Akdeniz’de bir akıllı baş yok

Aziz Şah – Korktuğumuz ne varsa başımıza geldi, daha da gelecek…

Petrol için savaşlar, yangınlar ve denizin dibinde sondaj yapmak için dürtüklenen faylar…

Temmuz ayında büyük Leymosun yangını sırasında Meksika körfezinde bir patlama oldu…

Leymosun nire Meksika körfezi nire, diyeceksiniz, demeyin çünkü Meksika körfezinde olanlar da başımıza gelecek…

Meksika körfezi dünyanın en şansız bölgelerinden biridir kapitalizmin eli ile yaratılan felaketler konusunda…

Bizim Leymosun yanarken Meksika körfezinde petrol boru hattı patlamıştı…

Dehşet bir görüntü, okyanusun ortasında dev bir ateş…

Okyanus yanıyor, cehenneme geçit açılmış gibi…

Evrenler arasında seyahat, dünyadan cehenneme açılan bir yol…

Bir de isim vermişler bu yangına: “Ateşin gözü”…

Daha trajik olan ise patlayan boru hattı yanarken itfaiye gemileri okyanusa su sıkıyordu okyanusu soğutmak için!

Yazın sekiz sütuna kapkara haykıran puntolarla: Kıbrıs’ın açıklarında Afrodit ve diğer tanrıçaların isimlerini verdikleri doğalgaz parselleri de böyle yanacak…

Kazma, beytambal kalsın, bırak…

Kazdıkça fayları dürtüklüyorlar. Almanlar evlerinde merkezi ısıtma ile ısınacaklar diye bizim evlerimiz başımıza yıkılacak. Neden olduğu savaşlardan öte, bir yanı yangın bir yanı deprem olan felaketlerdir doğalgaz ve boru hatları…

Doğalgaz sondajı ile deprem ilişkisini gösteren bilimsel çalışmalar vardır. Bir gün fırsat bulursak yazarız. Dönelim biz Meksika körfezine ve Suriye’den Kıbrıs’a yol alan petrol sızıntısına…

Yıl 2010, dünyanın en şansız okyanus bölgelerinden Meksika körfezinde British Petroleum’a ait sondaj platformu patladı, on işçi hayatını kaybetti. Milyonlarca galonluk petrol denize aktı. Patlamadan aylar sonra bile her gün 30 bin varile yakın petrol denizi kirletmeye devam etti…

Petrole bulanmış pelikanlar bir süreliğine salonlar, piyasalar, sanat sevicilerinin sesini kıstı.

Mississipi nehir deltasındaki bütün sulak alanlar, Vermillion koyundaki kumsallar ve küçük adalar petrolle kaplandı…

Şimdi, bize ne bunlardan diyeceksiniz, demeyin. Çünkü Suriye’den Kıbrıs’a doğru kabadayı gibi kollarını yanlara açarak, tespihini sallayarak, bir omuzu aşağıya düşmüş bir şekilde zikzaklar çizerek yürüyen petrol göletine “bizi teğet geçecek” diyen bir kafa ile yaşıyoruz.

Bugün teğet geçer, yarın geçmez…

Ha, bugün da geçmeyecek teğet! Ha, yarın hiç geçmeyecek!

Bugün petrol göleti “bizi teğet geçer”, yarın TC Devletinin çılgın projesi Mersin nükleer santrali patladığında hayalini kurdukları “Yeni Osmanlı İmparatorluğu”nu nükleer felaket ile yaratırlar!

Akdeniz ve etrafındaki ülkelerle kurulmak istenen “Yeni Osmanlı İmparatorluğu” Mersin nükleer santrali patladığında kurulmuş olacak…

Leymosun yangını sırasında Meksika körfezinde “ateşin gözü” ismi takılan boru hattı yangını Doğu Akdeniz’in doğalgazdan zengin olacağını zanneden ahmaklarını uyandırmadı…

Ege ve Akdeniz yangınları sırasında Muğla’da yangının sıçradığı termik santral de gösterdi bize Mersin’de nükleer santrali kimlerin yöneteceğini…

Bugün Suriye’den Kıbrıs’a kadar vizesiz seyahat eden petrol sızıntısı eğer bir mülteci botu olsaydı, AB’nin mülteciler ile mücadele donanması müdahale ederdi muhakkak, ama petrol olunca “sızan” kimse üstüne alınmadı koca Akdeniz’de sorumluluğu…

(1 Eylül 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author