Bayraklar yarıya, borsa yukarıya

Aziz Şah – Pazartesi gecesi depremden 18 saat sonra gazeteden çıktım…

Kıbrıslı çocukların rehin kaldığı Adıyaman’daki İsias Otel enkazına 18 saat boyunca müdahale edilmediği haberiydi gazeteye giren son yazı.

Enkazın altında yeğeni olan Yenidüzen yazarı Sedat Kılıç, “Dün gece biz buraya gelene kadar yıkıntıdan bir çivi bile alınmamış” dedi sabah.

Gece yarısına doğru gazeteden çıktım, ilk dikkatimi çeken Şehitler Anıtı’ndaki bayraklar oldu. Bayraklar yarıya indirilmiş…

TC Devleti bir haftalık milli yas ilan edince, buradaki Alt Yönetimi de anında “milli yas” ilan etti. İlk iş olarak da bayrakları yarıya indirdiler.

Türkiye’de minarelerden selalar okunuyor, Türkiye’nin kolonisinde ise bayraklar yarıya indirildi…

AFAD mesaj atıp para istiyor, İBAN numaraları dolaşıyor ortalıkta, “Allah yardımcısı olsun”lar…

Alın size büyük devlet! Her felakette elini halkın cebine atan, “battaniye stoğu” bile olmayan bir devlet…

“Kalkınma” dedikleri 20 yıllık inşaat yatırımları yerle bir oldu. Duble yollar yarıldı, havalimanlarının pistleri çöktü, hastaneler yıkıldı… Devlet enkazın altında kaldı!

Sadece TC’li bir müteahhidin Kıbrıs’a yaptığı Pandemi Hastanesi’ne bakınca anlarsınız. Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği “yapmayın etmeyin dereyatağına hastane yapılamaz” dedi, inadına dereyatağına yaptılar hastaneyi!

20 senede bilimle ve doğayla inatlaşarak ne yaptılarsa yıkıldı. Yapanların cebinde rant kaldı, rantın enkazının altında halk kaldı. Devletin devlet olma vasfı ortadan kalktı.

Çocuklarımız enkazın altındayken 18 saat boyunca Kıbrıslı uşaklar hiçbir şey yapmadı diyorsunuz, doğru değil. Bayrakları yarıya indirdiler 18 saatte…  

Ercan’da bir anne çığlık atıyor işgal rejiminin uşağı “sayın bakan” dedikleri zatın suratına: “Çocuklarımız enkazın altında”…

Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 şehre yayılarak Türkiye’nin yarısını yerle bir eden depremden sonra borsa hareketlendi…

Diken’in haberine göre, “7,4 şiddetindeki depremin ardından Borsa İstanbul’da işlem gören inşaat, çimento, beyaz eşya ve ulaşım sektöründeki şirketlerin hisseleri bir anda fırladı… Depremin ardından inşaat, çimento, beyaz eşya, motorlu araç gibi ihtiyaçların artacağını öngören bazı yatırımcılar borsaya akın etti… Borsa İstanbul’daki verilere göre en çok değer kazanan beş şirket şöyle sıralandı;

Bülbüloğlu Vinç Sanayi: Yüzde 10

Vestel Beyaz Eşya: Yüzde 9,95

OYAK Çimento: Yüzde 9,71

Seramik ve gayrimenkul sektöründeki Umpaş Holding: Yüzde 9,25

Nuh Çimento: Yüzde  9,17”…

Millet bağırıyor “vinç olmadığı için müdahale edilemiyor” diye, vinç sanayi %10 değer kazandı borsada…

Millet bağırıyor “Türk ordusu neden depreme müdahale etmiyor, asker neden kışlada tutuluyor” diye, Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) Çimento şirketi %7,71 değer kazandı borsada…

Biliyorum, ara sıra da olsa bağırıp çağırmamı küfreden yazılar yazmamı istiyorsunuz, ancak en akıldışı görünen konunun bile bir rasyonel açıklaması vardır. Çünkü sermayenin hareket yasaları, doğa yasaları ve sınıflar arası mücadele dünyanın tunç kanunudur, değişmez.

Kimsenin çıkıp bu deprem karşısında sevinç çığlıkları atmasını beklemeyin. Ancak Türk ekonomisinin patlamaya hazır yedek lastiği inşaat sektörüne “yenilenme” fırsatı verdi bu deprem!

Yazının sonuna gelirken bir haber düştü: Adıyaman’da İsias Otel’de enkazın altındaki çocuklarımız için giden vincin tonajı düşükmüş. 24 saat sonra olay yerinde vinç yoktu, 36 saat sonra vincin tonajının düşük olduğu söylendi, vinç böğrümüze çöken betonları kaldıramıyor…

Çünkü TC Devleti’nin vinci Kermiya’da Külliye’yi inşa ediyor!

İsias enkazının altında yeğeni olan Sedat Kılıç ise Kıbrıs’tan giden ekibin çapa kürekle yıkıntı kazdığını söylüyor…

Coğrafyamızda Sivil Savunma “doğal afetler”de halkın yardımına koşmak için değil, halk ayaklanmalarını bastırmak için oluşturulmuş bir teşkilattır. Bu sebepten her “doğal afet” bir devlet krizine dönüşür. Devletin hareketlerini “tehdit algısı” ve “düşman önceliği” şekillendirir. Devletin öncelikli düşmanı kendi halkıysa öldüren deprem değil devlettir!

(8 Şubat 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author