Siyasi parti değil, mafya!

Aziz Şah – Genç bir kadın tanırım, gencecik bir anne…

Reşit olduğu günden beridir UBP’ye oy verir…

Dahası, UBP delegesidir de bütün ailesiyle birlikte…

Yerel, genel, cumhurbaşkanlık seçimlerinde ve kurultaylarda oy verdi, UBP için çalıştı. İlk mührü vurduğu günden beridir işe yerleştirilmeyi bekler…

2006 UBP Kurultayı’nda ilk mührü vurdu…

2006 Yerel Seçimi…

2008 UBP Kurultayı…

2009 Genel Seçimi…

2010 Cumhurbaşkanlık seçimi, UBP Kurultayı, Yerel Seçimi…

2013 Genel seçimi…

2014 Yerel Seçimi…

2015 Cumhurbaşkanlık seçimi…

2015 UBP Kurultayı…

2018 Genel Seçimi, Yerel Seçimi, UBP Kurultayı…

2020 Cumhurbaşkanlık seçimi ve UBP Kurultayı…

Her seferinde gitti oy verdi, parti için çalıştı…

Her seferinde işe yerleştirilme sözü aldı, arsa da almadı, 2006’dan beridir mühür vurarak özel sektörden kurtulup kamuda işe girmeyi bekler sadece…

Son UBP kurultayında Faiz Sucuoğlu’na oy verdi. İkinci tur yapılamayınca mühür de elinde kaldı. 2006’dan beridir söz verirler, oy verir, işe giremez. Lâkin, doğum günlerinde bile partinin en tepesinden aranır…

Yalnız cenazelere ve düğünlere giderek mi “siyaset” yapılır sanırsınız, doğum günlerinde de bizzat ararlar!

Ben kendi doğum günümü bile önemsemem, kutlamam. Ama UBP kurmayları delegelerin bizzat arayıp doğum günlerini kutlar. Ben ancak mecbur kaldığım kadınların doğum günlerini kutlarım, küsmesinler diye…

14 senedir kesintisiz UBP’ye oy veren ve çalışan bu genç kadın da doğum günlerinde aranır tepeden, fakat seçimden sonra aranmaz. Ama oy vermeye de devam eder…

14 sene bir partiye oy vermenin ne demek olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Körü körüne bağlanmış bir insanın beyni nasıl düşünür, ‘kişisel çıkar’ desem, onu da elde edememiş ki…

Kurultayda Faiz Sucuoğlu için epey çalıştı. Görüşsek soracaktım ona, çok merak ediyorum, olan biten hakkında ne düşündüğünü…

Artık Sucuoğlu “bakan” bile değil. Ona verebileceği söz de yok…

Anlamaya çalışıyorum sadece. Parti nedir, ne işe yarar? Nedir bu bağlılık? Ortada bir ideal-fikir olsa anlayacağım, bir ekonomik çıkar, bir dava-inanç, dünya görüşü…

Alakası yok konumuzla, Brecht’in “Partiye Övgü” şiiri geliyor aklıma:

“İki tane gözün varsa senin,/ Binlerce gözü var partinin./ Her yoldaşın bildiği kendi kenti,/ Beş kıtanın beşini de biliyor parti./ Her yoldaşın bir vakti saati var,/ Partinin ise Tarih saati./ Her yoldaşı yokedebilirler her an./ Parti ise yedi değil, binlerce can./ Yığınların öncüsü o çünkü/ Ve o yönetiyor cengi/ Gerçeğin bilinciyle işlenmiş olan/ Başyapıtların kılıncıyla”…

Davası olan bir parti var mı Kıbrıs’ta? Davası olmayan partiye parti denir mi?

Suç örgütü kurup adına siyasi parti demişler. Başka bir açıklaması yoktur bu durumun. Bu bağlılık ancak mafyada olur. En aşağıdakiler bedel öder, tepedekiler keyfine bakar…

Bugüne kadar böyleydi en azından!

Artık tepedekiler de bedel ödüyor. Faiz Sucuoğlu “başkan” olacakken artık “bakan” bile değil…

Tepedekiler de bedel ödüyor işte. Çünkü “mafya”dan büyük mafya vardır.

Ahmet Şık “AKP bir siyasi parti değil, mafyadır” demişti.

O mafya buradaki mafyayı yedi…

(Bu yazı 9 Aralık 2020’de yayınlanmıştı…)

[23 Ekim 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır]

About the author