Kutlu Adalı’yı öldüren UZİ’nin şeceresi (7) KONTRGERİLLANIN “ELEMAN”I PEKER

Aziz Şah – Bu yazı serisine başlarken Kutlu Adalı’yı öldüren İsrail kaynaklı “Kayıp Susurluk silahları” ile başladık. Mikro Uzi, Uzi ve Jeriko marka İsrail silahları vardı “Susurluk’un kayıp silahları” listesinde…

Silahların tedarikçisi HOSPRO şirketinin sahibi Ertaç Tinar’ın Denktaş tarafından KKTC vatandaşı yapıldığını ve İsviçre Fahri Konsolosu olmak için başvurduğunu da yazdık…

Yarbay Korkut Eken’le birlikte Kutlu Adalı’yı öldürmeye gelirken uçağa belinde Jeriko marka silahla bindiğini ve Kıbrıs’ta Sivil Savunma’da, yani Özel Harp Dairesi’nde bir çanta içerisinde Eken’in kendisine UZİ’yi verdiğini anlatmıştı Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker…

Meşhur “Susurluk’un kayıp silahları” ile verilen bütün bilgiler tutuyor diye “Kutlu Adalı’yı öldüren UZİ’nin şeceresi” dedik yazı serisinin başlığına. Adalı’yı öldüren Özel Harp Dairesi’dir dedik…

Bilmediğimiz yeni bir şey yok! Ancak Sedat Peker’in her ifşaatıyla bildiklerimiz doğrulanıyor…

Pan-Türkist bir faşist olan Sedat Peker’in de her ifşaatıyla/itirafıyla durduğu yer açığa düşüyor.

Biz biliyoruz ülkücü mafyanın ne olduğunu da, muhalefetsizlikten ve çaresizlikten mafyayı “temiz toplum”cu zanneden ve kitap okuduğu için “entelektüel” sayan bir toplumsal yapı var karşımızda…

Peker son ifşaatlarıyla Süleyman Soylu’ya saldıracak diye Özel Harp Dairesi’ni kutsadı…

Özel Harp Dairesi Türkiye’de gayrimüslimlere karşı 6-7 Eylül 1955 pogromunu örgütledi. Kıbrıs’ta cami bombaladı, TC Elçiliğine bağlı Türk Haberler Bürosu’nu bombaladı, önce Kıbrıslı aydınları öldürdü, en sonunda da TMT’nin “özel grup” elemanı Alpay Mustafa’yı öldürdüler. Bilinen son cinayetleri de Kutlu Adalı…

Türkiye’de 6-7 Eylül 1955’ten başlayan Özel Harp Dairesi faaliyetleri Hrant Dink cinayetine uzanan süreçte sayısız katliam gerçekleştirdi ve cinayet işledi.

Ziverbey Köşkü işkenceleri, 1 Mayıs 1977 katliamı, Savcı Doğan Öz cinayeti, Adana Emniyet Müdürü Doğan Yurdakul ve DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in katledilmesi, 16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı, 7 TİP’li öğrencinin katledilmesi…

Maraş, Çorum, Sivas katliamları…

Tek tek sayamayacağımız, sadece 1978 yılında 689 kişinin öldürülmesi…

Kıbrıslı Profesör Cavit Orhan Tütengil, hukuk profesörü Ümit Doğanay, sosyalist biliminsanı Dr. Necdet Bulut, yüksek ziraat mühendisi Akın Özdemir, gazeteci Abdi İpekçi, sanat tarihçisi Doçent Bedrettin Cömert, yazar Ümit Kaftancıoğlu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun… Ve Vedat Aydın… Ve Ape Musa… Ve Uğur Mumcu… Ve Hrant Dink…

Say say bitmez…  

Türkiye’nin birikimi!

Neden yazdım isimlerini Özel Harp Dairesi’nin katlettiklerinin? Sedat Peker’in bu hafta yaptığı ifşaatın “dehşeti” anlaşılsın diye!

Kontrgerillanın içinde hesaplaşmaya girişen Sedat Peker gibiler “temiz toplum”cu zannedilmesin diye!

