Resepsiyonlar maskeli balo değildir

Aziz Şah – Resepsiyonlar Kıbrıs’taki sömürge rejiminin faş olduğu yerlerdir…

Dışardan bakanların maskeli balo sandığı resepsiyonlarda maskeler öyle bir çıkar ki…

Altı resepsiyon hikâyesi anlatalım bugün, güncelden geriye giderek…

***

İlki 29 Ekim resepsiyonu…

29 Ekim 2021 tarihinde Lefkoşa TC Elçiliği’nde yapılan Cumhuriyet resepsiyonunda ‘kara liste’ uygulandı…

CTP ve TDP’den kimse davet edilmedi Elçiliğe…

Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı başta olmak üzere Ankara ‘kara liste’ ile bir ders verdi senelerce sözünden çıkmayanlara.

Aşağıda sıralayacağım bütün resepsiyon vakalarında görüleceği üzere, Kıbrıs’ın kuzeyinde sömürgeci rejim resepsiyonları yerli Kıbrıslı siyasilere ders vermek için kullanır. Kıbrıslıya aşağı olduğunu, efendinin kim olduğunu belletir…

CTP ve TDP’nin 29 Ekim resepsiyonuna alınmaması da efendinin önünde daha çok eğilmeleri için bir dersti.

***

Yıl 2017, 20 Temmuz resepsiyonu…

Yer: Silihtar Sarayı

Türkiye’nin henüz federasyon tezini çöpe atmadığı, Mustafa Akıncı’nın aforoz edilmediği zamanlardı, Akıncı ‘barış ve umut güvercini’ rolü yapıyordu…

Tecavüzün, oluk oluk akan kanın, yerinden zorla sürgün edilmenin Temmuz’u kutlanıyordu…

Acının antolojisidir Temmuz-Ağustos bu coğrafyada…

“Acıların bayramı olmaz” diye bir pankart açtı kadınlar o resepsiyonda.

Kadın eylemciler o sarayın gördüğü en onurlu şeyi yaptı…

Adeta 20 Temmuz ‘Barış ve Özgürlük Bayramı’na yakışır bir şekilde saldırdılar pankartı açan kadınlara sarayda…

Pankartlarını açıp bildirilerini okuyacaklardı. ‘‘Akıncı’nın sarayı’’nı başına yıkmayacaklardı, tek taş kıpırdamayacaktı…

Akıncı’nın himayesinde kadın eylemcilere uygulanan şiddet faş etti resepsiyonda 20 Temmuz’u da 1974’ten sonra kurulan sömürge rejimini de…

Akıncı’nın ‘kendi makamı’nın hükmettiğini zannettiği sarayda erkek görevlilerin kadınlara şiddetini zapt edememesi, aslında ‘kendi sarayı’nda ne kadar sözünün geçtiğini gösterdi…

Efendi kendini belli etti “Acıların bayramı olmaz” diyenlere saldırarak…

***

2007 yılında bir resepsiyon…

Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, ‘KKTC Başbakan’ı Ferdi Sabit Soyer’in elini sıkmayı reddetti…

Bahanesi ise CTP parti toplantısında Türkiye’nin İstiklal Marşı’nı okumamış, bayrağını açmamış ve Atatürk’ün resmini de asmayı unutmuş…

General Kıvrıkoğlu, Ferdi Sabit’e: 

-‘‘Siz ne biçim Türksünüz?’’ der…

Ferdi Sabit:

-‘‘Aman paşam, Türklüğümüzden şüpheniz mi var?’’ der… 

Paşa da,

-‘‘Öyleyse ispat et’’ der!

