6 Şubat’ta Silihtar’da çekilen fotoğraf

Aziz Şah – Depremin birinci günü, 6 Şubat’ta Silihtar’da GKK ve KTBK komutanları ile TC Sömürge Valisi’nden oluşan Üst Koordinasyon Kurulu toplantısı yapıldı. Bu toplantıdan çok ilginç bir fotoğraf yansıdı.

Fotoğrafta Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı (KTBK) Tümgeneral Sezai Öztürk ile Güvenlik Kuvvetleri Komutanı (GKK) Tümgeneral Zorlu Topaloğlu aralarında tartışıyorlar.

Ersin Tatar her zamanki tuhaf bakışıyla “benim burada ne işim var” diyor.

Sömürge Valisi Metin Feyzioğlu da dik dik komutan Zorlu Topaloğlu’na bakıyor…

Bu fotoğraf, içinde yaşadığımız Askeri Rejimin resmidir. Yasaya göre “Birinci, ikinci ve üçüncü derece askeri bölgelerden oluşan” Kıbrıs’ın kuzeyinde “TC Büyükelçisi” bile komutanlardan sonra gelir makam olarak.  

Fotoğrafın haberinde “Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde kurtarılması için tüm imkanlar seferber edildi” dediği belirtiliyor Tatar’ın. Belli ki GKK ile KTBK komutanları arasındaki tartışma konusu İSİAS Otel’e buradan ekip gitmesi…

“18 saat”in sırrı bu fotoğraftadır!

Bu haber 6 Şubat tarihli ama gazetelerde 7 Şubat’ta yayınlandı.

Bu toplantı olurken Tatar’ın danışmanı Kartal Harman da çocuklarımızın AFAD tarafından kurtarıldığı yalan haberini yaymakla meşguldü. Komutanlara rağmen mi söyledi Kartal o yalanları?

Kartal Harman’dan muhterem Generaller, Sömürge Valisi veya Tatar şikayetçi olup söylediği yalanlardan dolayı yargılanırsa öğreneceğiz. Yargılanmadığı sürece de sormaya devam edeceğim!

***

“Kıbrıs’tan Sivil Savunma ekipleri neden 18 saat sonra Adıyaman’a vardı?” sorusunun cevabı 6 Şubat’ta servis edilen bu fotoğrafta saklıdır.

Önce bir efsaneyle yüzleşelim: Kıbrıs’taki Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı, Türkiye’deki AFAD gibi bir kurum değildir.

Kıbrıs’taki Sivil Savunma Teşkilatı doğrudan Türkiye’deki Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlıdır. Özel Kuvvetler Komutanlığı eski adı Özel Harp Dairesi olan yapıdır.

Bu yapı 27 Eylül 1952’de “Hususi ve Yardımcı Muharip Birlikler” adıyla kuruldu. 4 Kasım 1953’te “Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı” oldu. 14 Aralık 1970’te “Özel Harp Dairesi Başkanlığı” ve 1992’de de “Özel Kuvvetler Komutanlığı” oldu.

1976 yılında TMT’nin yerel silahlı örgütü Bayraktarlık GKK’ya dönüştürülürken örtülü kısmı da Sivil Savunma Teşkilatı oldu.

Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan tayinle veya atamayla gelen bir başkan ve başkan yardımcısı tarafından yönetilir Sivil Savunma Teşkilatı. Emirler, planlı ve plan dışı faaliyetler Özel Kuvvetler Komutanlığı tarafından şekillenir.

Kutlu Adalı cinayeti dönemi Sivil Savunma Teşkilatı Başkanı olan Galip Mendi bu yapının “Özel Harp” karakterini, Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker’in Kutlu Adalı cinayeti konusundaki itiraflarından sonra Veryansın TV’ye anlatmıştı.

Galip Mendi şöyle demişti:

-“…Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı yaptım. Bu teşkilat Türk Mukavemet Teşkilatı’nın bir devamı gibidir… Türkiye’ye karşı olan gruplar TMT’yi nasıl görüyorlarsa, Sivil Savunma’yı da aynı görüyorlar… Bu kurum yani Sivil Savunma Teşkilatı KKTC’de bir işgal olması durumunda düşmanı yıpratmaya yönelik destek sağlıyor ve bu da gizli görev”… 

Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker, Yarbay Korkut Eken’le birlikte Kutlu Adalı’yı öldürmeye gelirken uçağa belinde Jeriko marka silahla bindiğini ve Kıbrıs’ta Sivil Savunma’da bir çanta içerisinde Eken’in kendisine UZİ silahı verdiğini anlatmıştı.

Özetle, Kıbrıs’taki Sivil Savunma Teşkilatı bir AFAD değildir.

Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki rejimin niteliğini inkâr edenler uşakları suçlar durur. Onlar rejimin perdesidir. Türkiye’ye giden Sivil Savunma ekiplerini “KKTC Bakanlar Kurulu” göndermedi.

Sivil Savunma neden 18 saat sonra vardı Adıyaman’a? Madalyonun öteki yüzüne bakacak olursak, Türkiye’de asker 2-3 günde intikal etti deprem bölgesine. İkisi ayrı düşünülemez!

Eğer Kıbrıs’tan Türkiye’ye Sivil Savunma ekiplerinin “KKTC Bakanlar Kurulu” emri ile gittiğini zannediyorsanız içinde yaşadığınız Askeri Rejimin niteliğini hiç anlamadınız demektir.

Ya da Fikret Başkaya hocamızın çok sevdiği divan şairi Hayali’nin dediği gibi:

-Ol mahiler ki, derya içredirler deryayı bilmezler.

(26 Şubat 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author