God save the donkey!

Aziz Şah – Elimde olsa bu topluma beş seneliğine ‘bağımsız devlet’ verirdim yönetmesi için…

Çünkü iki bölgeli iki toplumlu federasyoncular da ‘kendi devleti’ni ister, iki devletçiler de ‘bağımsız KKTC’ ister!

Kimse Kıbrıs’ın bütününü istemez, yarısını ister…

KKTC’nin reforme edilebileceğini, demokratikleştirilebileceğini ve bağımsız olabileceğine inanan federalist-iki devletçi sol ve sağ çoğunluktadır.

Ne demekse, ‘Ankara ile dengeli ilişki’ kurunca bağımsız olacaklarını zannederler!

Beş sene hiçbir ülkeye ilhak edilmeden, kendi ayakları üzerinde duran, kendi para birimi olan, bağımsız bir devlet…

İçinde ABD Büyükelçiliği bile var!

Neden beş sene dedim?

Var olan KKTC sömürge kafasıyla birinci senede maliye krize girecek, bütçe açık verecek. İthalat-ihracat dengesi zaten imkânsız; ikinci senenin bütçesi yapılamayacak noktaya gelecek…

Birinci senenin sonunda 13. maaş ve eşel mobil kaldırılacak; memur maaşları tıraşlanacak, sağlık ve eğitim bütçeleri kesilecek…

İkinci senede birinci senenin devrettiği delik yamanamayarak genişleyecek…

Yerel para birimi Dolar karşısında değer kaybedecek. Financial Times’da küçük bir haber olacak bu…

İnşaat sektörü paranın değersizleşmesi karşısında krize girecek. Başbakan ‘yabancılara konut kotasını kaldırdık, satılık vataaannn, sıcaaakkk paraaa’ diyecek…

İster misiniz o sene kuraklık olsun, buğdayı arpayı da vursun?

Tabii Devlet Planlama Örgütü geleneği olmadığı için ‘bağımsız devlet’ bu duruma da gafil yakalanacak…

Değersizleşen para birimi ile ithalat da mesele olacak; ekmek-yağ-tüpgaz kuyrukları uzayacak…

İkinci senenin başında ‘‘IMF’ye gidelim’’ naraları atılmaya başlanacak, onların karşısına da Brükselciler EURO’ya geçelim diye dikilecek; hepsinin karşısına da İngilizciler. ‘İngiliz sömürgesiyken biz çok mutluyduk’ demeye başlayacaklar…

Kumarhanelerden, bet ofislerinden, sanal bet sitelerinden ve bankalardaki milyonluk hesaplardan özel vergi alalım önerisi reddedilecek.

Çoğunluk IMF’den borç alalım diyecek…

Bağımsızlığın ikinci senesinin altıncı ayında memur maaşları ödenemeyecek, on ikinci ayda IMF’ye gidilecek…

Yapısal Reform Paketi karşılığında IMF borcu verecek. IMF için devede kulak bir para. Ancak IMF’ye giden ‘bağımsız devlet’ heyeti borç anlaşmasını okumadan imzalayıp geri dönecek…

Döner dönmez, bu anlaşmayı ‘siyasi zaferle taçlandırmak için’ erken seçime gidilecek!

Üçüncü senenin şubat ayında erken seçim…

IMF’den alınan parayla geriye dönük olarak kesilen 13. maaşlar ve eşel mobiller ödenecek.

IMF’ciler şubat ayında tek başına iktidara gelecek…

ABD Büyükelçisi açıklama yapacak: ‘Dolar bizim para birimimiz, ancak sizin sorununuz’…

Basın toplantısında Antartika gazetesi muhabiri bunu Maliye Bakanı’na soracak. Bakan ‘Ben da anlamadım nedir ABD Elçisinin dediği’ diyecek…

Bağımsızlığın üçüncü senesinin on ikinci ayında IMF denetime geldiğinde verdiği paranın harcandığını ancak paketin uygulanmadığını görecek.

IMF komiseri ‘Şu kadar memur işten atılacak; limanlar, yollar, kooperatifler, elektrik ve telekomünikasyon özelleştirilecek’ diyecek.

Dördüncü senenin on ikinci ayında IMF baştan gelip verdiği borcun ilk taksitini faiziyle geri isteyecek. ‘Bağımsız devlet’ ödeme yapamayacak. Üç ay sonra IMF ülkenin gelirlerine el koyacak…

Bağımsızlığın beşinci senesinin altıncı ayında ‘God save the Queen’ mitingi organize edilecek…

Kıbrıs bölünemeyecek kadar küçük, Kıbrıslılara yetecek kadar büyüktür; dedik. Ancak açgözlüleri doyuramayacak kadar da küçüktür. Açgözlüler ise sadece köle olur…

Hareket etmeyenler zincirlerini fark edemez; sizse hiç kımıldamadınız!

(1 Aralık 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author