Peker bu hafta Süleyman Soylu’ya saldırırken Özel Harp Dairesi’ni övdü ve deşifre etti…

TC İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun adını vererek 15 Temmuz’dan sonra silah dağıttığını iddia etti. Ancak “Susurluk’un kayıp silahları” ile karşılaştırılamayacak kadar çok olan “15 Temmuz’un kayıp silahları”na değinmedi Peker…

Peker devlet envanterine kayıtlı olmayan birçok silahın Soylu tarafından AKP’li sivillere dağıtıldığını iddia etti. Sedat Peker’in verdiği isimler, araç plakaları vesaire bizi Kıbrıs’ta –şimdilik- ilgilendirmiyor. Yarın onların da bir “KKTC bağlantısı” çıkarsa bakarız…

Bizi şu anda ilgilendiren Peker’in Soylu hakkındaki iddiaları ileri sürerken söyledikleridir. Peker şöyle dedi:

-“Öyle ya, bu silahları gerektiğinde dağıtma görevi Özel Harp Dairesi’ne ait”…

NATO’nun Özel Harp Dairesi’nden bahsediyor Türkçü Peker!

Dahası, Özel Harp Dairesi’nin “milli mücadele” örgütlemesinden bahsediyor…

Şöyle dedi Peker:

-“Ülkemiz tehlike altında olduğunda milli mücadele verebilmek için sivil halkı örgütlemek gerektiğinde, halka silah dağıtarak sivil direniş oluşturma görevi Özel Harp Dairesi’ne aittir (Daha önceki adı Seferberlik Tetkik Kurulu’dur). Öncelikle bu tip yapıların var olması gerektiğine inanan, Teşkilat-ı Mahsusa ruhunu savunan bir kişiyim. Şu ana kadar anlattıklarımın içinde en önemli bölüme geldik”…

-(Soylu’ya diyor) “Senin Cumhurbaşkanı olmanı planlayan arkandaki şaibeli organizasyonla 15 Temmuz sonrasında da bu silahları dağıtmaya neden devam ettiniz? Öyle ya, bu silahları gerektiğinde dağıtma görevi Özel Harp Dairesi’ne ait”… 

-“İnsanların milli ve dini duygularını tahrik edip iç savaş çıkarma amacının en büyük parçası,15 Temmuz sonrasında da el altından birçok yapıya dağıttırdığın bu silahlardır”…

“Susurluk’un kayıp silahları” olan Uziler ve Jerikolar Kutlu Adalı cinayetinde, kumarhaneler kralı Ömer Lütfi Topal cinayetinde ve başka yerlerde ortaya çıktı. 20 senedir Susurluk’un kayıp 10 tane silahı konuşulur. 15 Temmuz sonrası kayıp olduğu belirtilen silahların rakamı üç sıfırlıdır…

Mesele ciddi! 

“İnsanların milli ve dini duygularını tahrik edip iç savaş çıkarma amacı”ndan bahseden Sedat Peker, kısa bir süre önce Hürriyet gazetesi baskınını örgütledi ve mitingler düzenleyerek “barış akademisyenleri”ni kanlarında yıkanmakla tehdit etti…

İç savaş kışkırtıcıları arasında Peker’in kendisi de var!

Dahası “Özel Harp Dairesi tipi yapıların var olması gerektiğine inanan” biri olduğunu söylüyor Peker. Çünkü orada yetişti…

Sedat Peker’in “Eski Türkiye”nin “İstihbarat Elemanı” olduğunu Süleyman Soylu açıklamıştı bir süre önce çıktığı “Habertürk” özel yayınında…

“Deli saçması” dese de Peker’in söylediklerine, “Bu silahları gerektiğinde dağıtma görevi Özel Harp Dairesi’ne ait”tir diyen Peker, NATO müfredatını iyi öğrenmiş bir “eleman”dır:

“… Hepimiz eski Türkiye’yi biliyoruz.

Bir delinin her türlü sapkınlığın içerisinde olan kişinin söylediği ipe sapa gelmez sözler olarak görmedim. 

