İşgal bölgesinde Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olmak

Şener Levent – İşgal bölgesinde sıkıştıkça Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki ortaklık haklarımızı hatırlayanlar var…

Siyasi ve ekonomik durumumuz parlak olsa, onu da pek hatırlayan olmaz ya…

Her neyse…

Ne istiyorlar?

Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklığına dönmemizi mi?

Hayır tabii…

Kuzeydeki hayalet devletin feshedilmesini ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki Temsilciler Meclisi’nde Kıbrıslırumlarla biraraya gelmemizi mi talep ediyorlar?

Ne münasebet…

İstedikleri şu:

Kıbrıslıtürklerin sosyal, eğitsel ve kültürel açıdan Avrupa Birliği’ne ulaşmasına cumhuriyet makamlarının yardımcı olması…

Karma evliliklerden doğan çocukların Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı almalarının önündeki engellerin kaldırılması…

Yeşil Hat Tüzüğü’nün geliştirilmesi…

Türkçenin resmi AB dillerine eklenmesi…

Ve Kıbrıslıtürklerin güneyde banka hesabı ve şirket açabilmesi…

***

Bunları talep edenlerin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni adada tek yasal devlet olarak tanıdıklarını bugüne kadar hiçbirinden duymadım…

Kuzeydeki hayalet devleti tanımadıklarını da söylemediler hiçbir zaman…

Kuzeyin Türkiye’nin işgali altında olduğunu söylediklerini de…

Kuzeyde Türkiye’nin işgaline karşı bir başkaldırı yok…

Mevcut statükonun iyileştirilmesini istiyorlar sadece…

Maaşların bir tamam ödenmesi…

Partizanca istihdamlar yapılmaması…

Usulsüz ihalelere son verilmesi…

Sağlık hizmetlerinin aksamaması…

Eğitim sorunlarının çözülmesi…

Yönetimin fuzuli harcamalar yapmaması, okul, yol yapması…

Ve de vergide adalet…

Bu sorunlarla ilgili de zaten Türkiye’yi suçlamıyorlar, Türkiye’nin elinde bu hale geldik demiyorlar…

Yalnız buradaki yönetimi suçluyorlar…

Protesto mitinglerini de elçiliğin, yani, valiliğin kapısında değil, kukla bakanların kapılarında yapıyorlar…

***

İşgal bölgesinde Kıbrıs Cumhuriyeti ve dolayısıyla AB vatandaşı olmak, bu vatandaşlığın haklarından herkesi mahrum ediyorsa, bunun sorumluluğunu güneydeki cumhuriyet makamlarına değil, Türkiye’ye yüklemek gerekmez mi?

Bu haklara ulaşmak için Kıbrıslıtürkler önce Türkiye ile hesaplaşmalı, işgale son vermesini talep etmeli, kuzeydeki hayalet devletin feshedilmesini istemeli ve sonra cumhuriyet makamlarına,

-Biz bu cumhuriyetin iki eşit ortağından biriyiz ve geri dönüyoruz, demeli…

Rum tarafı için birinci sorun Kıbrıs’ta işgal sorunudur…

Bundan dolayı bir ihtiyaç hukukuna gerek duydular ve onu uyguluyorlar…

Kuzeyde Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan Kıbrıslıtürklerden işgale karşı hiçbir destek görmediler…

Maraş’ta atılan yeni adımlara karşı ciddi biçimde karşı çıkan olmadı…

Gaspedilen Rum mallarına sahte koçanlar verilmesine karşı çıkan oldu mu?

Olmadı!

Derinya’da İsak ve Solomu’nun öldürülmesini kınayan oldu mu?

Olmadı!

20 Temmuz’un milli bayram olarak kutlanmamasını talep eden oldu mu?

Olmadı!

Ha bu arada Annan Planı’na evet diyen Kıbrıslıtürkler, hayır diyen Kıbrıslırumlara dua etsinler…

Şimdi hak talep ettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti yaşıyorsa, bunu da hayır diyenlere borçludurlar…

Yoksa bu plan kabul edilse, şimdi bu cumhuriyeti de bulamayacaklardı…

Türkiye o plandaki taahhütlerini yerine getirmeyecek, plan uygulanamayacak, ama Kıbrıs Cumhuriyeti de feshedilmiş olacaktı…

Zaten bu planı hazırlayanların asıl hedefi de buydu…

***

Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklığındaki hakları talep edenler güneydeki siyasi makamları suçluyorlar…

Bu makamlar Kıbrıslıtürkleri Türkiye’de çözüm aramaya zorluyormuş…

Türkiye’nin yanına çekiyormuş yani…

E bunca yıldır hep Türkiye’nin kanatları altında olmadılar mı?

Belki onu artık kurtarıcı olarak kabul etmiyorlar ama işgalci olarak da kabul etmiyorlar…

İşgale karşı Kıbrıslırumların yanında değil, Türkiye’nin yanında duruyorlar…

Ve Türkiye’ye işgalci diyenin de ağzını kapatıyorlar…

Ben Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarımızı talep edenlerden değilim…

Ortaklığımızı talep ediyorum…

(30 Mart 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author