21 Mart 2007’de ‘‘KKTC başbakanı’’ olarak Ferdi Sabit Soyer şöyle demişti:

-‘‘Ben Türkiye’deki herkes kadar Türküm. Benim Türklüğümden, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri ve Türkiye olmadan adada çözüm olmayacağından da kimse şüphe etmesin’’…

Bu resepsiyonda da sömürgeci efendi bayrak, İstiklal Marşı ve Atatürk konusunda eğitti tebaalarını. İşte bu sebeptendir, başta CTP olmak üzere siyasi partiler kahve ziyaretlerine bile bayrakla gider. Çifter çifter bayrak sererler masalara…

Kıbrıslıları ne idüğü belirsiz melez-Evrodo olarak gören sömürgeci efendiye ‘Türklüğünüzü ispat’ çabası nafiledir. Ne kadar büyük bayrak asarsanız asın, istediğiniz kadar Türkçü nara atın, ‘Linobambakiler’ ırkçı sömürgeci efendiye hiçbir zaman Türklüğünü ispat edemez!

‘‘Türklüklerini ispata’’ çalışan siyasi partilerin gittikleri yerleri 23 Nisan törenine çevirmesi bu ‘resepsiyon dersi’ndendir biraz da…

***

2005 yılında bir resepsiyon…

Resepsiyonda ‘Müslümanlığını ispat etmek’ için Kıbrıs’a ilk imam hatibi açan Özkan Yorgancıoğlu var…

Ayrıca meclis başkanı Fatma Ekenoğlu ile Talat’ın müsteşarı Eşref Vaiz var…

CTP seçimden yüzde 44.5’le birinci parti çıkmış, 24 vekili var…

Dönemin KTBK komutanı Korgeneral Hasan Memişoğlu CTP kurmaylarına şöyle der:

-“1974’ten beri bu ülkede ateşkes koşulları vardı, vardır. Türkiye Genelkurmayı’na bağlı bir Kolordu’nun sorumluluğunda bir Devlette CTP hükümet ortağı olmuştur.

KKTC devletimiz olmasına rağmen, bölgenin tüm sorumluluğu Kolordu komutanına aittir. O bölgede sizin de iş ola bir Parlamentonuz vardır, Başbakanınız, Cumhurbaşkanınız vardır”…

TC’li General CTP’lilere:

-Burada yetki Kolordu’dadır, dedi.

-İş ola bir parlamentonuz vardır, dedi.

-İş ola bir başbakanınız vardır, dedi.

-İş ola bir cumhurbaşkanınız vardır, dedi.

Bu resepsiyon anısını anlatan Eşref Vaiz’di. Ondan dinleyelim:

‘‘Bunları bizlere 2005 yılında bir askeri resepsiyonda dönemin Meclis Başkanı Sn. Fatma Ekenoğlu ve milletvekili Sn. Özkan Yorgancıoğlu’nun ve benim bulunduğum bir masada o dönemim ülkeye yeni gelmiş müstakbel Barış Kuvvetleri Komutanı söylüyordu.

Sn. Fatma Ekenoğlu’nun da kendisine ‘Kusura bakmayın sayın komutan ama bunları aynen Rum Cumhurbaşkanı Papadopullos da söylüyor’ dediğini de anımsıyorum.

Nitekim bugün üst rütbelerde görev yapan aynı komutan, uzun bir dönem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti diyeceğine, hep Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti diye hitap etmiştir. Biz başta bunu sürçü lisan sanmışsak da daha sonra isteyerek söylediğini anlamış bulunduk.

Kısacası CTP ülkedeki rejimi doğru tahlil edebilen, koşulları iyi görebilecek, düşünebilecek ve daha gerçekçi görüşler ortaya koyabilecek nitelikte bir Parti olmasına rağmen, bunları geçmişte yapamadı. CTP’nin yıpranmasına esas bunlar sebep oldu’’…

Talat’ın müsteşarı Eşref Vaiz’in yanlışı var burada. Bunca resepsiyon dersine rağmen CTP içinde yaşadığımız işgal rejimini inkâr eden ve gerçeği haykıranları provokatör-ajan ilan eden bir partidir. Hiçbir zaman doğru tahlil edemedi, resepsiyonlarda Generallerden aldıkları ‘özel ders’lere rağmen!

***

2000 ‘KKTC Cumhurbaşkanı’ seçimi sonrası bir resepsiyon…

Resepsiyonun kahramanı Galip Mendi!

