İşgalcinin suratına dosdoğru konuşun!

Aziz Şah – Türkiye’nin işgali altında yarım asırdır rehin tutulan, Kıbrıslı kimliğinin karakteristik özelliklerini kaybetmiş Kıbrıs’ın kuzeyinde birkaç on bin kişi kalmış bir toplumun evladı olarak işgalciye lafı dolandırmadan dosdoğru söylerim.

TC egemenlerine, Türkiye soluna, CHP ve İYİ partiye hitaben çok yazdım…

800.000’den fazla Rumun yaşadığı Kıbrıs adası için “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacak” diyen faşist Meral’e sordum mesela: 800.000 Rumu ne yapacaksın? Ezici çoğunluğu Rum olan, toprakları Birleşmiş Milletler üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğinde olan bir ada nasıl oluyor da “Türktür”?

“Milliyetçiliğimizi Kıbrıs’ın Beşparmak dağlarına yazdık” diyen Bay Kemal’e de, Beşparmaklar’ın eteklerindeki toplu mezarları kazan şirocu Ömer’i yazdım. “Beşparmaklara yazdık dediğiniz milliyetçilik şirocu Ömer’in kepçesi ile yazıldı” dedim…

Erdoğan’a, Çavuşoğlu’na, Fuat Oktay’a yazdıklarımızdan ciltler dolar. Farkında olmayabilirsiniz, AKP’lilerin “yavru vatan” söylemini bile yaza yaza kırdık. Dikkat edin, sömürgeci bürokrat Fuat Oktay artık “yavru vatan” demiyor, Sömürge Valimiz Metin Feyzioğlu da… “Kardeş vatan” diyorlar bir süredir. Kardeş de değiliz ama!

Kardeşliğin birinci şartı eşitliktir. Eşit olmayanlar kardeş olamaz!

Kıbrıslıların kendi kaderini tayin hakkını gasp eden 40-50 bin Türk askerinin işgali altında, nüfusumuzun en az 10 katı TC’li yerleşimci nüfusun ortasında, TC ekonomi politikalarıyla fakirleşirken kardeş değiliz, rehineyiz. TC’nin Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının %36’sını işgal altında tutabilmesi için “dünya kamuoyu”na karşı kalkan olarak tuttuğu rehineler…

Gardiyan ile tutsak eşit değildir. Halkların kardeşliğinin birinci şartı eşitliktir!

Türkiye soluna da, egemenlerine de yazmadığımız eleştiri kalmadı. Bunca zamanda şunu öğrendim: Türkiye egemenlerinin ve solunun karşısına dikilip hissettiklerini ve düşündüklerini dosdoğru söyleyen çok az Kıbrıslı oldu.

Kıbrıslı gerçeği söylemek yerine, kendini ispat etmeye çalıştı kimliğini yok edenlere. Korgeneral Kıvrıkoğlu’nun Ferdi Sabit Soyer’e “Türklüğünü ispat et” sözü ve Ferdi’nin ispat etmeye çalışması “gönüllü asimilasyon”un özetidir.

KTBK Komutanı Korgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, TC’nin işgal rejiminin kuklası “KKTC Başbakanı” Ferdi Sabit Soyer’in elini sıkmayı reddetmişti.

General Kıvrıkoğlu, Ferdi’ye “Siz ne biçim Türksünüz?” demişti. Ferdi ise “Aman paşam, Türklüğümüzden şüpheniz mi var?” diye cevap vermişti. Paşa da “Öyleyse ispat et” demişti…

Bunun üzerine Ferdi, Türklüğünü ispat etmeye kalktı. 21 Mart 2007’de,

-“Ben Türkiye’deki herkes kadar Türküm. Benim Türklüğümden, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri ve Türkiye olmadan adada çözüm olmayacağından da kimse şüphe etmesin” dedi…

20 Temmuz 2014’te İstanbul’da Özgür Üniversite’de Devrimci Marksizm dergisi tarafından “Kıbrıs’ta işgalin 40. yılı” konferansı düzenlenmişti. Ben de konuşmacıydım…

Konuşmama şöyle başlamıştım: “Ben Türk değilim, Kıbrıslıyım…”

Dağı taşı börtü böceği bile Türkleştirmiş ve belli dönemlerle “Türklüğü” yeniden tanımlayarak kesintisiz nüfus mühendisliği yürütmüş bir devletin karşısında “Türklüğünüzü ispat etmeye” kalkışırsanız en baştan yenilmiş sayılırsınız. “Gönüllü asimilasyon”dur bu “ispat” çabalarınız…

İngiliz piçi, Rum dölü, Venedik bozuntusu olmadığınızı ispat etmeye kalkıştığınız sürece işgalcinin karşısında kimliksiz çırılçıplak kalırsınız.

İşgalciye “Türklüğünüzü” ispat etmeye çalışmayacaksınız, işgalciye işgalci olduğunu anlatacaksınız. En başta silah zoruyla evlerinden atılan 200.000 Rumca konuşan, yarısından fazlası Kıbrıs’tan göç ettirilmiş Türkçe konuşan Kıbrıslılar adına…

Israrla “yavru vatan” dediği için Bay Kemal’a toslayan bir tıvit attım Kıbrıs’a son gelişinde. Bir CHP’li Bay Kemal’e şöyle yazdı bunun üzerine: “100’üncü yılında bu dili kullanarak mı Cumhuriyeti baştan kuracağız?”

Dil maddi durumun yansımasıdır. “Yavru vatan” söylemi ezen ulus şovenizminin “ensest” biçimidir. Bir kadına ısrarla “yavru” deseniz tacize girer, TC ise Kıbrıs politikasını “yavru” söylemine oturttu. (Eleştirileri susturmak için son zamanlarda Metin Feyzioğlu “kardeş ülke” dese de!)

“Yavru vatan” söyleminin ortadan kalkması için işgal ordusunun çekilmesi ve Ankara’dan atanacak TC Büyükelçisi’nin Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristodulidis’e “güven mektubu” sunması gerek!

(30 Nisan 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author