“Kuyruklarını kıstırıp gidecekler” dediğiniz Kıbrıslı yurtseverler

Aziz Şah – “15 Kasım 2020” Kıbrıs tarihinde bir köşe taşı…

Erdoğan 7 uçakla Kıbrıs’a çıkarma yaptı. Hava sahasını kapattı. O Kıbrıs’tayken ne başka bir uçak inebilir ne başka bir uçak kalkabilirdi…

İşgalci burasının bir işgal rejimi olduğunu, burada bir devlet otoritesi olmadığını inkâr edenlerin gözüne bir daha soktu. Kör göze parmak!

Filmlerde pavyon kapatan kabadayılar görürdük, gerçek hayatta ise Ercan havalimanını kapatan Ankara’yı gördük.

İşte o 15 Kasım’da Maraş şovu yapıldı, Erdoğan Kıbrıs’ta yaptığı konuşmada Kıbrıslı bir sendikacıyı hedef gösterdi ve İngiliz sömürgecilerinin inşa ettiği, içine “Güneş batmayan imparatorluğun” sığdığı Silihtar sarayını beğenmediğini, küçük bulduğunu, yeni bir saray yapmanın itibarı arttıracağını söyledi…

Erdoğan aynı konuşmada hem Kıbrıslı bir sendikacıyı hedef gösterdi hem de yer gösterin bizim müteahhitler bir saray yapsın dedi…

Türk aydınları bu kez Erdoğan’ın Kıbrıs’ta Kıbrıslı bir sendikacıyı hedef göstermesini görmedi, sadece 7 uçakla gelmesine ve saray teklifine takıldı…

Nereden geldi saray adı altında yapılmak istenen “vilayet konağı” Kutlu Adalı cinayeti gündemdeyken aklıma?

“Saray” gündeme gelince emekli bir komutan Ersin Tatar’a açık mektup yazıp,

-Saray teklifini reddettiğinizi umarım, demişti…

O komutan Kutlu Adalı cinayetinde de ortaya çıktı…

Adalı öldürüldükten hemen sonra GKK komutanlığına atanan ve soruşturmayı yürüten Hasan Peker Günal…

Tatar’a yazdığı mektupta laikliğe sahip çıkın, şatafattan uzak durun, Saray teklifini reddedin deyince; “bak gördün ne kadar demokrat komutan” diyordu herkes…

Halbûki Peker Günal Kıbrıslı yurtseverleri kendi yurdundan kovarak “Kuyruklarını kıstırıp gidecekler” diyen komutandı…

Cinayeti soruşturması gerektiği gibi soruşturmayan, Kutlu Adalı’nın kapı komşularının bile doğru dürüst ifadesi alınmamışken, 25 sene sonra çıkıp “Olayın ortaya çıkarılması için yapılması gerekenleri eksiksiz yaptık” diyebiliyor…

-Bir UZİ mermisinden başka hiçbir kanıt yok, derken bile gerekli araştırmayı yapmadığını itiraf ediyor!

Peker Günal Tatar’a yazdığı mektupta bir de itirafta bulunuyor. Tarikatların ve cemaatlerin Kıbrıs’a yerleşmesi ve kökleşmesi için Demirel’in Denktaş’tan ricacı olduğunu, Denktaş’ın da “gönülsüz” bir şekilde kabul ettiğini yazıyor:

“…adada tarikatların, özellikle Gülen Cemaatinin yerleşmesini ve kökleşmesini önlemek için verdiğim mücadeleyi o yılların siyasileri, bürokratları ve rektörleri anımsayacaktır. Bu konuda, TC Cumhurbaşkanı Demirel’in ricasını –gönülsüz de de olsa- kırmak istemeyen Denktaş’ta bile sıkıntı yaratmıştım”… 

İşte General!

Tatar’a yazdığın mektupta söylüyorsun zaten! Tarikatından, FETÖ’süne, cemaatine ne varsa siz getirdiniz, siz göz yumdunuz, siz ortak oldunuz, siz yarattınız!

Türkiye’den Kıbrıs’a taşıdığınız tarikat-mafya-ülkücü-kumarhane-off shore banka-sanal bet-uyuşturucu ilişkilerinin en kokuşmuş ve açığa çıkmış yeridir Kutlu Adalı cinayeti.

Ancak, Rum/Yunan istihbaratı Kutlu Adalı’yı Türk mafyasına öldürttü diyor Paşa! Desenize, Rum/Yunan istihbaratı ile Türk mafyası iki millet tek devlet olmuş…

General Peker Günal Ankara’nın adamı Tatar’a yazdığı mektupta Ankara’ya “hayır” demesini salık veriyor…

Paşa!

Bu adada, Ankara’ya ve bütün sömürgecilere “hayır” diyenler zamanında “Kuyruklarını kıstırıp gidecekler” dediğiniz Kıbrıslı yurtseverlerdir!

(3 Haziran 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlamıştır)

About the author