Hepiniz Tatar’sınız, Tatar iradenizdir!

Aziz Şah – “Tatar bizi temsil etmiyor” der durursunuz…

“Tatar Ankara’dan atanmış kayyumdur” dersiniz…

“Tatar Ankara’nın adamıdır” dersiniz…

“Tatar müdahale ile seçtirildi” dersiniz…

Sonra da Tatar’ın Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu gündeme geldiğinde “Hepimiz Tatar’ız, Anastasiadis elini Tatar’ın pasaportundan çek” dersiniz…

Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkmaya yemin etmiş bir siyasetçinin cebindeki Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğini sorgulamazsınız: Taksimci olacaksınız ama cebinizde üniter Kıbrıs’ın pasaportu olacak!

1964 yılında İsmet İnönü hükümetinin BM’de verdiği oy ile Kıbrıs’ın tek temsilcisi sayılan Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti Maraş’ı yağmaya açan “yetkililer”in pasaportlarını uzatmama kararı aldı. AB içinde kimlik kartı ile seyahat edilen zamanlarda “pasaport” sadece bir semboldür…

Siyaseten bir anlamı var bu kararın: Hem Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklar, hem KKTC, hem federal çözüm talep eden “sol” ve sağ siyasetler çöktü. Maymun bile bu kadar maymun iştahlı değildir!

Mesele eğer Rum mallarını yağmaya açanların suçluluğu ise, İTEM yasasını yapan CTP kadrosunun da en azından pasaportları iptal edilmeli. Girne, Omorfo, Mağusa ve bilcümle vatan toprağı Maraş’tan daha mı kıymetsizdir?

Maraş’ta iki cadde açıldı diye alınan kararı Girne gecekondu mezarlığı, Beşparmaklar çakıl, Omorfo da narenciye posası olurken neden almadılar?

Girne’ye verilen tahribat Maraş’a verilen tahribat ile kıyaslanamaz. Erdoğan’ın Maraş şovu CTP’nin İTEM yasasının yarattığı enkazın yanında devede kulak kalır. Pasaport iptali ne yapacağını bilmeyen Rum Liderliği’nin yalpalamasıdır. Siyasidir: Hem Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklar, hem KKTC, hem de federasyon diyen siyasetin sonudur.

“Pasaport kararı hukuken tam bir saçmalık” dedi Tufan Erhürman. Peki, İTEM yasası nedir? Başkasının malını tapulayıp satmak hukuken nedir? Peki, başkasını evinden zorla atıp, onun evine başka ülkeden insan taşıyıp, o evi taşınan nüfusun üstüne tapulamak nedir hukuken?

Cemal Özyiğit ve Tufan Erhürman en önde Tatar’ı ve ekibini savunuyor. Çünkü hem Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklar, hem KKTC, hem de federasyon diyen siyasetin cenderesinde beraber kayboldular.

KKTC’yi birlikte kurdu “Kıbrıs Türk sağı ve solu”. KKTC’nin münhasır ekonomik bölgesini birlikte ilan etti “Kıbrıs Türk sağı ve solu”. Kıbrıs’ın kuzeyinde çöktüğü malın tamamını, güneyinde kalan “siyasi eşitlik” haklarını istiyor “Kıbrıs Türk sağı ve solu”. Kıbrıs’ın kuzeyinde ilan ettiği münhasır ekonomik bölgedeki zenginliklerin tamamını, güneyde kalan doğalgazın da yarısını istiyor “Kıbrıs Türk sağı ve solu”.

Ne güzel dedi CTP’li Asım Akansoy:

-“Tatar bey ve destekçileri ‘kuzey benim, güneye de ortağım’ diyor. Yoktur böyle bir dünya. En erken zamanda uyanmalarını dilerim”…

Eksik söylemiş yine Bay Asım! Çünkü CTP katıksız “üç dünya teorisi”ni savunur: Hem Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklar, hem KKTC, hem de federal çözüm…

Yani “Kıbrıs Türk sağı ve solu” kuzey benim ve güneye de ortağım diyor birlikte!

Hepiniz Tatar’sınız, Tatar iradenizdir. Kıbrıs’ın kaderini tayin hakkı konusunda ne istediğinizi bilmez ve herşeyi isterseniz, elinizde işte böyle hiçbir şey kalır…

Ama Tatar için üzülmeyin: En azından bildiğimiz kadarıyla geçerli iki pasaportu daha var!

(25 Ağustos 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author