“Uyuşturucu Kıbrıs’a nasıl giriyor?”

Aziz Şah – Nasıl bir akıl tutulmasıdır, nasıl bir inkârdır!

‘‘KKTC’li siyasetçiler’’e rüşvet vererek ya da seks kasetleri ile şantaj yaparak mafya işini yaptırıyormuş! Mesela uyuşturucu nasıl kaçırılır?

Karpaz-Mersin arası süper süratli botlarla…

Yatlarla, üzerine helikopter de konabilen yatlarla…

Yani bu işler açık denizde yapılıyor!

‘‘KKTC’li siyasetçi’’ denilen şarlatanların açık denizde herhangi bir hükmü var mı? Kimin hükmü var?

-TC Sahil Güvenliği’nin!

Türkiye Kıbrıs’ın kuzeyini protokoller ile idare eder…

KKTC’nin var olduğunu iddia ettikleri için, ‘kılıf’ uydurmak zorundadırlar TC’nin Kıbrıs’taki varlığına, onlar da protokollerdir…

Her bir protokol ile yetki Ankara’ya teslim edildi ‘‘KKTC siyasetçileri’’ tarafından!
Bugüne kadar TC ile KKTC arasında imzalanan en trajikomik protokol Sahil Güvenlik Protokolü’dür…

Neden trajikomiktir?

Çünkü Protokolü iki tane TC’li komutan kendi arasında imzaladı…

Çünkü Kıbrıslı Türkler general olamazlar, komutan olamazlar, ‘‘Tören Paşası’’ olurlar!

GKK kuruluş yasasının 4. Maddesine göre, “Güvenlik Kuvvetleri Komutanı ve kilit personeli Türk asıllı yurttaşlardan seçilerek atanır”…

Kıbrıslı Türkler de ‘Türk asıllı’ sayılmadıkları için sözde ‘kendi orduları’nda komutan olamazlar!

GKK Komutanı ile Türkiye Cumhuriyeti Sahil Güvenlik Komutanı, yani iki TC vatandaşı kendi arasında TC-KKTC protokolü imzaladı.

Buna da “Sahil Güvenlik Alanında Destek ve İşbirliği Protokolü” dediler!

KKTC’nin sahil güvenliği zaten Türkiye’ye aittir! Türkiye’nin sahil güvenliğinin bir alt birimi olan KKTC Sahil Güvenliği’nin kendi üstü ile protokol imzalamasına gerek var mı?

Dedik işte: KKTC’nin var olduğunu iddia ettikleri için, ‘kılıf’ uydurmak zorundadırlar TC’nin Kıbrıs’taki varlığına, onlar da protokollerdir…

Daha da komiği: İki TC’li komutanın kendi arasında imzaladığı bu protokol ‘uluslararası anlaşma’ statüsündedir…

İşte bu Sahil Güvenlik’tir Kıbrıs açıklarında denizde dönen dolaplardan sorumlu olan…

‘‘Mavi Vatan’’ deyip dururlar, denizde olan bitenden mi haberleri yok?

Daha önce çok yazdık, avlanma yasağı olduğu dönemlerde, balıkların yumurtlama mevsimi zamanı, ayrıca Kıbrıs karasularının 12 mil içerisinde yabancı teknelerin avlanması yasak olmasına rağmen Türkiye’den gelen devasa gırgır/troll tekneleri ne yasa ne avlanma yasağı tanır, Sahil Güvenlik de onları görmezden gelir…

‘Ulusötesi Organize Suçlara Karşı Küresel Girişim’in raporunda KKTC IŞİD petrolleri ile anılıyor…

Suriye’den Türkiye’ye kaçırılan petrolün ve Libya’dan alınan kaçak rafine petrol ürünlerinin Avrupa’ya gönderilmesinde KKTC bağlantısı olduğu ileri sürülüyor. Ayrıca Mağusa Limanı’nın da silah ve mal kaçakçılığında öne çıktığı belirtiliyor…

Uyuşturucu, petrol, mal ve silah kaçakçılığı KKTC üzerinden yürütülüyor…

‘‘KKTC Ulaştırma Bakanı’’nın değil Mağusa Limanı’nda yetkisinin olması, köy yollarının ihalelerine bile Ankara’da çıkılır!

Elye ile Lefke arası 7 kilometrelik yolun ihalesine bile Ankara’da çıkılırken, Kıbrıs karasularından 12 mil açıkta dönen pis işlerden ‘‘KKTC’li siyasetçiler’’i sorumlu tutmak korkak tesellisidir…

İşin ironisi, Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti denizi denetlemek için sahil güvenlik botu aldığında ‘‘Rumlar silahlanıyor’’ diye kara propaganda yapan gene bu kesimdir!

Uyuşturucu ile mücadelede ön safta yer alan kulağı delik bir sağlık personelinin verdiği bilgiye göre 9 Haziran 2019’da bir yazı yazdım…

Soruyorum ona:

-“Uyuşturucu Kıbrıs’a nasıl giriyor?”

Verdiği cevap:

-“Karpaz-Mersin arası süper süratli botlar uyuşturucu ve insan taşıyor”…

Parmağınızın arkasına saklanmaya devam edin! Yok rüşvetle, yok seks kaseti ile şantajla ‘‘KKTC’li siyasetçiler’’ mafyanın işini görüyor diye…

Sistemi görmezden geldiğiniz müddet, mastürbasyona tabisiniz!

(25 Ekim 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author