Türkiye sığınılacak liman değilmiş…

Aziz Şah – Dünyanın en yalan sloganlarıdır: “Falanca yalnız değildir” ve “Hepimiz filancayız”…

“Hepimiz Hrant Dink’iz” diyen kadar Hrant Dink olsaydı Türkiye bu halde olmazdı…

“Hepimiz Kutlu Adalı’yız” diyen kadar Kutlu Adalı olsaydı Kıbrıs da bu halde olmazdı…

Hrant Dink bir taneydi. Kutlu Adalı da…

Tahir Elçi bir taneydi. Ape Musa da…

Uğur Mumcu da bir taneydi.

Her mahallede birer tane vardılar ve yalnızdılar. Falanca yalnız değil, hepimiz filancayız sloganları bu yüzden fostur!

Cinayetin 25. yılında “Hepimiz Kutlu Adalı’yız” diyenlere bakarken bu kadar Kutlu Adalı mı var bu adada dedim kendi kendime. Adalı’nın yazdığı konuları yazanlar bugün “Kıbrıs milliyetçisi” diye damgalanıp yalnızlaştırılır…

Adalı bir taneydi, şimdi Adasızız!

Kutlu Adalı selamsız kalmamak için terk etmedi memleketi öldürüleceğini bile bile. “Hepimiz Kutlu Adalı’yız” diyenler içinde ise hiç mücadele etmeden, hiç bedel ödemeden, hiç gerçeği söylemeye dahi cesaret etmeden ve 25 yıl “Susmayacağız” deyip susarak, “Bu memleketten bir halt olmaz, gideceğim” diyenler var. Gidemezler ama, çünkü dünyanın hiçbir yerinde hayat ganimetin üstünde olduğu kadar tatlı değildir.

Adalı’nın öldürülmesinin 25. sene-i devriyesinde gazeteci Ali Bizden Türkiye’de havaalanında alıkondu TC Devleti tarafından. Mustafa Akıncı’nın iletişim danışmanı Ali Bizden’in 8 Eylül 2020’de –yani Akıncı hâlâ Silihtar’da iken- verilen talimatla “milli güvenliğe aykırı davranış” ithamı ile Türkiye’ye girişi 5 yıl yasaklanmış.

Hayatı boyunca TC Devletinin Kıbrıs’taki işgalini inkâr eden ve KKTC devletini savunan Akıncı devrimci sola karşı bir “Karaoğlan” figürüdür sadece. Mustafa Akıncı’nın 45 senelik orta yolcu siyaset hayatının son 5 buçuk senesinin ilk yarısı “Sığınılacak tek limanımız Türkiye’dir” diyerek, ikinci yarısı da “Sığınılacak Liman”dan başına taş atılmasıyla geçti.

Akıncı Silihtar’a giderken Faize Özdemirciler yazdı zamanında: Bize yalan söyleme, doğruları söyle sadece! Akıncı’nın tek farklı yapabileceği buydu çünkü, ama yalan söyledi, Ankara’nın “kırmızı çizgileri”ni savundu, savunabilmek için halka yalan söyledi! Bugün de 5 buçuk senelik yalanların bedelidir ödenen!

Akıncı’nın ekibinden Ali Bizden’in Türkiye’ye girişi yasaklandı diye kaynadı ortalık. Bu bildiğiniz kaynamalardan değil. Zaten kazanın içinde kurbağalar, kazanın altında ateş yanıyor uzun zamandır. “Kaynayanlar” kazanda olduğunu fark edip vraglıyor, sonra da tekrar uykuya dalıyor. İşte bu arada geçen sürede bilinçsizce çığlıklar atılıyor…

“Ali Bizden yalnız değildir” sloganı da böyle bir çığlık. Ali Bizden suçlu muamelesi görerek “sınır dışı” edilirken yalnızdı. 11 saat boyunca “Kabul Edilemez Yolcular Odası”nda kilit altında YALNIZDI.

Ankara’da, İstanbul’da ve İzmir’de birçok kez sosyal medya paylaşımları nedeniyle alıkonulan Kıbrıslılar da YALNIZDI. Sonra biz bunları haber alıp yazdık; yazdığımızı öğrendiklerinde öfkelendiler, neden yazdınız diye. Biz yalnız kaldık bu defa!

İşgalci ülkeden “sınırdışı” edilmek o kadar da kötü olmasa gerek…

Ancak onu da hak etmek gerek: Iraklı gazeteci Muntazar El-Zeydi’nin Bush’un kafasına attığı ayakkabıyı saygıyla selamlarım!

Demek ki neymiş Bay Mustafa: Türkiye sığınılacak liman değilmiş…

(8 Temmuz 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author