Erk Acarer’in 19 Ekim bombası

Aziz Şah – Erk Acarer bombayı patlattı…

Zaten bu memlekette bombayı hep Türkiye patlatır…

Bugüne kadar Kıbrıs’ta patlayan bombaları hep Türkiye’nin karanlık yüzleri patlattı…

Bu sefer de Türkiye’nin aydınlık yüzlerinden Erk ağabey patlattı…

Kıbrıslılar arasında çatışmayı kışkırtmak için Türk kontrgerillasının bombaladığı Bayraktar ve Ömerge camilerinden TC Elçiliğine bağlı Türk Haberler Bürosu’na, 1990’larda da muhalif kesimleri sindirmek için patlatılan onlarca bombaya ve 2000’lerde iki kez matbaası bombalanan ve binası kurşunlanan Avrupa-Afrika gazetesine kadar bu memlekette bombaları hep Türkiye patlattı…

Kıbrıs’ın kuzeyindeki skandalları Türkiyeli bir gazetecinin patlatması gayet normaldir. Çünkü her zaman dediğimiz gibi Kıbrıs’ın kuzeyinde sorun Türkiye kaynaklıdır. İfşaatlar da sorunun kaynağından çıkar…

Erk Acarer de geleneği bozmadı, Türkiyeli bir gazeteci olarak skandal bombasını patlattı…  

Acarer’e saygım vardır. Sadece sürgün bir gazeteci olarak AKP-MHP’ye bağlı faşist çetelerin hedefi olduğu için değil…

Mülteci düşmanlığı ve şovenizmin çığırından çıktığı günlerde zor olanı söyleyebildiği için:

-Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?

-Türkiye’nin Libya’da ne işi var?

-Türkiye’nin Irak’ta ne işi var?

Türk askerinin sınır ötesinde yürüttüğü harekâtlara karşı çıkarken bunları soran bir gazetecinin, Kıbrıs’ta skandal bombasını patlatırken sorması gereken soru da aynısıdır:

-Türkiye’nin Kıbrıs’ta ne işi var?

1974’ten beridir Türkiye’nin silah zoruyla işgali altında tuttuğu, kara-deniz-hava (sınır) kontrolünün Türk ordusunda olduğu, polisin de Ankara’ya bağlı olduğu, 1974’ten önce BEY (Bayraktarlık-TC Elçiliği-Yönetim) tarafından idare edilen, 1974’ten sonra KKTC paravanıyla Üst Koordinasyon Kurulu (TC Elçisi ve TC’li iki General) tarafından yönetilen avuç içi kadar bir toprak parçasından bahsediyoruz…

Erk ağabey, Türkiye’nin 40 bin askerle ne işi var Kıbrıs’ta?

40 bin askerin denetiminde bir yerde nasıl oldu da Kutlu Adalı faili meçhule kurban gitti Özel Harekâtçıların UZİ’siyle, nasıl oldu da 1990’larda onlarca bomba patladı, nasıl oldu da bizim gazete iki kez kurşunlandı, iki kez de bombalandı?

Kapılarını, pencerelerini, damını Türk askerinin tuttuğu bir yere tonlarca bomba nasıl girdi, bu mafya nasıl palazlandı?

Erk ağabey, Kıbrıs’ın ‘muz’ ticaretindeki yerini bombaların içeriye nasıl sızdığını çözerek bulabiliriz ancak…

Kusura bakma Erk Acarer, mesele anlattığınız gibi Erdoğan iktidarı ve mafyanın KKTC ayağı değildir; ortada ayak yok, doğrudan Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyine çökmesi sorunu var…

Denktaş ne demişti –sonradan Özel Harp Dairesi’nin yaptığı ortaya çıkan- TC Elçiliği’ne bağlı Türk Haberler Bürosu’nun ve Bayraktar ile Ömerge Camilerinin bombalanmasından sonra?

-Rumlar yaptı!

Denktaş ne demişti Avrupa-Afrika gazetesinin matbaası iki kez bombalandığında?

-Kendi kendilerini bombaladılar!

Peki, Sedat Peker’in adamlarının ele geçirdiği videosu için ne dedi Ersan Saner?

-Önce Kıbrıs’ın güneyinden satın alınan bir telefon numarasından şahıslara kurgulanmış bir video gönderildi, öğleden sonra ise aynı video sosyal medyada yayınlanmaya başladı…

Gene ‘Rum-Yunan ikilisi’nin üstüne kaldı ‘bomba’! Bu durumda Sedat Peker de ‘Rum-Yunan ajanı’ mı oluyor?   

Acarer, KKTC ve Başbakanı’nın karıştığı skandaldan bahsediyor. KKTC, TC’nin askeri rejiminin perdesidir. KKTC Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Meclisi ise karagözün perdesidir…

İşin ironisi, 18 Ekim 2020’de AKP-MHP’nin sandık darbesi ile Mustafa Akıncı tarih sahnesinden silindi. 19 Ekim 2021’de de ‘bomba’ UBP’nin kapısında patladı…

(21 Ekim 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author