“Ben buradan sağ çıkarsam silah bendedir”

Aziz Şah – Bu Memleket Bizim Platformu 18 Ekim “sandık” darbesinden ve 15 Kasım’da Erdoğan’ın ziyaretinden bu yana 7 aydır tüm olanlara rağmen 7 tane iskemleye kuruldu memleketin nasıl yandığını izledi…

“Love Erdoğan” afişlerinin üzeri cızıldığı için tutuklanan gençler için Elçilik’te yapılan eylemde ve Elçiliğin önüne basın açıklaması için gidildiğinde de yoktular!

Platformun “Federal Kıbrıs” sloganıyla İnönü Meydanı’na koyduğu eylem 7 aylık bir suskunluğun sonundadır…

Politikada zamanlama herşeydir, demir tavından dövülür:

Barolar 3 sene önce yapması gereken eylemi 3 sene sonra yaparsa, 7 ay yatıp 7’inci ayda “hade meydana” denirse, tavındaki demir hurdaya döner!

Hatırlatalım: Sendikalar 22 Ocak’tan sonra 26 Ocak 2018’de boğdukları halk öfkesini bir daha toparlayamadılar…

7 aydır memleket yanarken 7 iskemleye kurulu izlediler…

Ne Ankara’nın toplumumuzun böğrüne çökmesi ne de Cenevre’deki taksim masası CTP’nin zerre umurundadır! 15 sene önce yaptıkları gibi Platform’u “seçim” için araç olarak görüyorlar sadece…

Bu yüzden CTP bir yandan “barış ateşleri” yaktı, diğer yandan mezardan Platformu çıkardı. Aynı nehirde iki defa yıkanabileceklerini zannediyorlar hâlâ…

Ancak insanımızın derdi büyük, bağrı yanık, öfkesi öyle “gaz alma mitingleri” ile geçmez!

Anlamadıkları, tarih tekerrür etmez, tekerrür ettirmeye çalışanın suratına patlar!

Tarihte bir olay iki kere yaşanıyorsa birincide trajedi, ikincide komedidir.

İşte 15 sene sonra baştan kurulan Bu Memleket Bizim Platformu da “komedi” oldu. Geçmişin özeleştirisi ile başka türlü olabilirdi, CTP müsaade etmedi!

2000’lerin başında Bu Memleket Bizim Platformu bildirilerinde işgal bölgesinin Üst Koordinasyon Kurulu (GKK ve KTBK komutanı Generaller ve Lefkoşa TC Elçisi) tarafından idare edildiğini söylerdi. Bugün ise işgal denmesine bile tahammül edemez…

2000 Temmuz’undan yadigâr bir “General Urfa’ya!” sloganı vardı, 2021 Nisan’ında “Kıbrıs’ta barış engellenemez” mi diyorsunuz hâlâ?

2000’lerin başındaki Bu Memleket Bizim Platformu henüz CTP’nin seçim sandığına dönüşmemişti. CTP henüz “Cumhurbaşkanı-başbakan-hükümet” olarak “tek başına iktidar” olmamıştı. CTP sermaye erbabını Colony Otel’e toplayıp onlardan “bağış” toplamamıştı henüz…

Hayvan terli, tarih tekerrür etmez efendiler!

Hapisten çıkması vesilesiyle yapılan Temmuz Mitingi’nde “General Urfa’ya” sloganları arasında omuzlarda ahalinin kürsüye konuşması için çıkardığı Şener Levent’i zorla kürsüden indirmek için paçalarını çekiştirenlerin tahayyül bile edemeyeceği büyüklükte mitinglere vesile olan “Bu Memleket Bizim” şiarı ne o günkü şiardır ne de Kıbrıs 20 sene önceki Kıbrıs’tır artık…

Şener Levent o deli Temmuz’da kürsüde konuşurken gözaltında sorguculara “Ben buradan sağ çıkarsam silah bendedir” dediğini İnönü Meydanı’nda halka söylediğinde, “silah” diye göstermesi için “kalem” uzatan küçük adamlar o gün bugündür koltuklarını muhafaza edebilmek için vatanı satmaya devam ettiler…

Vatanın son kırıntısında “Bu memleket bizim” diyoruz; son kırıntıyı da koltuk için tavuklara yem mi yapacaksınız?

20 sene önceye kıyasla Kıbrıs zor, acımasız, engebeli bir cehennem yokuşudur…

Ya 20 sene önceden daha cesur olacağız ya da komedi oynayacağız!

20 sene önce karşımızda resmi üniformalı Generaller vardı, “kuyruklarını kıstırıp gidecekler” diyen…

20 sene sonra karşımızda bir işaretle insan yakabileceğini ispat eden linç güruhu var…

Günü geldiğinde hesap vermek zorunda olan resmi üniformalı bir General ile hiçbir zaman hesap vermeyeceğini bilerek “dava”sı için insan yakabilen üniformasız ama resmi koruma kalkanına sahip bir güruh arasında fark vardır. “Barbarlık”tır o farkın adı!

“Silah bende” diyen gazetecilerin kaleminden korktuğunuz kadar, dünyanın bütün kalemlerini yakacak kudretteki faşizmin ve İslamcılığın cehennem ateşini nasıl söndüreceğimizi dert edin!

Biz burada sağ kalmışsak, sizin komedinizde oynamayız…

Ya cesaret ya komedi, trajedi bitti…

(24 Nisan 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author