Başka bir KKTC mümkün değil!

Aziz Şah – 2000’li yılların başında küreselleşme karşıtı hareketin ana sloganı ‘Başka bir dünya mümkün’ idi…

Küreselleşme karşıtı hareket reformist bir hareketti. Kapitalizmi yıkmadan, siyasi iktidarı ele geçirme hedefi olmadan dünyayı dönüştüreceği iddiasındaydı. 2000’lerin başında heyecan yaratıp ortadan kayboldu. Çünkü ana sorun olan kapitalizmi ortadan kaldırmayı değil, reforme etmeyi, demokratikleştirmeyi, dönüştürmeyi hayal ediyordu.

Çocuğu kandırıp Kıbrıs’ın yarısına ‘ülke’ dedirtmeye ve işgal altında ‘demokrasi’ olduğuna inandırmaya çalışan KKTC’ci sol da aynı hastalıktan muzdarip…

Ancak aralarında iki koca fark var: ‘Başka bir dünya mümkün’ diyenler bütün dünyayı yurt biliyordu, KKTC’ci sol ise Kıbrıs’ın bütününü bile yurt olarak görmekten aciz; ‘başka bir dünya mümkün’ diyenler sokak mücadelesine, toprak işgallerine, formlarla aşağıdan örgütlenmeye inanıyordu, KKTC’ci sol ise işgalcinin kukla meclisinde oturup maaş çekmeye inanıyor!

İşgal rejimi KKTC’den bahsederken ‘‘bu ülke’’ diyorlar…

Israrla bu taksimci dili sürdürüyorlar!

Sonra o ‘ülke’nin meclisine girip 12 Eylül cuntası tarafından hazırlatılmış ‘anayasa’ya dayanarak reformlar yapıp KKTC’yi dönüştürmekten bahsediyorlar!

Başka bir KKTC mümkün değildir. Reforme edilemez, dönüştürülemez, değiştirilemezdir KKTC!

Çünkü KKTC bir perdedir: Kıbrıs’ın kuzeyindeki esas karar merci olan TC’nin sömürgeci kurumlarını ve kurullarını perdelemek için vardır.

Perde turuncu, yeşil, mavi, mor, kırmızı olmuş fark etmez. Şeffaf olması lazım…

22 Ocak’ta o şeffaf perdenin arkasından bindirilmiş faşist kıtaların linçini perde aralığından izleyen Bay Tufan, Bay Cemal, Bay Kudret kabak gibi görünüyordu…

Rejimin niteliğini inkâr ederek mücadele mi edilir?

KKTC’ci solun gailesi mücadele etmek değil, perde olmaktır zaten!

Bütçe görüşülecek mesela…

Askeri bütçeyi görüşebilir misiz?

-Hayır, rakamı Ankara’daki Genelkurmay belirler!

Askeri bütçenin ödemelerini Ankara yapacak mı?

-Belki yapar, belki yapmaz. Yapmadığında iç piyasadan yüksek faizle borçlanıp ödenecek!

Sonra farz-ı misal askeri bütçede yazan miktar Türkiye’den geldi. Ancak o miktar yüksek faizle borçlanıp ödendi. Aradaki faiz farkı ne olacak?

-Kıbrıs Türk toplumundan kesilecek!

Altyapı projeleri yapılacak…

Kim belirliyor nereye ne projesi yapılacağını?

-Ankara’da TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı’na bağlı Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü!

Ankara’da belirlenen projeler hakkında KKTC Meclisi ‘buna gerek yok, israftır’ ya da ‘projesi şöyle değil, böyle olsun’ diyebiliyor mu?

-Hayır!

İhaleleri kimin alacağını ve kaça yapacağını Ankara belirler. Bunların parasını TL ile ödeyip bize Dolar olarak borç yazar…

Ödeme yapmadığında maliye yüksek faizle borçlanıp öder!

Sömürgeciliğin siyasi yönüne girmedik bile, bakkal muhasebesi yapıyoruz! 

Ankara’nın aldığı bir-iki kararla ‘bütçe’ çöp oldu. Çünkü KKTC’nin bağımsız maliyesi, bütçesi ve para politikası yoktur.

Bu arada, sizin gece yaptığınız bütçe sabaha kadar TL eridiği için hükümsüzdür!

Daha bunun TC-KKTC mali protokolü var…

Siz hastane yapalım diyeceksiniz sayısını bilmediğiniz nüfusa, Ankara cami inşası yazacak protokole…

Siz patlayan nüfusa hekimler ve hemşireler yetişemiyor, diyeceksiniz; Ankara din görevlisi yazacak. Evkaf da kendi ödemesi gereken din görevlilerini ödemeyerek maliyeye havale edecek!

Siz ‘irade’ diyeceksiniz, Ankara 50.000 vatandaş daha yazacak!

‘Sistemi içerden değiştirme’ye girdiğiniz karagözün meclisinde Bileşik Faiz, İTEM, Cumhurbaşkanına hakaret, Özel Hayatın Gizliliği ve Mobese yasaları yapacaksınız; sonra da işgalin perdesini boyamayı vadedeceksiniz…

(15 Kasım 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author