayırır: İyi, kötü ve çirkin.
İyi ve kötü dışında, “çirkinler” yani “lanetliler” kategorisi vardır.
“İyi” ve “kötü” belli bir süre konjonktüreldir. Bunun en iyi örneği Mustafa Akıncı’dır. Siyaset hayatının bir dönemi “iyi”, bir dönemi “kötü”, sonra yeniden “iyi” olarak geçti. Ancak da 45’inci senede çirkinleşmeye başladı. Onu da tam başaramadı…
İyi ve kötü dışında yalıtılmış olanlar “lanetliler”dir.
Bu çerçevede insanlar arası ilişkiyi hiyerarşilendirir sömürgeci!
Doğrusu ise sömürgeci sistemde yerliler aynı torbanın içine atılmış kedilerdir…
Aynı torbanın içindeki kediler birbirini tırmalar!
Torbanın ağzını açtığınızda ise her biri bir tarafa dağılır…
Bugün geçilmedi bu eşik!
2009’da sınavları geçen Kıbrıslılar yerine, Elçiliğin istediği yerleşikler polise alındı. “Son son son, işgallere son” diye yürüdü öğrenci aileleri TC Elçiliğine ve “al sana diyet” diye “kanlı bir el” bıraktılar Elçiliğin kapısına!
2010 senesinde de bildiğiniz gibi Erdoğan ve kurmayları sırayla “besleme” dedi toplumumuza ve İrsen Küçük’e maaşını sordu Erdoğan kameraların önünde!
2021 senesinde de Erdoğan kameraların önünde Tatar’a talimat verdiğini söyledi Ankara’da.
Eşik 2009’da polis sınavı skandalında geçildi!
Bizden önce kalem oynatanlar uyardı, biz büyüdük “çirkin” olduk, biz uyardık ama Kıbrıslı daha anlamadı torbadaki kedi olduğunu!
(19 Nisan 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)
