Toprak dönmeye cesaret eden varsa vatandır!

Aziz Şah – Hayatında bir Filistin şiiri hatmetmemiş, bir Mısır romanı okumamış, Arap ud ustalarını dinlememiş…

Ne Mahmud Derviş bilir ne Gassan Kanafânî’mizi…

Ne Ümmü Gülsüm’ü ne Necip Mahfuz’u…

Ne George Habaş’ımızı bilir ne Edward Said’i…

Tek bildiği “ahmak” ya da “hain” Arap!

Katliamlarla evinden, toprağından sürülen Filistinlilerin topraklarını parayla sattığına inanır.

Öyle öğrenmiş Türk eğitim sisteminden okumuşluğuyla övünen “aydın insanlar”…

“Osmanlıyı sırtından bıçakladı Arap, başına ne gelirse çekecek” diyor cumhuriyetçi…

“Devlet mi bilir onlar yönetsin?”

Gördük Denktaş’ın devletinin nasıl yönetildiğini de, Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl anonim şirkete dönüştüğünü de!

Orta Asya’daki Türki cumhuriyetlerin her birinde bir diktatör…

Araplar, Yunanlılar, Ermeniler, Bulgarlar, Sırplar ve diğerleri tebaa olabilirler ancak, aynı Kıbrıslılar gibi!

Yunan ekonomisi battığında sevinen ile Filistin bombalandığında sevinen aynı kişi. Garezi var tarihten…

Hey sen! Türk oğlu Türk, British, Osmanlı olmanın ve Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı ile (KK)TC vatandaşlığının dönüşümlü kimliğini döndür döndür kullan…

Bir cumhuriyetin vatandaşı olmakla imparatorluğun tebaası olmak arasındaki farkı bilmiyorsun daha…

Dönüşümlü kimlik, dönüşümlü biat!

Gerektiğinde Türksün, gerektiğinde Osmanlı! “British Pass” güvenlikli kasada, Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği cüzdanda…

Anlamıyor Filistinli Arabın 1948’de sürüldüğü topraklara neden dönmek istediğini, çünkü vatan nedir bilmiyor!

Anlamıyor kuşaktan kuşağa devredilen “anahtar”ın anlamını…

Türk Kanadalı altın şirketine satmış Kaz Dağlarını; Kıbrıslı da Beşparmakları çakıl yapmış…

Vatan değil, kimlik değil, toprak değil, “pasaport savunması”dır sadece bu!

Bu kadar “kimliği” eşeğe versen o da kimliğini şaşırırdı…

Bırakın Siyonistleri, bırakın emperyalistleri!

Bırakın bu coğrafyanın yabancılarını!

Bazı Kürtlerin, bazı Türklerin, bazı Kıbrıslıların, bu coğrafyanın bazı “ezilenleri”nin, Filistinlilere duyduğu nefrete ya da kayıtsızlığa bakınca Mahmud Derviş’in “Kimlik Kartı” şiirini neden yazdığını idrak ediyorum. Derviş o uzun şiiri yalnız yabancı işgalcilere değil, kimliğini şaşıran yerlilere karşı da yazdı!
“Kaydet!
Arabım
Sen yağmaladın bağlarını atalarımın
Benim ve tüm çocuklarımın
sürdüğü toprağı sen yağmaladın
Bana ve torunlarıma
hiçbir şey bırakmadın
şu kayalıklardan başka!
Söylendiğine göre hükümetiniz
bunları da alacakmış, öyle mi?

*
Madem öyle!
Kaydet!
Kaydet ilk sayfanın ta en başına
Nefret etmem insanlardan
Hiç kimseye saldırmam!
Ama aç kalınca
toprağımı gaspedeni çiğ çiğ yerim!
Kolla kendini, kork benim açlığımdan
Kork benim öfkemden!
Kolla kendini!”…

Bağlarını, bahçelerini, zeytinliklerini yağmalayıp villa kondurduğunuz insanlardan korkunuzdan Filistinlilerin “eve dönüş” cesaretinden nefret ediyorsunuz…

Vatan eğer uğrunda ölen varsa değil, toprağına dönmeye cesaret eden varsa vatandır…

(19 Mayıs 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author