Kimsenin birbirinin yüzüne bakacak yüzü kalmayacak

Aziz Şah – Bir seneden fazla oluyor Tayyip Erdoğan Kıbrıs’a ikinci Külliye’yi yapacaklarını ilan edeli. Ondan önce AKP’nin Kıbrıs’ın işgal bölgesi için yeni bir ‘anayasa’ hazırlattığı haberi servis edildi. Sömürge Valisi olarak atanan hukukçu Feyzioğlu ile de bu resim tamamlanıyor…

Birinci Külliye Hala Sultan Külliyesi idi camisi ve imam hatibi ile… İkinci Külliye ise meclis-saray-cami troykasından oluşan Kermiya Külliyesi!

2021’in 19 Temmuz’unda ilan etti Erdoğan Külliye’yi… Ama konuyu Kapalı Maraş açılımı sırasında 2020’de gündeme taşıdılar. En az iki senelik bir konudur bu. Kendisine siyasi parti ve örgüt diyenlerin siyaset üretmek için 2 senesi vardı!

Siyasi örgütler siyaset üretemiyor çünkü yerleşimci sömürgeci nüfusun esiridirler.

Siyasi örgütlerin iletişim ve bağ kurmaya çalıştığı kitle taşıma nüfustur. İllegal yerleşimci nüfusun Kıbrıs’taki varoluş nedeni TC işgalidir.

Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarında süren TC işgaline karşı çıktıkları an, işgalin sonucu olan nüfusla karşı karşıya gelecekler. Siyasi örgütlerin sessizliğinin nedeni budur. Sömürgecilikle yüzleşmekten korkuyorlar!

Ankara’ya karşı çıkarlarsa taşıma nüfus karşılarına dikilecek. İşte bu azınlık psikolojisi ile yerleşimci nüfusun esiridir siyasi partiler. Sessizlik bu yüzden…

Bir aydan fazladır Külliye’nin inşaatına başlanalı. 19 Temmuz 2021’de Erdoğan’ın Diyanellos’ta yaptığı konuşmada verdiği külliye ‘müjde’sini milat aldığımızda 1 seneden fazla zamanı vardı Meslek Odaları’nın, siyasi partilerin, derneklerin, sendikaların Külliye projesine karşı nasıl mücadele edeceğini planlaması için.

Bu 1 senede Külliye’nin mimarı KKTC vatandaşı yapılınca, ‘‘Kıbrıs’ta mimar yok mu ki ithal mimar getiriyorsunuz, proje çizilecekse biz çizeriz’’ diye homurdandı Mimarlar Odası.

Amasız-fakatsız sömürgeci rejime karşı çıkacak iradesi olmadığını örgütler ilk günden gösterdi…

Konu ne ağaç meselesidir, ne finansman meselesi, ne de kaçak olmasıdır…

İngiliz emperyalizmi Kıbrıs’ı idare etmek için Sömürge Vilayet Konağı inşa etti. İşgalci TC Devleti ise Külliye inşa ediyor. İngiliz de sormamıştı bize, sömürgeci TC de sormadı…

Mesele dikilen bu Sömürge Vilayet Konağına karşı çıkıp çıkamamaktır!

Külliye inşaatı başlayınca 48 senelik uykuyla uyurgezer gibi yürüdü örgütler Kermiya’da!

CTP hem belediye seçimine giderken kitlesini konsolide etmek hem de ahalinin gazını almak için bir şov (eylem) organize etti. Eyleme gerçekten inanarak giden insanlar vardı, ancak eylemin liderliğidir önemli olan.

Siyasi liderliğin amacı-programı insanı rezil de eder, vezir de eder. Liderliği CTP olan burnunun ucunu göremez…

Hala Sultan Külliyesi’nin kurdelesini kesen CTP’nin, Kermiya Külliyesi’ne karşı muhalefet örgütlemesini beklemek saflıktır.

Ağaçların kesilmesinden sonra Kızılbaş’ta bir ‘halk toplantısı’ yapıldı. Toplantıda ‘halk’ sansür edildi…

Sonra da bir sene önce yapılması gereken örgütler arası görüşmelere başlandı. Önce Doğuş Derya’yı, sonra Asım Akansoy’u, ardından Ürün Solyalı’yı gönderdi CTP bu toplantılara.

‘‘Hiçbir şey yapmamanın en kısa yolu toplantı düzenlemektir’’ demişti John Keneeth Galbraith.

Bu Memleket Bizim Platformu’ndan beridir CTP’nin diğer örgütlere dayattığı budur: Hiçbir şey yapmamak için toplantı yapmak.

3 Ekim’de yapıldı KTÖS’te ilk toplantı, bugün 1 Kasım! Kısmetse Külliye’nin halılarının rengine nasıl muhalefet edileceğine gelecek konu sonunda…

Bir taraftan CTP diğer örgütleri oyalıyor, diğer taraftan örgütler oyalandıklarını bile bile CTP’yi deşifre etmiyorlar. Çünkü hepsinin ayağı yerleşimci nüfus prangasına vuruludur…

Bir taraftan CTP Mehmet Harmancı’yı suçluyor, Harmancı CTP’ye topu atıyor. Çünkü biliyorlar Külliye yapılacak, ‘‘bir günah keçisi’’ lazım!

Külliye’yi yaptıran Ankara’dır. Sömürgeci Ankara idaresine karşı tek laf edemeyen partiler ise birbirlerini suçluyor.

Sömürgeci rejim Kıbrıslıları kedi gibi bir torbanın içine attı. Torbanın ağzını açtığında herkes bir tarafa dağılacak. Kimsenin birbirinin yüzüne bakacak yüzü kalmayacak.

Çünkü işgalcinin yüzüne bakıp, ‘‘Ülkemden defol’’ diyemiyorsunuz…

(1 Kasım 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author