Yerleşimci sömürgeciliğini yargılamak

Aziz Şah -Lefkoşa’da Ağır Ceza’da gazetecilere açılmış iki dava var. Davaların konuları bizi hep aynı yere çıkarıyor…

Çünkü Kıbrıs’ın kuzeyindeki TC sömürgeciliği bir temel üzerinde durur. O temelin adı illegal yerleşiklerdir!

Evrensel adıyla Settler Colonialism.

Bütün yollar yerleşimci sömürgeciliğine çıkıyor…

Cenevre Konvansiyonuna aykırı savaş suçu olarak taşınan illegal/yasadışı yerleşik/yerleşimci (taşıma) nüfus…

Hangi kavramla konuşursanız konuşun aynı şeyi söylersiniz: Yerleşimci nüfus sömürgeciliği!

Tek bir kavram yanlıştır bu tartışmada: Göçmen!

Çünkü işgalcinin silah zoruyla evinden atarak mültecileştirdiği insanların evlerine, topraklarına, yurtlarına taşıdığı sömürgeci nüfusun tek bir adı var literatürde: Yerleşimci!

1974’ten beridir Özker Özgür’den tutun Tufan Erhürman’a kadar ‘Kıbrıs Türk solu’ tarafından oy kaygısıyla savunuldu bu yerleşik nüfus.

Oy hesabı yapan ‘sol’ ve sağ Kıbrıs Türk toplumunun kansız bir şekilde yok edilmesinin maşası oldu.

‘Eli nasırlı’, ‘emekçi’, ‘çok kültürlülük zenginliğimizdir’, ‘Gelen Türk, giden Kıbrıslı değil; gelen emekçi giden emekçi’ dediler…

Kılıf uydurdukları şey, yerleşimci nüfus sömürgeciliğinden başka bir şey değildi.

Oysa İsrail’deki yerleşimci sömürgeci ideoloji bu konuda çok nettir: ‘Bu topraklar bize tanrı tarafından vadedildi’ der Siyonistler.

Filistin direnişinin sembolü Leyla Halid’in ise bu Siyonist safsataya verdiği cevap:

-“Bu topraklar bize vadedildi diyorlar. Sanki Allah emlakçı ve kendilerine tapu dağıtıyor!”…

İsrail’de yerleşimci sömürgecilik ‘tanrı tarafından vadedildi’ der; Kıbrıs’ta ise ‘kan döküp aldık, bizimdir’ der, çok sıkışırsa da bir Osmanlı belgesi uydurur, Eleni’nin evinin tapusu İkinci Selim’in üstündedir der!

Yerleşimci nüfus ayrılıkçı politikanın temelidir. Silah zoruyla evlerinden atılan Rumların yerine Türkiye’den taşınan yerleşimciler, onların evlerine dönme koşullarını ortadan kaldırmak için getirildi.

1974’ten beridir nüfus meselesini tartışanlar konuya kültürel farklılık ve seçimlere müdahale çerçevesinden baktılar hep. Seçime müdahale tali konudur, ana mesele: Yerleşimci nüfus taşınırken amaç Kıbrıslı Rum mültecilerin dönecekleri yurtlarını imha etmekti. Ülke gerçeğini ortadan kaldırmaktı. Yurdu imha eder ve imha sürecini zamana yayarsanız, hem toplumsal hafızayı yok edersin hem de siyasi talebi karşılayacak maddi koşulları ortadan kaldırırsınız.

Kıbrıs’ın kuzeyinin yerlisi Rumca konuşan Kıbrıslıların dönecek bir yeri kalmasın diye taşındı bu nüfus. ‘İki bölgeli iki toplumlu bölgeler’e dayalı çözüm retoriği de bu imha sürecini zamana yayarken Kıbrıslıların ağzına sokulan emzik oldu.

Ağır Ceza’da gazetecilere iki konuda dava açıldı…

Birincisi, TC Devleti’nin Kıbrıs’ın kuzeyine taşıdığı yerleşimci nüfus konusundaki ses kaydının haberi…

Yenibakış gazetesi, ‘Türkiye’den 50.000 kişinin vatandaş yapılması için talimat var’ haberi yüzünden Ağır Cezalık oldu.

İkinci dava ise, TC Devleti’nin yerleşimci nüfusun çoğunluğunda yapılan göstermelik seçime bile müdahale etmesi hakkında yazılan yazı…

1974’te kurulan düzenin özeti gibi iki dava!

Ağır Ceza’lık olan konular yerleşimci nüfus ve seçime müdahale…

‘Seçime müdahale’ tali konudur; çünkü müdahalenin kendisi yerleşimci sömürgeci nüfustur. Taşıma nüfus seçime müdahalenin maddi koşullarının kendisidir.

‘‘Ama hangimizin yerleşik arkadaşı yok?’’ diyerek savunduğunuz yerleşimci sömürgeciliğidir tüm müdahalelerin zemini.

Son tahlilde Ağır Ceza’daki iki davanın konusu da Yerleşimci Sömürgeciliği!

(2 Mart 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author