Anayasa falan derken körleşiyorsunuz!

Aziz Şah – Faiz Sucuoğlu, Ankara’nın dayattığı Belediyelerin Birleştirilmesi Yasası için “Oy birliği ile Anayasa’yı ihlal edecektik, şimdi oy çokluğu ile ihlal ediyoruz” deyince muhalefet ‘KKTC anayasası’nın kutsallığına sarıldı.

KKTC 12 Eylül Rejimi tarafından kurulunca, Şubat 1984’te Kurucu Meclis’te Anayasa Komitesi toplandığında ‘‘Anayasaya aykırı olarak kurulan Kurucu Meclis neyi kuracak?’’ diyordu Özker Özgür.

‘‘1975’te bir deneyim yaşadık. O günün koşullarında güçler ayrılığı ilkesine uygun bir Anayasa’yı Kurucu Meclis’ten geçirmek mümkün olmuştu. Şimdi koşullar değişti. Egemenler cumhurbaşkanının ağırlıkta olduğu bir düzeni akıllarına koymuşlarsa Kurucu Meclis’i kullanmak isteyeceklerdir’’…

Özker Özgür’e  ‘koşullar değişti’ dedirten ne idi 1984’te?

-1981 seçimleri!

Denktaş’a ve Türkiye’ye karşı kazandıkları seçimden sonra TC Dışişleri Bakanı İlter Türkmen ‘‘CTP-TKP-DHP hükümeti kurulamayacağını, müsaade etmediklerini’’ söyledi.

1981 seçimleri ve 1983 KKTC ilanı ile yapılan darbe arasında geçen zamanda Kıbrıslı yurtseverler çıkarmaları gereken dersleri çıkarmayıp aynı ‘demokrasi oyunu’na devam ettiler.

1981’de son kez oynandı demokrasi oyunu!

Bugün hâlâ 1981 ile 1983 arasında veremediği sınavın bütünlemesinde çakıp durmaktadır muhalefet.

‘‘1975’ten 1984’e bir deneyim yaşadık… 1981 seçimlerinden sonra TC Dışişleri UBP dışında bir koalisyon kurulmasına fiilen engel oldu. O zaman federe devlet idik. Şimdi KKTC olduk. İsmimiz değişti, cismimiz değişti mi?

TC Büyükelçiliği UBP Kurultayı’nda kimlerin bakan adayı olacaklarını, kimlerin olmayacaklarını belirlemedi mi?

Tüm bunlar olurken ülkede Anayasa ve Siyasal Partiler Yasası yürürlükte idi. TC öğesi anayasa falan tanımıyordu’’ diyor Özker Hoca.

İlk günden beridir bu rejim hep aynıydı. Kıbrıslıların rejimi algılama şekilleri değişti sadece. Bu sömürge rejimi 20 Temmuz 1974’ten öncesine uzanır: Turan Güneş kendisini ziyarete giden iki Kıbrıslıya harekâttan önce ‘‘Benim orada valim var’’ diye boşuna demedi.

Filin kuyruğunu tuttu Kıbrıslı Türkler, anayasa zannetti.

Filin hortumunu tuttu, göbek bağı zannetti.

Filin ayaklarını tuttu, yasama-yürütme-yargı-demokrasi zannetti.

Fil Kıbrıslı Türklerin üzerine çöktü, Kıbrıslı Türkler ise yaşadıklarını zanneder…

İşte o fil, TC sömürgeciliğidir. Neresinden tuttuğunuza bakar algılamanız. Oysa fil yarım asırdır hiç değişmedi, sadece besilendi.

Trajikomiktir, ‘‘Türkiye hiç bu kadar müdahale etmemişti iç işlerimize’’ söylemi. Bunun yerine ‘‘balık hafızalı olduğumuz için unuttuk edilen müdahaleleri’’ deseniz anlayacağım. Yoktur tarihimizde kendi kendimize seçtiğimiz lider!

Bir seçimde Zeka Bey’i, diğerinde Berberoğlu’nu Elçilik’te; sonra da Dr. Küçük’ü Ankara’da Özel Harp Dairesi’nde hesaba çektiler…   

Özker Özgür’e o günlerde bu satırları yazdıran başka bir olgu vardı: Yerleşimci sömürgeciliğinin TC Elçiliği eliyle Yeni Doğuş Partisi çatısı altında örgütlenmesi!

‘‘Şimdi bir de Türkiyeliler Partisi’nden söz ediliyor. TC Elçiliği Türkiye’den aktarılan nüfusa ayrı parti kurdurtuyor. Türkiye’den aktarılan nüfusun ileri gelenleri köyleri dolaşarak hava atıyorlarmış.

1981 seçimlerinde TC Büyükelçiliği İsmail Tezer’den ve partisinden yana çalıştı. 1984’te elçilik tüm Türkiyelileri bir çatı altında toplamaya çalışıyor. (…)

Biz protektora mıyız?

Denktaş’a sorarsanız biz Türkiye’nin protektorasıyız, yani himayesinde yaşayan bir devletçiğiz.

Bize sorarsanız biz bağımsız, bağlantısız Kıbrıs’ın kopmaz bir parçasıyız.

Anayasa falan derken iş bu noktada düğümleniyor’’…

1984’te ‘‘TC öğesi anayasa falan tanımıyordu’’ diyor Özker Özgür: Bu sebepten KTFD Anayasası’ndaki 129’uncu maddeyi kaldırıp Rum mallarına çöktüler, Geçici 10. Madde’yle egemenliği orduya devrettiler ve 90. Madde ile de TC-KKTC Protokolleri’ni Anayasa’dan üstün kıldılar.

Anayasa falan derken ve ‘‘Anayasayı oy çokluğu ile ihlal ediyoruz’’ derken iş TC sömürgeciliğinde düğümleniyor.

Anayasa falan derken ‘‘Ülkemiz KKTC’’ diyorsunuz, halbûki KKTC ülke falan değil, İşgal Rejimi’nin perdesidir!

(20 Nisan 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author