Kıbrıs ve Kırım seçimleri

Aziz Şah – Türkiye ya da TC Devleti dediğimde kızıyorlar, “AKP ve Erdoğan’dır” diyorlar ama öyle değil…

İslamcı değil de laik NATO’cular başta olsa ne fark edecekti?

Sorun NATO’culuklarıdır…

Sorun sırtlarını ABD’ye dayayarak istediklerini yapabilmeleri özgüvenidir…

Sorun 150 senedir Alman emperyalizmi ile bozulmayan ilişkinin verdiği güvendir…

Sorun Türkiye ile emperyalizmin et ve tırnak olmasıdır…

Örneğin Kıbrıs Cumhuriyeti yabancı bir devlet ile ilişki kurduğu zaman bakar, o ülkede merkezi hükümetin “ayrılıkçı” olarak nitelendirdiği bir etnik grup var mı diye. Eğer varsa Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi açıklaması her zaman şudur: “Kıbrıs Cumhuriyeti X ülkesinin toprak bütünlüğüne saygı duyar”…

Geçen gün Çin’e yaptılar bu açıklamayı…

Çünkü yarın Çin de aynısını Kıbrıs için söyleyecek…

Türkiye ise öyle değil, sırtını emperyalizme dayamanın küstahlığıyla her türlü çelişkiyi-tutarsızlığı ortaya döker…

Hiç unutmam bu acemiliğini Kıbrıs Cumhuriyeti’nin: 2005 yılında Lübnan başbakanı Hariri öldürüldü. 1989 yılında Lübnan iç savaşına son veren Taif anlaşmasına göre taraflar arasında dengeyi sağlamak için Lübnan’da bulunan Suriye Arap Ordusu bir gecede bu suikast bahane edilerek Lübnan’dan çıkarıldı. Çünkü Suriye emperyalizm için haydut devletti…

-“Türk ordusu da böyle çıkacak” diye sevinçli bir açıklama yaptı Rum Dışişleri… 

ABD Dışişleri cevap verdi Kıbrıs’a: Türkiye Suriye değildir!

Suriye askeri bir anlaşma çerçevesinde Lübnan’da bulunuyordu, işgalci değildi. Türkiye ise bugün Suriye’de, Libya’da, Irak’ta ve Kıbrıs’ta işgalcidir. Suriye’de karşısında Rusya ve Suriye Arap Ordusu var. Libya için yapılan zirvelerde “bütün yabancı askerler çıkacak” dendi, Irak’ta da aynı şekilde ABD üslerinin dahi kapatılması isteniyor.

Tüm bu çelişkilere bakmadan Erdoğan, CBS kanalına ABD askerleri Afganistan’dan çıktıkları gibi Suriye ve Irak’tan çıkmalıdırlar dedi…

-“Çünkü eğer dünyada biz barışa hizmet etmeyi istiyorsak barış için o bölgelerde kalmanın hiçbir anlamı yok. Bırakalım o bölge halkı, o bölgedeki yönetim kararını kendisi versin”…

Dört ülkede işgalci olan bir devletin başkanı “barış aktivisti” gibi konuşamaz. Ancak bu çelişki Erdoğan’ın çelişkisi değildir: 75 senedir ABD’nin, 150 senedir Almanya’nın, 6-7 Eylül 1955’ten beridir Britanya emperyalizminin desteğinin yarattığı bir “tutarlılık”tır bu.

TC Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç Kırım seçimlerini tanımadıklarını şöyle açıkladı:

-“Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne olan desteğini sürdürmekte ve Kırım’ın hukuka aykırı ilhakını tanımamaktadır. Bu çerçevede, 17-19 Eylül 2021 tarihlerinde Kırım’da da düzenlenen Rusya Federasyonu Devlet Duması seçimlerinin Kırım itibarıyla sonuçlarının Türkiye açısından hukuki bir geçerliliği bulunmamaktadır”…

Kıbrıs’ta olduğu gibi Kırım meselesinde de TC’nin tezi NATO’nun tezidir. Holiganlığı buradan ileri gelir…

Kıbrıs’ın toprak bütünlüğüne tecavüz ederken Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden dem vurabilir TC. Kıbrıs’ın kuzeyinde sahte seçimler düzenlerken Kırım’daki Duma seçimlerini tanımıyorum diyebilir.

Peki, Türkiye Kırım seçimlerini tanımazken Avrupa Birliği bugüne kadar “KKTC seçimlerini tanımıyoruz” dedi mi? “Cumhurbaşkanı”na işgalin kuklası dedi mi? Her sene bir UBP bir de CTP’li vekil Strazburg’ta Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi’ne “gözlemci olarak” katılır!

1974’ten bugüne AB ve ABD bir kez olsun TC’nin Kırım seçimlerine karşı takındığı tavrı Kıbrıs’ın kuzeyinde işgal altındaki seçimlere karşı takınmadı. Dahası, 47 yıldır işgalcinin kuklalarını muhatap alırlar. İşgal rejimini “meşru” sayarlar! 

(4 Ekim 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author