Talat’tan Erhürman’a CTP’nin suç ortaklığı

Aziz Şah – AKEL’in son Sovyet kökenli lideri Dimitris Hristofyas anılarında şöyle yazar:

-‘‘Talat, birlikte görüntü vermemiz ve görüş birliklerini açıklamamızı çok istedi, çünkü bunun 2010 Nisan’ında yapılacak sözde seçimler sonrasında Kıbrıs Türk toplum lideri olarak devam etmesine çok yardımcı olacağına inanıyordu.

Aslında, zaferine kesin gözüyle bakıyordu. Çünkü bana Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini destekleyeceğini söylüyordu.

Ancak kendisine Kıbrıs Türk toplumu ve sıradan insanlarla ne kadar teması olduğunu sorduğumda, bana şu sözlerle yanıt vermişti:

-‘Benim Tassos gibi kapalı bir karakterim var. Büroda oturuyorum ve uzun saatler yoğun bir biçimde çalışıyorum, halkla günlük temasım yok’…

O zaman ona seçimleri kaybedeceğini söyledim. Bunu iki faktöre dayandırıyordum. Birincisi, Eroğlu’nun halka ne kadar ulaşabildiğine ilişkin yaptığım araştırmaydı ve halka çok kolay ulaşabildiğini öğrendim. İkincisi ise, Eroğlu’nun görüş birlikleri konusunda Türkiye’ye gönderdiği olumsuz mektubunu Türk yetkililerin olumlu yorumlarla karşıladığı yönünde elde ettiğim bilgiydi.

Nitekim, Erdoğan’ın ve partisinin Mehmet Ali Talat’tan her tür desteği çektiği ve el altından Derviş Eroğlu’nu desteklediği ortaya çıktı’’…

Talat’ın ikinci kez Toplum Liderliği seçimine girerken seçim sonucuna dair tek öngörüsü ve planı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini destekleyeceğiydi. Tek planı Ankara idi…

Çünkü ilk seferinde öyle olmuştu. Müdahale ile kazanmıştı, Ankara’nın rüzgârını arkasına alarak havalanmıştı CTP. Ayakları yerden kesilmişti…

Hem ‘cumhurbaşkanlığı’nı hem ‘başbakanlığı’ almıştı CTP…

Talat, o seçimi kaybedeceğini şundan bile anlayabilirdi:

2009 yılında Talat, “maliye bakanı” Zerren Mungan ve Silihtar sözcüsü Hasan Erçakıca arasında geçen meşhur konuşmada; Talat, Mungan ve Erçakıca’ya, Erdoğan’ı seçimlere müdahale edip CTP’yi kazandırmaya çağırdığını söylüyordu:

-“Ben zaten onlara söyledim… Yardım edin CTP’ye de kazansın… Çeşitli yollardan mesela, kriz nedeni ile paket yapın. Ben bunu da söyledim Erdoğan’a”…

O konuşmada ayrıca, CTP’nin “efsane kadrosu” kafa kafaya verip Ankara ile başta KTÖS ve KTOEÖS olmak üzere mücadeleci sendikaların elini ayağını kırmak için hesap kitap yapıyordu…

Sonuçta, Talat’ın Ankara’yı CTP’den yana seçimlere müdahale etmeye çağırdığı sandıktan tek başına UBP çıktı.

Talat Ankara’nın CTP’yi kazandırmasını beklerken sandıktan UBP çıktı; Talat’ın ve CTP’nin seçimlere müdahaleyi meşrulaştırması bir yana, uyanamayacak kadar ağır bir komaya girdiklerini de gösteriyordu bu!

Ankara UBP’yi kazandırdıktan sonra Talat hâlâ Annan Planı’nın rüzgârı ile uçtuğunu zannetmekteydi…

Hristofyas’a Erdoğan’ın kendisini destekleyeceğini söylüyordu:

-‘Talat zaferine kesin gözüyle bakıyordu. Çünkü bana Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini destekleyeceğini söylüyordu’…

Sırtını Ankara’ya dayayıp Kıbrıs Türk toplumunun omurgası olan KTÖS ve KTOEÖS gibi sendikalarla kavga ederek yılları akıl tutulmasında harcayan CTP bugün suçlu arıyor…

Koltuğa Ankara tarafından oturtuldukları için, altlarından çekildiğinde ses edemediler…

Acı olan ise, ülkesinin işgal altında olduğunu Talat gibi unutmayan Digomolu Dimitri’ye, ‘‘beni işgalci destekleyecek, o yüzden seçimi kazanacağım’’ diyecek kadar benliklerini yitirmiş olmaları…

Nereden geldi bu hikâye aklıma derseniz…

Ankara’nın Mustafa Akıncı’yı sahneden süpürmesinden sonra Tufan Erhürman şunları söyledi son bir senede:

-“CTP seçime girer ve o seçime müdahale, gözle görülür, elle tutulur bir veri olursa, öyle bir seçime devam etmeyiz. Gerekirse seçimden çekiliriz. Kıbrıs Türk halkı, gözümüzün gördüğü şekilde iradeye müdahaleyi kabul etmeyiz. Seçime girersek de yine Maraş açılımı, futbol kulüplerine paralar, Türkiye’den para gelmesi sürecini görürsek, biter bu alem.”

-“Bir senede yapılabilecek vatandaş sayısı geçmiş yıllara kıyasla çok rahat bulunabilir. Arada fahiş bir fark varsa, bu memlekette kıyametin kopacağını bilsinler”…

YSK Başkanı Narin Ferdi Şefik’in açıklaması üzerine, nüfus 2018 seçimine göre 12 bin 630, 2020 seçimine göre 4 bin 154 arttı.

Bay Tufan’a göre bu artış fahiş mi, kıyameti koparmaya değer mi?

YSK’nın hesaplamalarına göre seçmen sayısı 203 bin 183. Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı Kıbrıslı Türk seçmen sayısı 81 bin 600. Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlar 121 bin 583 kişi.

Tufan Erhürman bir yandan senelerdir, ‘‘Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan herkes Kıbrıs Türk halkıdır’’ diyor; sonra coşup “30 yıllıktan başlayalım 10 yıllığa kadar herkesi vatandaş yapalım” diyor…

Bir yandan sömürgeci nüfus politikasını savunup, diğer yandan müdahaleden şikayet edemezsiniz. Kıbrıs Türk toplumunun iradesinin yok edilmesinde bizzat suç ortağısınız, savaş suçunun parçasısınız…

Madem Talat’la başladık, Talat’la bitirelim. Taşıma nüfus politikasını savunurken uluslararası hukukun ve Cenevre sözleşmelerinin ihlal edildiğinin söylenmesi üzerine Mehmet Ali Talat şöyle demişti:

-‘‘Uluslararası hukuk Kuran-ı Kerim değildir!’’

(23 Aralık 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author