İşgalcisini dövemeyen dizini döver

Aziz Şah – Sol ile sağın birbirine karıştığı ya da anlamsızlaştığı bir yerdir Kıbrıs.

Sadece Kıbrıs’ın kuzeyi değil, güneyi de böyledir. Çünkü temel sorun işgal ve bir kanser türü olan YERLEŞİMCİ SÖMÜRGECİLİĞİdir.

Ekmeğin fiyatından eğitim sistemine, camilere hangi tarikatlardan imam atanacağından köy yollarını hangi şirketlerin yapacağına kadar herşey Ankara’ya tabidir Kıbrıs’ın kuzeyinde. Hâl böyle iken işgal yokmuş gibi yaparak, ‘emek temelli siyaset’le solculuk rolü kesebilirsiniz. Ama o sol sağdır!

Güneyde de ABD’nin conflict resolution eğitimleri ve AB’nin fonları ile yaratılmış ‘barış dili’, işgalci ile kavga etmemeyi öğütler.

AGİT bir proje yaptı Rum ve Türk Kıbrıslı gazetecilerle. 50.000 Euro verdi, üstüne de Alman elçiliği verdi; ‘Önem Taşıyan Kelimeler’ sözlüğü hazırladılar. “Ganimet, sahte devlet, işgal demeyin” dediler…

Emperyalistlerin ‘‘Kıbrıs’ta işgalciye karşı uzlaşmacı olun’’ aklına uyan bazı Rum gazetelerinin finansal olarak zorda olduğunu duyuyoruz. Çünkü toprakları işgal edilmiş bir halk liberal gevezeliğe geçit vermez, o gazeteyi okumaz!

Bayramdan önce Türkiye’de ilaçlar yine zamlandı. İlaç zammı senede bir otomatik yapılırdı. Ama TL o kadar hızlı eriyor ki, her ay zamlanıyor. Türkiye’de yüzde 25 zam yapıldı ilaçlara. Bakın altını çiziyorum: Türkiye’de yapıldı zam!

Türkiye’de zam yapıldıktan sonra Kıbrıs’ın işgal bölgesinde eczacılara mesaj gitti: Türkiye’de yapılan zamdan dolayı ilaç fiyatlarını güncelleyin!

Hem dünya pazarı hem de TL’den dolayı zam yapılır işgal bölgesinde: Türkiye işgal ederek Türk Lirası Bölgesi’ne çevirdiği Kıbrıs’ın kuzeyine malları Dolar-Euro üzerinden satar. Dövize endekslidir Türk malları bile!

Türkiye’de zam yapıldığında Kıbrıs’ın işgal bölgesinde eczacılara mesaj gider. Buna biz ‘işgal’ diyoruz…

Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği Başkanı Umut Öksüz, ‘Düşünün, kendi ülkenizdeki ilaç fiyatlarına gelecek olan zam sizin elinizde değil’ dedi…

Kıbrıs’ın kuzeyi Türkiye kapitalizminin iç pazarıdır. İşgalcinin TL’sini kullanırsınız, Merkez Bankası’na tabisiniz, mevduatlarınız sömürgecinin kasasına akar, işgalci size Dolar-Euro üzerinden mal satar. 

Ne güzel tezgâh değil mi?

Ama ‘emek temelli siyaset’ yapıyoruz diyerek bu sömürge ilişkisini görünmez kılıp, 12 Eylül Darbesi ile kurulan KKTC Anayasası çerçevesinde yapılan siyasete sol derler, ama sağdır.

‘‘Ekmeğin fiyatını bilmezsiniz / Ama ekonomik politika / Karılarınızı döverken siz / Ne kadar bilimselsiniz’’ der Cem Karaca.

Siz de ekmeğin fiyatını bilmezsiniz, çünkü Ankara belirler, ekmeğin fiyatının tüm dinamikleri Ankara’ya bağlıdır…

Ekmeğin fiyatını belirleyen tüm dinamikler Ankara’ya bağlıdır ama enflasyon üzerine ekonomi politika ahkamı kesersiniz…

‘‘Karılarınız’’ı döver misiniz bilmem ama çocuklarınızı göçe verirken çok güzel dövüyorsunuz dizlerinizi…

İşgalcisini dövemeyen dizini döver.

İşgale karşı mücadeleye barikat kuran da ‘‘emek temelli siyaset’’ diye fukaralaşma edebiyatını solculuk zanneder!

Eczacım şöyle dedi: Türkiye’de zam olunca bize de mesaj geldi, fiyatlara işleyelim diye!

Kanseri paracetemol ile tedavi edemezsiniz…

İşgalcisine aşık çok Kıbrıslı Türk vardır. Kimisi ‘emek temelli’ demagoji yapar, kimisi de ‘vatan millet kırsal kesim arsası’ hamaseti… Çünkü ömürlerince çalışıp da sahip olamayacakları zenginliği Rumdan kalan GANİMET arsalar ve evlerle elde ettiler.

(Bakınız, AGİT’in 50.000 Euroluk Barış Sözlüğü ‘GANİMET’ kelimesini kullanmayın diyor…)   

Mesele ekmeğin fiyatı değil, ‘pastadan pay almak’tır onlar için ama ‘pasta’ işgalcinindir.

2008 krizi dönemi büyük bir sendikanın başkanı bana ‘‘Biz sınıf mücadelesi vermeyiz, pastadan pay alırız’’ demişti…

(19 Temmuz 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author