Nâzım ve Spiro

Aziz Şah – Spiros Hacıgrigoriou bana hep Nâzım’ı hatırlatırdı…

Nâzım Hikmet vasiyet etmişti, Spiros Hacıgrigoriou da vasiyet etti…

Spiro Nâzım’ı bilirdi, Nâzım Spiro’yu bilmezdi ama olsun…

İkisinin de ömrü barış mücadelesinde geçti…

Nâzım’ın vasiyeti ile Spiro’nun vasiyeti birdir…

Nâzım demişti ki:

‘Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni.
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani’…

Spiro da demişti ki:

-Yerolakko’da köyüme gömün beni…

Kuru otların içinde kaybolmuş haçlar ve kırılmış mezar taşlarının arasında…

Kıbrıs’ta ilk kurşun atılmadan eceliyle ölen Kıbrıslıların gömülü olduğu o hiçbir yere…

Zamanın donduğu akşamüstüne…

-Doğduğum yerde yaşayamadım, bari bırakın doğduğum yerde gömüleyim…

-Yerolakko’da bir ağacın altına gömün beni…

Toprağın altında bir şey hissetmezsin, derdi Spiro da Nâzım gibi…

Anıt istemedi, mezar taşı da istemedi…

Otlarla ve kırık mezar taşlarıyla dolu bir hiçbir yere bir Yerolakkolu olarak gömülmek istedi…

Çok benzerdi Nâzım ve Spiro birbirine…

Nâzım demişti ki:

‘Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,

yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,

hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,

ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,

yaşamak yani ağır bastığından’…

Spiro da Nâzım’ın dediğini yaptı ölene kadar…

Sabah akşam zeytin dikti…

Durmadan elinde çabbasıyla zeytin dikti…

Spiro dikti, söktüler, baştan dikti…

Spiro haritayı dikti, dikişleri attı…

Spiro haritayı tehelledi, baştan yırttılar…

Spiro zeytin dikti, toprak tavizi saydılar…

Kıbrıs’ta zeytin dikmek engellenemez, ama barış engellenir işte…

Kıbrıs’ta barış engellendi, Spiro’nun köyüne gömülmesi engellendi…

Spiro’nun ‘‘Doğduğum yerde yaşayamadım, bari bırakın gömüleyim’’ sözü Nâzım’ın ‘‘Bu memleket bizim’’ sözünden daha guvvatlıdır…

Bir film gibidir Spiro’nun hayatı, bir roman gibi…

Kapı kapı dolaştı yaşarken, mezar yeri istedi…

Kıbrıs’a yakışır absürd ve trajedi…

Bir avuç toprak istedi gömülmek için…

Düşmana verilecek ‘toprak tavizi’ saydılar mezar yerini!

Yazarken ‘‘Kanla aldık vermeyiz, bir karış toprak vermeyiz’’ diye yazıp, konuşurken ‘‘Kanla aldık vermiiiiceeeeezzz, biii karış toprak vermiiiceeezzzzz’’ diyenler engellediler Kıbrıs’ta barışı, engellediler Spiro’nun doğduğu köye gömülmesini, engellediler toprağın altındakilerin toprağın üstündekilere soracağı hesabı…

Spiro’nun Yerolakko’da köy mezarlığına gömülmesini ‘toprak tavizi’ saymıştı General!

Generalim, ‘kırmızı çizgi’nizi geçirtmediniz Spiro’ya…

Nâzım ve Spiro işte bu yüzden birbirine benzer…

Nâzım’ın Anadolu’da bir köy mezarlığına gömülmesini engelleyen ile Spiro’nun Kıbrıs’ta doğduğu köye gömülmesini engelleyen aynı Türkiye Cumhuriyeti Devleti idaresidir…

Öteki taraf diye bir yer varsa…

Muhakkak Nâzım karşılamıştır Spiro’yu, Yannis Ritsos ile birlikte…

Spiro Nâzım’a emanet şimdi, Nâzım da Spiro’ya…

(8 Kasım 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author