Anastasiadis’in Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş teklifi (3)

Aziz Şah – Anastasiadis’in 25 Ağustos 2021’de Kıbrıslı Türklere yaptığı Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş çağrısının üzerinden bir sene geçti…

2021 Nisan’ında Cenevre’de Anastasiadis Varosha karşılığında Mağusa ve Ercan limanlarının açılmasını teklif etti. Ankara reddetti…

Avrupa gazetesi dışındaki basın ve muhalefetin bu konuda sesi çıkmadı. Çünkü Ankara’nın bokunun üstüne bok yapılmaz. Cenevre’de Mevlüt Çavuşoğlu reddetmiş, itiraz mı edecekler ağaya?

2021 Nisan’ında bu teklif yapılınca, Mehmet Ali Talat da ‘‘şeytanca bir öneri’’ dedi ve ekledi: ‘‘Papadopulos önerdiğinde ben de reddetmiştim!’’

Sonuçta bütün toplumu ilgilendiren bir meselede herkes sustuğunda tek başımıza yazdık. 1 sene 1 ay sonra başına saksı düşen muhalefet ‘uyandı’ ama limanlar teklifinin reddedilmesi konusunda UBP’yi suçlamaya başladı!

TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Cenevre’de basın toplantısında bu teklifi nasıl reddettiğini küstahça anlattı. Çavuş’a laf edemeyen muhalefet Tatar’ı topa tuttu!

Limanlar önerisinden dört ay sonra da Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş teklifi yapıldı.

Aynı limanlar teklifinde olduğu gibi üç-beş sene sonra başınızı duvarlara vura vura ve Tatar’ı suçlayarak arayacaksınız ‘‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş’’ çağrısını!

Hem limanlar hem de Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş teklifi konusunda devekuşu oldunuz…

Bizim gazetenin yazarları dışında böyle CİDDİ BİR MESELE hakkında kafa yoran olmadı. ‘Kafa yoranlar’ da bize ‘kafa atmak’ için yordu kafasını. Çünkü Anastasiadis’in açıklamasını okumadılar…

-‘‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönülemez, çünkü iki bölgeli iki toplumlu BM (NATO) tezi tanrı kelamıdır’’ diye itiraz ettiler.

Anastasiadis’in çağrısının en bahtsız tarafı Ersin Tatar’ın zırvalarına cevap olmasıdır. Şöyle diyor Anastasidis:

‘‘Eğer Sn. Tatar söylediklerinde CİDDİYSE Kıbrıs Helen toplumu, 1960 Anayasası hükümlerine göre Kıbrıslı Türklerin gerek yürütme ve yasama gücüne, gerekse diğer Hizmetlere geri gelmeleri ile anayasal nizamın tesis edilmesinde ve buna eşzamanlı olarak BM kararları temelinde ve bu kararlara göre her toplumun idaresinin sorumluluğunda olacak bölgelerin belirlenmesi için görüşmelerin başlamasında ısrar ediyor ve bu yüzden bunu kabul etmeye tam olarak hazırdır’’…

Parçalayalım bu açıklamayı:

-1960 Anayasası’na göre Kıbrıslı Türklerin gerek yürütme ve yasama gücüne, gerekse diğer Hizmetlere geri gelmeleri ile anayasal nizamın tesis edilmesi.

-BM kararları temelinde her toplumun idaresinin sorumluluğunda olacak bölgelerin belirlenmesi için görüşmelerin başlaması.

‘‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş’’ dendiğinde ‘zaman makinesi’ ile 1960’a dönme demagojisi yapan ‘CİDDİYETSİZ’ler çıkar ortaya.

Anastasiadis açık açık (BM parametreleri) ‘bölgeler temeli’nde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin restorasyonundan bahsediyor. CTP lideri Tufan Erhürman ise şöyle demişti:

-“1960’a dönelim diyor. Kendisi de bunun olmayacağını biliyor. 1960’a dönmek tek bölgeliliktir. Ama şu anda Girne’de yaşayan insanları Limasol’a gönderemezsiniz. Artık iki kesimlilik var. Biz de bunun için iki toplumlu, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı federasyon diyoruz”…

Rum Liderliği Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının BM parametreleri (bölgeler) çerçevesinde yeniden tesis edilmesi gerektiğini söylüyor: Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının federalleşmesini öneriyor. Ama bir şartla: CİDDİYSENİZ!

Çünkü Kıbrıslı Türkler ne istediklerini bilmezler. Mesleği ‘Kıbrıslı Türk olmak’ olanlar bir götle üç iskemleye oturmaya çalışır; aynı anda Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki hakları, Türk tezi olarak federasyonu ve KKTC’yi savunur. Bu sebeptendir Anastasiadis’in açıklamasını başta CTP olmak üzere çarpıtmaları…

Çünkü ganimet olarak yuttuğu Girne’nin hesabını veremediği için, Anastasiadis’in tarihi çağrısını ‘‘Girneli’yi Leymosun’a gönderemezsiniz’’ diyerek çarpıtır!

Papadopulos ‘Türk tezi federasyon’ için, ‘‘Türkler kuzeyde efendi, güneyde de ortak olmak istiyorlar’’ derdi… Hakkınız olmayanı istiyorsunuz, bu yüzden hakkımızı da kaybediyoruz!

Bir götle üç iskemleye oturamazsınız… ‘‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş’’ işi ne istediğini bilen CİDDİ bir liderlik işidir.

(7 Eylül 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author