İstihbaratımızda binlerce elemanımız var. Terör örgütleriyle diğer eleman organize suç çeteleriyle nasıl mücadele ettiğimizi biliyoruz. Bazen en büyük uyuşturucu kaçakçılığını onlar vasıtasıyla öğreniyoruz. Baktım ki, bir eleman spikerlik yapıyor. Bir sözcülük ortaya koyuyor. İddiaları ve iftiraları eleman tamamen boş olsa da devlete laf ediyor…”

Böyle demişti Sedat Peker için Habertürk’te Soylu: “İstihbarat Elemanı”… 

Peki, Yarbay Korkut Eken ne demişti Atilla Peker’le neden Kıbrıs’a geldiğini açıklarken?

-“Bu tür olaylarda o günkü devlet stratejisine göre devlet görevlisi yerine ‘eleman’ kullanılıyordu. Tabii aslolan devletin kendi elemanlarını kullanmasıdır”…

Süleyman Soylu’nun dediği gibi konunun “eski” ve “yeni” Türkiye ile alakası yok. Eski yeninin rahmidir. Yukarıda saydığımız cinayet ve katliamların tamamının ucu bugüne çıkıyor. Bütün kontrgerilla cinayetlerini özetleyen “en mükemmel” örnek Savcı Doğal Öz cinayetidir. Şu anda hapiste olması gereken savcı katili MHP’nin MYK’sındadır.

“İstihbarat elemanı” Sedat Peker de çıkmış “Milli mücadele verebilmek için sivil halkı örgütlemek gerektiğinde, halka silah dağıtarak sivil direniş oluşturma görevi Özel Harp Dairesi’ne aittir” diyor. Yanlış anlaşılmamak için de, “Daha önceki adı Seferberlik Tetkik Kurulu’dur” diye not düşüyor.

Kırk yaşının altındaki kardeşlerim!

Burada Sedat Peker’in bahsettiği “Özel Harp Dairesi” Selanik’te Atatürk’ün doğduğu eve bomba atıp, bunu bahane ederek 6-7 Eylül’de İstanbullu Rumların mallarını yağmalayan, linç eden ve kadınlara tecavüz eden kitleyi örgütleyen teşkilattır!

Kırk yaşının altındaki kardeşlerim!

Sedat Peker kontrgerilla tetikçisidir.

NATO’nun Özel Harp Dairesi’ne “milli mücadele” yapılanması diyecek kadar da Amerikancıdır.

Turancı ırkçı Türk milliyetçiliğinin bir ayağının ABD’de, bir ayağının Almanya’da, bir ayağının İsrail’de olduğunu bilirdik. Ama çıkıp böyle aleni bir şekilde Özel Harp Dairesi’ni -Seferberlik Tetkik Kurulu’nu-  milliyetçilik adıyla afişe etmelerine alışkın değiliz. “Derin devlet”çilerin eskiden ağzı sıkıydı…

Önce Kıbrıs’ta Kutlu Adalı cinayeti dönemi “Sivil Savunma”- yani Özel Harp Dairesi başkanı Galip Mendi çıkıp VeryansınTV’ye itiraf etti, şimdi de Peker.

Galip Mendi şöyle veryansın etmişti:

-“…Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı yaptım. Bu teşkilat Türk Mukavemet Teşkilatı’nın bir devamı gibidir… Türkiye’ye karşı olan gruplar TMT’yi nasıl görüyorlarsa, Sivil Savunma’yı da aynı görüyorlar… Bu kurum yani Sivil Savunma Teşkilatı KKTC’de bir işgal olması durumunda düşmanı yıpratmaya yönelik destek sağlıyor ve bu da gizli görev”… 

Galip Mendi de Sedat Peker de bir NATO organı olan Özel Harp Dairesi’nin “düşman işgali” durumunda halkı örgütleyeceğini söylüyor.

Özel Harp Dairesi kurulduğundan beridir “düşman işgali” diye oturup bekledikleri Godot gelmedi ama Atatürkçü aydınları da öldürdüler, Marksistleri de, sanat tarihçilerini de hukukçuları da, sendikacıları da öğrencileri de…

NATO kurulduğundan beridir anti-emperyalist aydınların, iğne ile kuyu kazarak ortaya çıkardıkları ne varsa, başta Özel Harp Dairesi ile onun kontrgerilla yapılanması ve cinayetleri olmak üzere Sedat Peker konuşmaya başladığından beridir doğrulanıyor. Peker Süleyman Soylu’ya saldırıyor ama kontrgerillayı açığa çıkarıyor.

