AKEL neden ortak cumhuriyete karşıdır?

Aziz Şah – 1957’de arazilerin %12’sini tutan Kıbrıs Türk toplumu ada nüfusunun %18’i idi.

Vergi ödeyerek bütçeye yaptığımız katkı %4’tü…

Bütçeden aldığımız para ise toplamın %27’si idi…

1957’deki durum hakkında bu bilgileri veren Alithia gazetesi şu yorumu yapıyor:

“Kıbrıs’ın taksimi halinde Türkler 30-40 sene zarfında yok olacaklardır”…

%4 katkı yaparak %27 almaya hep “egemenlik” dedi Kıbrıs Türk Liderliği…

%4 katkı yaparak %27 almaya hep “siyasi eşitlik” dedi “Kıbrıs Türk solu”…

1957’de İngiliz Valisi şöyle diyor:

-Madem ki Türkler Kıbrıs bütçesine 1.5 milyon lira, Rumlar ise 12.5 milyon lira yardımda bulunuyorlar, nasıl oluyor da aradaki bu büyük farka rağmen Türkler eşit hak talep ediyor?

Doktor Küçük cevap veriyor:

-Bunun ehemmiyeti yok, çünkü Türkler fakirdir!

8 Şubat 1958’de Elefteria gazetesi şöyle yazıyor:

“Türkler adadaki nüfusun %18’ini, bütçeye yapılan yardımın %5’i, adadaki ekilebilen arazinin %13’ü ve adadaki ticaretin ancak %1’ini ellerinde tutmaktadırlar. O halde nasıl taksim istiyorlar, biz bile anlamıyoruz”…

(Bu veriler Ahmet An’ın “Taksim mi Federalleşme mi?” kitabından alındı)

Gelelim günümüze…

Alithia’nın “Kıbrıs’ın taksimi halinde Türkler 30-40 sene zarfında yok olacaklardır” tespiti yapılırken Rum ganimetlerinden gelecek rant hesap edilmedi.

Kıbrıs Türk Federe Devleti anayasasını değiştirerek KKTC anayasası ile Rum malları talana açıldı. 1974’ten sonra göçmen ve mülteci olan Kıbrıslı Türklere ev ve arazi dağıtılsa da bunlar tasarruf belgeleri ile verildi, satılamazdı. Esas yağma KTFD Anayasası’nın 129’uncu maddesinin kaldırılması ile başladı. Rumlardan kalan hiçbir taşınmaz mala Federe Devlet anayasasına göre koçan verilemezdi, sadece tasarruf belgesi verilirdi.

İTEM yasası ile koçanlar verilmeye, Rum malları milyon Sterline satılmaya başlandı…

Alithia taksimden sonra toplumumuzun hayatta kalması için 30-40 sene verdi. 1974’e 30 ekleyince 2004 oluyor. İkinci ganimet devri olan “Annan Planı”na denk düşer bu…

Alithia gene yanıldı çünkü ikinci çekirge istilası başladı Annan Planı ile…

Üstüne beton dökülmeyen zeytinlik kalmadı!

İnşaat bir kalkınma aracı değildir, ekonominin rakamlarını şişiren bir hormondur. Sağlıksız büyümedir. Hele ki kara para değil de banka kredisi ile girmişseniz inşaat işine “balon” sonunda patlar…

“İnşaat ya Resulullah” bir bakmışsınız inşaata el Fatiha olmuş…

Annan Planı ile şişen inşaat balonunun ilk patlaması 2010-12 döneminde 2008 küresel krizi gölgesinde olur. Balon yamanır, şişirilmeye devam edilir. On binlerce boş konut varken yap-satcılığın devrinin bittiğini idrak edemeyen 1957 model burjuvazi duvara doğru koşmaya devam eder.

2020’de Kıbrıs’ın kuzeyinde kişi başına düşen milli gelirin Güney Kıbrıs’ın yaklaşık 3’te 1’i olduğu açıklandı: 10,055 Dolar. Bu rakam 2004 yılından bu yana son 16 yılın en düşük kişi başı geliri…

2004’te başlayan İkinci Ganimet Devri’nin şişirdiği balon patladı. 16 sene geriye gittik!

Şimdi anladınız mı neden AKEL statükodan yanadır ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüşe karşıdır?

AKEL’in neden ortak cumhuriyete karşı olduğu anlaşıldı sanırım ama İTEM yasasını yapanlarla can ciğer kuzu sarması olması ikiyüzlülüğünün ispatıdır!

Kıbrıs Türk solu-sağı aynı sebepten duymazdan geldi ve karşı çıktı üniter Kıbrıs’a: 16 senede patlayan ganimet balonunun sonsuz refah vadettiğini zannediyorlar!

(4 Eylül 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author