Galip Mendi, Barnabas baskını ve Kutlu Adalı cinayeti sırasında 1994-1996’da “Özel Harp Dairesi”nin Kıbrıs ayağı Sivil Savunma Teşkilatı’nın başındaydı. Avrupa-Afrika gazetesinin matbaasında bombalar patlarken 2000-2002 arası Güvenlik Kuvvetleri Komutanıydı…

İki general ve TC Elçisi ile Kıbrıs’ın kuzeyini yöneten Üst Koordinasyon Kurulu’nun üyesi GKK komutanı Tuğgeneral Galip Mendi, 2000 yılında “cumhurbaşkanı” seçimleri sonrası düzenlenen bir yemekte şunları söyler:

‘‘Cumhurbaşkanlığı seçimleri de büyük bir başarı ile sona ermiştir. Seçmenlerin %97’si TC devletine, silahlı kuvvetlerine, elçiliğine ve Türk milletine bağlılığını göstermiş, %3 oranındaki küçük bir azınlık ise karşı olduğunu ortaya koymuştur.

Bu azınlık radikal solcu kesim potansiyel bir tehlikedir ülkemiz, devletimiz için. % 97’lik kesim içindeki muhalifler ülkemiz ve devletimiz için bir tehlike arz etmemektedir.

Bu muhalif kesim TC devletine, Türk milletine, Silahlı Kuvvetlerimize ve Elçiliğimize karşı herhangi bir söz, eylem vb yıkıcı faaliyetlerde bulunmadıkları sürece Türkiye’deki, buradaki kurulu partilere, KKTC yöneticilerine yönelik muhalefetlerinin boyutu ve hatta daha ileri giderek şu anki cumhurbaşkanları Denktaş’a karşı saldırsalar bile bir tehlike arz etmemektedir.

Bu nedenle seçimlerle de ortaya konulan başarı nedeniyle, yıllardır emirler, talimatlar doğrultusunda görevlerini başarıyla yapmış olan tüm personeli kutlarım’’…

***

1980-81…

Sabri Orient Otel’de bir resepsiyon…

Baba Denktaş ve TC Elçisi İnal Batu var…

Ayrıca Dr. Küçük de var…

Söz gazetesinde Türkiye’yi eleştiren Ahmet Karaman’ı yanına çağıran Denktaş,

-Nedir ay oğlum (İnal Batu’yu göstererek) o tarafı da eleştirmeye başladın, bana ne isterseniz söyleyin, ama Türkiye’yi eleştirmeyin, dedi.

İşin aslı Denktaş yaşarken Denktaş’ı eleştirebilmek da bir meseleydi. Yoksa Avrupa gazetesine yüzlerce dava açılır, gazete haczedilir, adını Avrupa’dan Afrika’ya değiştirmek zorunda kalır mıydı?

Ancak Denktaş da kuklaydı…

-‘Türkiye’nin istemediği kimse seçim kazanamaz’, sözünü bu yüzden etti.

‘‘Bana ne isterseniz söyleyin, ama Türkiye’yi eleştirmeyin’’ demek, ‘ben işgalin önünde perdeyim’ demekti zaten.

Türkiye’nin Kıbrıs’ta işlediği suçların faili olarak dünya kamuoyuna Kıbrıs Türk toplumunu gösteren ve toplumun öfkesini Ankara’nın sömürge idaresi yerine kendi üstüne çeken bir mıknatıstı Denktaş…

Sabri Orient Otel’deki resepsiyonda Ahmet Karaman’a söylediği söz de işgal rejimini faş ediyor…

***

Alın size işgal rejiminin içini dışını gösteren altı resepsiyon dersi, 1980’den 2021’e…

Sömürgeci efendi yerli Kıbrıslıları eğitmek için kullandı resepsiyonları…

Dışarıdan bakanların ‘maskeli balo’ sandığı resepsiyonlarda maskeler çıktı, sömürge rejimi faş oldu…

(13 Ocak 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author