Anastasiadis’in Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş teklifi (6) 14-18 EYLÜL 2009 ULUSAL KONSEY KARARI

Aziz Şah – 1968’den itibaren Kıbrıs için masaya her oturulduğunda iki farklı yaklaşım çıktı ortaya: Tavla ve satranç.

Bir oyunun bir kuralı olur. Bir taraf oyunu satranç kurallarıyla, diğer taraf oyunu tavla kurallarıyla oynarsa, o oyun oynanamaz.

Kıbrıs meselesinde müzakere masasının kendi başına soruna dönüşmesinin sebebi budur.

Kıbrıs Türk Liderliği kendisini hep Anadolu’nun uzantısı olarak gördü. Önce Kıbrıs’ın tamamını Türkiye’ye katmak istedi, olmayınca da Kıbrıs’tan bir parça koparıp, 1923’te Kıbrıs’tan tamamen vazgeçen Türkiye’ye armağan etmek istedi.

Bunun karşısında kendini Kıbrıs’ın temsilcisi sayan Rum Liderliği ta başından beridir Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası çerçevesi dışına çıkılmasını kabul etmedi müzakerelerde.

Türk tarafı Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası dışına çıkmak için zar attı, Rum tarafı ise satranç oynadı.

Zarla satranç oynayamazsınız. Satranç kurallarıyla tavla, tavla kurallarıyla satranç oynayamazsınız. Bu yüzden yarım asır sonra müzakereler tamamen tıkandı…

Bir sene önce 25 Ağustos’ta Anastasiadis, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarınız konusunda ciddiyseniz Cumhuriyet’teki makamlarınıza ve statünüze geri dönün’ diye çağrı yaptı toplumumuza…

Bu çağrıdaki en önemli vurgu bana göre CİDDİYSENİZ kelimesiydi.

Anastasiadis’in ortaya koyduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüştürülmesi projesi Taksim ve Enosis’ten sonra Kıbrıs’ta en eski siyasettir. Ancak geçen sene, bu eski fikri ortaya konduğunda ilk kez duymuş gibi yapanlar o kadar kalabalıktı ki…

1965’te Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Gromiko’nun koyduğu bu perspektifi en ileri noktaya da Hristofyas taşıdı… 

Hristofyas’ın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federalleştirilmesi tezi 14-18 Eylül 2009 tarihinde Ulusal Konsey’de tartışılır ve karara dönüşür.

Ulusal Konsey’de 4 gün süren tartışmanın sonunda alınan 9 maddelik kararları aynen aktarıyorum:

“1.BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarında belirtildiği üzere siyasi eşitliğe dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu federasyona ilişkin 1977 ve 1979 Doruk Anlaşmaları ve BM’nin Kıbrıs konusunda aldığı kararlar zemininde, barışçı bir çözümün aranmasına yönelik ısrar yeniden teyit edildi. Yukarıda bahsedilen çözüm, ülkenin, halkın, kurumların ve ekonominin bütünlüğünü sağlamalıdır.

2.Çözüm, uluslararası hukukla, Avrupa ilke ve değerleriyle, AB hukukuyla, ayrıca insan hakları ile ilgili uluslararası sözleşmelerle uyumlu olmalıdır.

3.Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti tek egemenliğe, tek uluslararası kimliğe ve tek vatandaşlığa sahip olmalıdır ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dönüşümü sonucu olmalıdır.

4.Çözüm, işgalci Türk askerlerinin ve yerleşimcilerin Ada’dan ayrılmasını öngörmelidir. Nihai amaç İngiliz üslerinin de ayrılmasıyla Kıbrıs Ada’sının askersizleştirilmesidir.

5. Çözümden önce güvenilir uluslararası bir örgüt tarafından nüfus sayımı yapılmalı. Ulusal Konsey, Cumhurbaşkanı’nın müzakere sürecinde ortaya koyduğu ve nüfus, mülkiyet ve kullanılır toprakların sayımının acil olarak kayda geçirilmesi yönündeki çabalarını ve tezlerini destekliyor. Aynı zamanda, Cumhurbaşkanı’nın göçmenlerin mallarının istismar edilmesine ve sahte devletin sözde vatandaşlık vermesine moratoryum getirilmesine yönelik çabalarını da destekliyor.

6.Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğinin, bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve birliğinin yeniden tesis edilmesi gerekiyor. AB üyesi Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nde garantilere ve garantörlüklere yer yoktur.

7. Göçmenlerin evlerine ve mallarına geri dönme konusundaki hakları da dahil olmak üzere, tüm Kıbrıslıların insan haklarının ve temel özgürlüklerinin sağlama alınması, çözüm konusunda gerekli önkoşuldur. Kıbrıs Rum malları üzerindeki yasadışı yapılaşma yukarıdaki ilkenin uygulanmasını sabote etmekte ve kapsamlı bir çözüm ile ilgili görüşme çerçevesinde siyasi avantajlar elde etmeyi amaçlayan yeni oldubittiler yaratmaktadır. Dört özgürlüğün sağlanmasına saygı gösterilmelidir. Avrupa mevzuatında daimi deregasyonlar olmamalıdır.

8.Çözüm dıştan dayatma sonucu değil, iki lider arasında yapılan bir anlaşmanın sonucu olmalıdır. Sadece böyle bir anlaşma referanduma sunulabilir. Hakemlik ve takvimlerin dayatılması söz konusu olamaz.

9.Statükonun yasallaşmasına ya da iki ayrı devlet çözümüne götüren herhangi bir çözüm şekli reddedilir”…    

(10 Eylül 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author