İnsan hakları yoksa fırın kebabı yeyin!

Aziz Şah – Kormacit’te muhtar adaylığı GKK tarafından engellendi Maria Skoullou’nun.

Maria’nın yaşadığı bir turnusol ve emsaldir.

Verilen onlarca tepkiye bakıyorum, fırın kebabı aşkı görüyorum sadece. Samimiyet görmüyorum. Samimi olsaydınız öncelikle, Sivil İşler’in yani askerin, “güvenlik soruşturması”ndan dolayı muhtar adaylığı engellenen Maria için, işgal rejiminin kuklası Tahsin Ertuğruloğlu’nu değil doğrudan TC’yi ve askerini muhatap alırdınız.

İkincisi, Maria’nın aday olamadığı bu seçimde bir taneniz de çıkardı, adaylığını geri çekerdi. “Maria aday olamıyorsa ben de bu seçimi boykot ediyorum” derdi…

Maria konusunda verilen onlarca tepkiye bakıyorum, samimiyet görmüyorum, Andreas Soutzi’nin (Soudjis) mahkemesi geliyor aklıma. 10 yaşında bir çocuk gibi tek başına ağlaması geliyor aklıma. Andreas 20 Temmuz’da Türk askeri geldiğinde 10 yaşında mülteci olan bir çocuktu, 48 sene sonra Google’da bulabileceğiniz 5 adet fotoğraf çektiği için Kıbrıs’ın kuzeyine geçişi yasaklandı.

Maria’nın yanında olduğunu söyleyenler, mülteci Andreas’ın yanında değildi.

Andreas’ın yalnızlığı ile Maria’nın kalabalıklığı karşılaştırılamaz mı?

Maronit Maria Kıbrıs’ın yok edilmiş bir toplumuna ait olduğu için size tehdit olarak görünmüyor, bu sebepten “dayanışma”yı esirgemediniz. Eğer 100.000 Maria olsaydı, tehdit sayardınız siz de işgal rejimi gibi Maria’yı!

Rumca konuşan Kıbrıslı Andreas ise Kıbrıs’ın çoğunluk toplumunun 3’te 1’ini temsil eden yaklaşık 200.000 kadar mültecinin parçasıdır… Siz de bir mülteciydiniz 1974’te Andreas gibi. Ama siz mülteci olmak ve mülteci olarak anılmak istemediniz, yerleştirildiğiniz evleri mültecilikte sığındığınız bir çatı olarak görmediniz, “ganimet” olarak gördünüz…

Mülteci olarak girdiğiniz evde -çoğunlukla- gaspçıya dönüştünüz. Bu yüzden Andreas’ı mahkemede yalnız bıraktınız. Çünkü Andreas, malına çöktüğünüz, evini “ganimet”e dönüştürdüğünüz, topraklarını satıp lüks araçlar aldığınız, zeytinliklerini ve narenciye bahçelerini kesip beton döktüğünüz Rumca konuşan Kıbrıslı mültecileri temsil ediyor. Ayrıca sadece Kıbrıslı Rum mültecilerin sayısı bile Kıbrıslı Türk toplumundan fazlaydı.

Maronit Maria’yı “azınlık” gördüğünüz için sahip çıkar gibi yaptınız, Rumca konuşan Kıbrıslı Andreas’ı “çoğunluk” kabul ettiğiniz için insan haklarının gasp edilmesi umurunuzda olmadı.

Andreas’ın mülteciliğini yok saymak kadar, Maria’yı “azınlık” saymak da kendinize karşı yitirdiğiniz saygıdır. Kendine “oryantalist” olan sömürgeci bir bakıştır Maria’yı “azınlık” saymak.

Maronit toplumu Kıbrıs’ın yok edilmiş yerlilerindendir. Ama siz Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasında tanımlanmış “Kıbrıslı Türk toplumu” olarak “azınlık” değil misiniz? Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki en az 1 Milyonluk nüfus içerisinde yüzde kaçsınız?

Sizin Maria’dan ne farkınız var?

Hepimiz Maria’yız, ister kabul edin isterse inkâr edin!

Maria’nın muhtar adayı olmasını GKK engelliyor ama sizin cumhurbaşkanı seçilmenize şimdilik müsaade mi ediliyor?

-Mustafa Akıncı’nın seçilmesine müsaade etmediler!

Şimdilik seçimlere girebiliyorsunuz diye, işgalcinin kurduğu seçim sandıklarında oy veremeyen ve aday olamayan Rumlardan ve Maronitlerden üstün mü zannediyorsunuz kendinizi?

Sömürgecilik ve ırkçılık hiyerarşik bir sistemdir.

Türkçe konuşan Kıbrıslılar Merkez Bankası Müdürü ve GKK Komutanı olamaz, Kormacitli Maronit aza ve muhtar olabilir ama başka bir şey olamaz, Karpazlı Rumca konuşan Kıbrıslı ise hiçbir şey olamaz.

TC sömürgeciliği ırkçı bir hiyerarşi kurdu. 

Maria, Sivil İşler tarafından sakıncalı bulunup muhtar adaylığına uygun bulunmadı. Maria’yı sakıncalı bulan istihbaratın bağlı olduğu GKK’nın başında TC’li bir General var. GKK sözde Kıbrıslı Türklerin ordusudur ama başında bir “Kıbrıslı Türk” olamaz.

Çünkü Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na göre Kıbrıslılar “Türk” değildir. Türk olmayanlar “kilit personel” olamaz. Bu, GKK kuruluş yasasının 4. maddesinde yazar:

“Güvenlik Kuvvetleri Komutanı ve kilit personeli Türk asıllı yurttaşlardan seçilerek atanır”…

Irkçılık budur işte. Maria’ya ırkçılık yapıldığını söyleyip, kendinize yapılan ırkçılığı dahi göremiyorsunuz!

Hepimiz Maria’yız, kendi vatanımızda ülkesiz kaldık, kendi kaderimizi belirleme yetkimiz ve söz hakkımız yoktur.

O zaman, insan hakları yoksa fırın kebabı yeyin!

(22 Aralık 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author