Nuland ile Lavrov arasında kalın kafalı Kıbrıslı

Aziz Şah – Henry Kissinger önceden hazırlanmış bir basın toplantısında yanlış bir sözcük kullanır mıydı?

15 Temmuz 1974’te Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı yapılan darbenin cunta hükümetini tanıyan tek devlet olan ABD’nin Dışişleri Bakanı Kissinger…

Kasap Henry!

Hindiçin’de ve Bangladeş’te kitlesel cinayet ve suikastlar, Şili’de, Arjantin’de, Brezilya’da darbe, Doğu Timor’da soykırım…

Laos, Kamboçya, Vietnam, Kıbrıs, Irak…

Hepimizin kasabı Henry!

Peki, Brzesinski?

11 Eylül’den sonra, Afganistan savaşını ve Bin Ladin ile El Kaide’yi yarattığı için pişman olup olmadığını soran gazeteciye,

-“Neden pişman olayım? Bu gizli operasyon harika bir fikirdi. Rusların Afganistan tuzağına düşmesi sonucunu doğurdu. Siz benim bundan pişmanlık duymamı mı bekliyorsunuz?” diyen Brzezisnki…

Suriye ve Libya savaşlarının sorumlusu Hillary Clinton, Ukrayna için Brzezinski’nin sonuçlarından memnun olduğu ‘Afganistan Modeli’ni önerirken dili mi sürçtü zannedersiniz?

-“Bence insanların şu anda aradığı model bu ve eğer yeterli silahlandırma yapılabilirse… Bu, Rusya’yı yıldırmaya devam edebilir” demişti Clinton.

Ne Kissinger’in ne Brzezinski’nin, ne Hillary Clinton’un ne de Victoria Nuland’ın dili sürçer!

Siz ne zannediyorsunuz Sam Amca’nın çocuklarını?

Ukrayna’da iç savaşı başlatan darbenin mimarı Victoria Nuland geldi Kıbrıs’a…

Nuland’ın geleceği haberi çıktığında bir dostum mesaj attı: ‘‘Seninki geliyor!’’

‘Kimdir be benimki’ diye düşünürken, bir baktım ki kundakçı Victoria!

Odessa Sendika Evi’ni kundaklayan Victoria Nuland!

Kıbrıs Cumhurbaşkanı Anastasiadis ile görüşmesinden sonra, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin NATO tarafından işgal edilmiş bölgesinde kurulan kukla rejimin başına oturtulan kuklaya ‘Cumhurbaşkanı’ diye hitap etti.

Önceden hazırlanmış bir basın açıklamasında Nuland ‘‘Cumhurbaşkanı Tatar’’ dedi önce, ardından ‘‘Sanırım bir hata oldu, ona nasıl hitap edebilirim?’’ dedi. Danışmanı da ‘‘Mr. Tatar’’ dedi…

Nasıl ki Kissinger tarihin en kanlı darbelerinden birinde, ‘‘Şili halkı bir Marksisti seçerek sorumsuzluk yapmıştır’’ derken dili sürçmemişse, Nuland da ‘‘Cumhurbaşkanı Tatar’’ derken dili sürçmedi.

Aynı şekilde Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov KKTC ile Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri arasında benzetme yaparken dili mi sürçmüştü?

-“Kıbrıs’a bakın. ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ adanın kuzeyinde tek taraflı olarak ilan edildi. BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymayı reddediyor, ancak kimse ‘Kuzey Kıbrıs’ın görüşmelerde bulunma hakkını elinden almıyor”…

Haberi veren Kathimerini’den Shemaine Bushnell Kyriakides, “Bu açıklamaların altında yatan mesajı kimse kesin olarak bilemez, ancak diplomatlar bu gibi açıklamalarında kelimeleri özenle seçer ve Lavrov da kelimelerini seçerken hata yapmamıştır” diyordu.

Lavrov hata yapmadı ama Nuland’ın dili sürçmüş…

Lavrov da KKTC ile Donetsk ve Luhansk’ın hiçbir alakası olmadığını biliyor. KKTC’nin yerli halkın evlerinden sürülerek etnik homojenleştirme ile oluşturulan bölgeye dışarıdan nüfus taşınması ile kurulduğunu gayet iyi biliyor.

Luhansk ve Donetsk’teki özerk cumhuriyetlerin bir işgal sonucunda taşınan yerleşimci nüfusla değil, oranın yerli halkının iradesiyle kurulduğunu da biliyor.

Dahası Kıbrıs Cumhuriyeti, KKTC’nin özerkliğini tanıyan hiçbir anlaşmaya imza atmazken; Minsk Anlaşması ile Rusya’dan önce Kiev yönetimi Luhask ve Donetsk’in özerkliğini tanımıştı…

Ne Lavrov’un dili sürçtü ne Nuland’ın…

Sürçme dilde değildir, Kıbrıslının kalın kafasının duvara sürtünmesindedir!

(9 Nisan 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author