Kırk yaşının altındaki kardeşlerim!

Sedat Peker’e göre “milli mücadele” örgütü olan Özel Harp Dairesi’nin ilk adı “Gehlen Örgütü”dür.

1945’te yenilen Naziler Almanya’da “Kurt Adam” adlı gizli bir örgüt kurdular. Aynı Sedat Peker ve Galip Mendi’nin bahsettiği gibi “düşman işgaline karşı sivilleri örgütleyerek bir kontrgerilla mücadelesi vermek”ti hedefleri Nazilerin. İşte NATO’nun “Gladio”sunun temel fikri buradan gelir…

İtalya’da Gladyo (Kılıç), Yunanistan’da “Koyun Postu”, Türkiye’de Özel Harp Dairesi denilen bu yapının ABD’deki kurucusu da Nazi istihbaratçısı General Reinhard Gehlen’dir. Almanya yenilince esas düşman Sovyetler Birliği’ne karşı ABD’ye sığınan General Gehlen, Savcı Doğan Öz’den sendikacı Kemal Türkler’e, gazeteci Uğur Mumcu’dan, bizim Kutlu Adalı ve ahparig Hrant Dink’e kadar nicesinin katili olan yapılanmayı kurdu.

Sedat Peker’in bahsettiği “milli mücadele” tam olarak ABD emperyalizminin NAZİ’lerle kurduğu “Gladio”dur.

Sovyetler Birliği’ni kuşatmak amacıyla Truman Doktrini ve Marshall Yardımı ile Türkiye ve Yunanistan cepheleri oluşturuldu.

Yunanistan’da iç savaş yeni bitmişti. ABD’nin esas hedefi Yunanistan’dı. Komünistler Varkiza anlaşması ile silah bırakmış olsalar da güçlüydüler. Belleri kırılmalıydı! Çünkü Yunanistan’ın kuzeyi sosyalist Yugoslavya, batısı İtalya. İtalyan Komünist Partisi de güçlü. Yunanistan düşerse İtalya da düşer. Yugoslavya-Yunanistan-İtalya bloğu oluşur. Güney Doğu Avrupa düşer!

Bu yüzden Yunanlı komünistlerin beli kırılmalıydı…

Komünistlerin beli de serbest piyasanın kuralları işletilerek kırılabilir ancak. O günün deyimi ile “hür müesseseler” için Amerikan fonu aktı Yunanistan’a: “Marshall Yardımı”…

Bunu gören Türkiye “Bizde de komünist tehdidi var, bize de Marshall Yardımı yapın” dese de ikna edemedi ilk etapta. Avrupa’nın kişi başına en çok komünistinin düştüğü Yunanistan bir tarafta, diğer tarafta tek bir komünist örgütün olmadığı Türkiye. Amerika’dan yardım alabilmek ve “muasır medeniyet” ile saf tutmak için “komünizm tehdidi” icat etti Türk egemenleri. Demokrat aydınları hedefe koydular; Sabahattin Ali’nin öldürülmesine giden yolun taşları döşendi.

Sabahattin Ali’nin öldürüldüğü yoldan yürüyerek Kore savaşına, NATO’ya girdiler, Marshall’ın konserve sütünü içtiler…   

O gün Sabahattin Ali’nin doğrudan ve dolaylı karşısına dikilen Türk ırkçıları daha sonra kontrgerilla eğitimi için ABD’ye giden ilk ekip oldu. Belki de bu yüzden Soğuk Savaş’ın ilk faili meçhulü ve mezarsızı Sabahattin Ali’dir…

Üççeyrek yüzyıl geçmiş ABD’nin anlattığı “düşman işgali” masalının üzerinden. Üççeyrek yüzyıl sonra kontrgerillanın on binlerce tetikçisinin içerisinde Sedat Peker isimli biri çıkıyor “Özel Harp Dairesi milli mücadeleyi örgütler” diyor…

Kontrgerillanın karşısına dikilen Yarbay Talat Turhan “Bizim ordu talimnameleri Amerikan talimnamelerinin tercümesidir” diyordu. “Milli mücadele” dedikleri de kontrgerillanın tercüme hatasıdır…

(11 Temmuz 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author