Özker Özgür’ün iptal edilen TC pasaportundan beri

Aziz Şah – Mustafa Akıncı’nın basın danışmanı Ali Bizden ve tarihçi Ahmet An’dan sonra gazeteci Ali Kişmir de Türkiye’de havalimanında alıkonuldu…

Bizden ve An Türkiye’ye gitmişti, girişlerine izin verilmedi. Kişmir Türkiye üzerinden transit geçecekti, geçirtmediler…

Avrupa’daki basın sendikalarıyla Hırvatistan’da bir araya geldi Basın-Sen Başkanı Kişmir. Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davalarından dolayı Avrupa tarafından sıkıştırılırken bile Türkiye’den transit geçemiyor Kıbrıslı muhalifler…

Kıbrıslı konuyu idrak etmemekte ısrarcı: Bozulan TC-KKTC ilişkilerinden bahsedenler mi istersiniz, sorun “AKP-MHP faşizmi” diyenler mi? Eğer bu uygulama faşizm olsaydı, bu üç kişiden bir daha haber alınamazdı…

TC ile KKTC arasında ise ilişki yoktur. KKTC Kıbrıs’ın kuzeyinde TC’nin işgal rejimidir. Eşitler arasında ilişki olur, Ankara ile alt yönetimi arasında ilişki olmaz: Talimat olur!

Bu Erdoğan ya da AKP meselesi de değildir! TC’nin askeri işgal altında rehin olarak tuttuğu Kıbrıs Türk toplumuna karşı 1974’ten beri sürdürdüğü ilhakçı politikanın parçasıdır.

Ledra Palace kapısı açılana kadar Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu alamayan Kıbrıslı Türkler TC pasaportuna muhtaçtı. Özker Özgür de TC pasaportu kullanıyordu…

Ne zaman ki TC’nin yürüttüğü asimilasyon politikaları ile Kıbrıslıların Kıbrıs’ın kuzeyinde azınlık olduğunu yazmaya başladı, pasaportu elinden alındı TC Elçiliği tarafından.

5 Haziran 1989’da Yenidüzen’de yazdığı yazıdan dolayı TC Elçiliği tarafından pasaportuna el konuldu Özker hocanın. Rehine siyaseti budur!

Müzakere masalarının maskaralığı budur: Kıbrıs Türk toplumunu rehin tutan ve izni dışında konuşmasına izin vermeyen TC Devleti dünya karşısında “haklarımızı savunma” tekelini elinde tutar. Bu bir rehine siyasetidir. BM ise işgalcinin rehine adına konuşmasına izin veren bir gardiyandır!

Özker hocanın pasaportu elinden alınmakla kalmadı, işgal meclisinde “Cumhuriyetçi Türk Partisi Başkanı Özker Özgür’ün TC-KKTC ilişkilerini bozacak nitelikteki konuşma ve yazıları ile ilgili görüşme” başlıklı bir oturum yapıldı. Orada TKP’liler dahil, vekiller tarafından linç edildi…

Lefkoşa TC Büyükelçiliği yaptığı açıklamada şöyle dedi:

“YABANCILARA mahsus TC pasaportları KKTC vatandaşlarına kolaylık sağlamak için takdir hakkı çerçevesinde verilmektedir. Bu çerçevede Özker Özgür’e de 24 Ekim 1985 tarihinde pasaport verilmiş ve bu pasaportun geçerlilik süresi Ekim 1987’de uzatılmıştır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nca Özker Özgür’ün artık TC pasaportu taşıması uygun görülmemiş ve bu pasaportu büyükelçilik konsolosluk şubesine iade etmesi bir yazı ile adı geçene duyurulmuştur”… (14 Haziran 1987, Milliyet, Akay Cemal)

Özker Özgür’ün sözkonusu yazısı, Bulgaristan’da Türklere karşı yürütülen asimilasyon politikalarını Türkiye’nin Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklere karşı yürüttüğünü söylüyordu.

Özker hoca şöyle dedi pasaportu alınınca: “Seyahat özgürlüğümüzü kısıtlayarak Kıbrıs Türklerinin siyasal iradesine yapılan müdahaleleri örtbas edebileceklerini sananlar aldanıyorlar”…

TC Dışişleri’nin Özker Özgür’ün “YABANCILARA mahsus TC pasaportu”nu geri almasından Ali Kişmir vakasına kadar geçen sürede hiçbir şey değişmedi. Bu mesele TC’nin Kıbrıs Türk toplumunu rehin tutmasıdır!

Kıbrıslı Türkler Türkiye için EVRODO’dur, yani YABANCI.

O gün iptal edebildikleri bir TC pasaportu vardı, bugün dokunamadıkları bir Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportumuz var. Ancak Türkiye’den transit geçerken bile sorun yaşayabilirsiniz…

Çünkü sömürgeci rehine politikasıdır bu!

(11 Ekim 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author