CTP: Külliye’nin iç mimarı

Aziz Şah – Kulak şahitlerinden dinledim. CTP’nin ‘cumhurbaşkanlığı’nı, ‘başbakanlığı’ ve ‘meclis başkanlığı’nı aldığı günlerdi, yer gök yeşil…

Hamaset cephesinin gazetelerinde ‘‘Talat Kıbrıs’ı satacak’’ diye yazılar çıkıyor…

Sonunda yüksek yerden bir emir gitmiş hamaset cephesine: Gün aşırı Talat’a saldırmayı bırakın, ne istersek fazlasıyla yaparlar!

İfade şu: ‘‘Eroğlu’nun önüne 10 tane istek koyardık, 2 tanesini alırdı 8 tanesini masada bırakırdı. Talat’ın önüne 10 tane istek koyuyoruz, masayı da sırtlayıp götürüyor…’’

Buna rağmen, o günlerde Generaller her resepsiyonda bir ayar çekiyordu CTP’lilere…

Bugün nasıl ki ‘‘terörist’’ diyorsa TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu CTP vekillerine, o günlerde de General’in biri ‘‘Türklüğünüzü ispat edin’’ diyordu, diğeri ‘‘Meclis ve cumhurbaşkanlığı göstermeliktir’’ diyordu…

Ferdi Sabit Soyer’e söylenen ‘‘Türklüğünü ispat et’’ sözü ile esir alındı CTP’li olan ve olmayan muhalifler. Kimlik mühendisliğini düşman hukuku ile bütünledi sömürgeci rejim.

Sürekli aşağılaya aşağılaya kulak memesi kıvamına getirdiler yeşilleri kırmızıları mavileri…

Hakaretler yalnızca hakaret değildir, iş yaptırma yöntemidir…

Kıbrıs’ın kuzeyini TC Elçisi ve iki General’den oluşan Üst Koordinasyon Kurulu yönetir ama onların aldığı kararları meclis komitelerinde işlerler, mecliste oylarlar, bakanlar kurulundan geçirirler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin işgal bölgesine alt-yönetim demesinin bir sebebi de budur. 1990’larda sıkıyönetim idaresindeki Kürdistan’da yaptıkları gibi kararnameler yayınlasalardı, alt yönetim de demezdi o zaman AİHM… O zaman AİHM de bizim gibi sömürge idaresi derdi. İşte AİHM o kadarını da demesin diye bakanlar kurulu ve meclis denilen meşrulaştırma araçları var –şimdilik!

Tatar döneminin en güzel tarafı Askeri Rejim çırılçıplak geziyor ortalıkta. Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı dönemlerinde olduğu gibi gizlenmiyor… Doğrudan Silihtar’dan yapılan açıklamalarla, Üst Koordinasyon Kurulu’nun toplanıp kararlar aldığı ilan ediliyor. 

Özker Özgür’den dinleyelim bu gizlenme işini:

-‘‘Rejimin beyni Yüksek (Üst) Koordinasyon Kurulu’dur. Koordinasyon Kurulu, Büyükelçi, Kolordu Komutanı, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’dan oluşur. DP-CTP koalisyonu döneminde CTP’yi Koordinasyon Kurulu’nun yanına bile yanaştırmadılar’’… (Yanılmayı çok isterdim, s.116)

UBP’nin masada bıraktığı ne varsa CTP’ye yaptırdı Askeri Rejim. Buna rağmen hiç yaranamadılar işgal rejimine çünkü aşağılama sömürgecinin yönetme şeklidir.

Aşağılama ne kadar sömürgecinin stratejisi ise, aşağılanmak da sömürgeleştirilenin tercihidir bir noktadan sonra. Kendisini aşağılayana körü körüne biat eden ve Türklüğünü ispat etmek için uğraşan CTP’nin, işgal rejimine bu yaranamama hali bir yönetilme şeklidir.

-‘‘CTP’yi Koordinasyon Kurulu’nun yanına bile yanaştırmadılar’’ diyor Özker Özgür.

Arif Hasan Tahsin’den okuyalım devamını:

‘‘Denktaş UBP’nin geçirmeğe yanaşmadığı ya da cesaret edemediği 3 yasayı CTP’nin onayı ile geçirdi.

Neydi bunlar?

1-Türkiye’den gelenlere de tahsis edilen taşınmazların Güney’de taşınmaz bırakanlarla eşit muamele yapılması için İTEM Yasa’sında gereken yapıldı. Açıkçası Türkiye’den gelenlere tahsis edilen Rumların Kuzey’de bıraktıkları taşınmazların %54.5’inin yapılması için gereken yasal işlem yapıldı.

2-KDV yasası yapıldı.

3-‘Faize faiz öde’ yasası da geçirildi.

Özker Özgür istifa etti ama partisi arkasından gitmedi. Partisi bir kez daha Denktaş’la hükümet kurdu. Bu kez Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Talat oldu’’… (Aynı yolu yürüyenler farklı yerlere varamazlar-3, s.179)

Özker Özgür ise kitabında (s. 115-6) şöyle diyor:

‘‘Parlamentodan çıkan hükümet yürütme görevini Kolordu ve Elçiliğin onayı oranında yapabilir. CTP yönetimini ele geçiren klik bunu gördü, yaşadı. Entegrasyoncu (ilhakçı) DP ile nikah üzerine nikah tazelediler. Neden?

Üyelere söyledikleri şudur:

-‘‘Rejimin içine girip rejimi içinden değiştireceğiz’’…

Külliye’ye karşı CTP’nin mücadele öncülüğü etmesini beklemeyin boşuna, çünkü Külliye’nin iç mimarı CTP olacak. İçinden değiştirecekler Külliye’yi…

(29 Ekim 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author