Burası İspanyol meyhanesi değil, Osmanlı tımarhanesidir!

Aziz Şah – Lefkoşa’da Mahkeme emrediyor: 22 Ocak 2018’de Afrika gazetesinin linç edilmesine katılan ‘9 saldırgan’ın isimlerini açıklayın!

Emreden kim? Mahkeme! Kime emrediyor? GKK’ya ve Polis Genel Müdürlüğü’ne.

GKK ve Polis mahkemenin kararını tanımıyor.

Mahkeme gene emrediyor: Bahtsız bedevi İspanyol’un yatını geri verin…

“Laise Terzo” isimli yatıyla Girne Antik Limanı’na demir atan İspanyol Federico Jose Sierra Garcia “ülkeye izinsiz giriş” yaptığı gerekçesiyle cezaevine gönderildi. Mahkeme kararında “yelkenli yatın sanığa ait olduğunu, bu nedenle yasal sahibine iade edilmesini” emretti. Aynı 22 Ocak saldırganları konusundaki mahkeme kararında olduğu gibi uyulmadı…

Mahkemenin emrini dinlemeyen kim? Muhaceretteki memur!

***

Birinci, ikinci ve üçüncü derece askeri bölgelerden oluşan, AİHM’e göre Türkiye’nin alt-yönetimi sayılan, TC Elçisi ile GKK-KTBK komutanlarından oluşan Üst Koordinasyon Kurulu tarafından yönetilen Kıbrıs’ın kuzeyindeki TC koloni idaresidir burası.

İki mahkeme kararı, ikisine de uyulmamış. Ama ‘‘Dünyanın en adil Mahkemeleri bizdedir’’ diye övünen hukukçularımız var.

Bilmedikleri bir şey var: Devleti olmayan mahkemenin kararı geçersizdir. Kararını ‘devlet otoritesi’ ile uygulatamayan mahkemenin adaleti suya yazılmıştır.

***

Federico Jose Sierra Garcia adında İspanyol bir adam yelkenli yatıyla Girne’ye geldi…

Kıbrıs’ın 1974’te Türkiye tarafından işgal edildiğinden haberi yoktu bu bahtsız bedevi Garcia’nın. Kıbrıs AB üyesi olduğu için, zannetti ki Girne Antik Limanı’nda da AB hukuku geçer…

‘Kıbrıslılık bilinci’nin tanrıçası gibi bir genç kadın tanıdım. Adı Marikkou… Diyor ki:

-‘‘Biz Kıbrıslılar ‘Avrupa kulübü’nde ‘aynı İtalyanlar gibi’ olduğumuzu düşünüyoruz… Bir İtalyan’a Kıbrıs’tan geldiğimi söyledim, bön bön baktı suratıma… Unutma ama bu adamın ülkesi beş asır önce Kıbrıs’ı yönetiyordu’’…

İspanyol Garcia’nın durumu da bu: Akdeniz’i batıdan doğuya yatıyla geçmiş ama Girne Antik Limanı’nın Kıbrıs’ın işgal altındaki bölgesinde olduğunu bilmiyor… Çünkü Kıbrıs bir Ortadoğu meselesidir!

Kıbrıslı kendini ‘eşit Avrupa yurttaşı’ zanneder, ama değildir. Gerçek bir Avrupa yurttaşı olan bir İspanyol’un Kıbrıs gerçeğinden haberi yoktur. Bu yüzden kapana girer gibi girdi Girne Antik Limanı’na.

Nereden bilecek bahtsız bedevi Avrupa yurttaşı Garcia…

1974’te Türk ordusu Kıbrıs’ı istila ettikten sonra Girne limanında bağlı olan bütün lüks yatları birbirine bağlayıp çeke çeke Türkiye’ye götürdü, TC’nin önemli holdinglerinden birinin prensi. Ermeni ve Anadolu Rumlarından elde ettikleri ganimete, Kıbrıs Rumlarının mallarını da kattılar…

Atları ve yatları götürdüler, otellere çöktüler ve fayanslara kadar evleri soydular…

Burası İspanyol meyhanesi değil sevgili Garcia, burası Osmanlı tımarhanesi!

İspanyol yelkenci burada Avrupa Birliği hukuku geçtiğini zannederek geldi ya… Ankara’daki Genelkurmay’a bağlı olan polisimiz kendisini tamı tamına 48 saat sonra fark etti!

Halil Falyalı cinayetinde çok sorduk bu soruyu: Tetikçiler ve silahlar kaçak olarak nasıl girdi Kıbrıs’a?

Sırf bu soruyu sorduğumuz için Komutanlıktan gazeteye tekzip yağdı. Allah’ın İspanyol’u Girne’ye demir atıyor, 2 gün sonra fark ediliyor. Varın siz profesyonel uyuşturucu, silah, insan kaçakçılarını düşünün…

Yenidüzen’den Ertuğrul Senova’nın haberine göre, İspanyol yatçı hiç öyle bahtsız bedevi değilmiş, anasının gözüymüş. Yatı kaptan arkadaşı Miguel Palowo’ya kaçırttırıp Baf’a götürmüş…

40 bin TSK askerinin, GKK’nın, Polis Teşkilatı’nın ve “Ülkemizin 396 km kıyı şeridi ve 8807 km² deniz yetki ve sorumluluk sahasında 7 gün 24 saat kesintisiz olarak görev başındayız”  diyen Sahil Güvenliğin kontrolü altıdaki bir çitli bölgede gene olan oldu. Rehin tutulan yat kaçırıldı…

Yenidüzen’in haberine göre bir buçuk trilyon değerindeki çalışmayan kamera, X-Ray ve aydınlatma sisteminin bulunduğu Girne Turizm Limanı’nda ‘rehin’ tutulan yat kayboldu… İspanyol’un yatı Girne’ye girerken görmediler, çıkarken de görmediler!

Bu İspanyol seyyahtı, ya katil ganara olaydı?

(2 Eylül 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author