Beyinlere inen “Erdoğan perdesi”

Turkish President Tayyip Erdogan casts his ballot at a polling station in Istanbul, Turkey, June 23, 2019. REUTERS/Murad Sezer

Aziz Şah – Recep Tayyip Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor.

Sırf 21 senelik bir mahkumun hapisten salındığında yaşadığı şaşkınlığı görmek için…

Kıbrıslılardan biliyorum rehinelerin nasıl düşündüğünü. Rehineler gardiyanın gözünden görmeye ve onun aklıyla düşünmeye başlar. 49 senede Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yaşayan Kıbrıslılar işgalci gibi düşünmeye başladı. 21 senede ise Türkiye’de gardiyanı gibi düşünmeye başlayan mahkumlar kendi kendisinin gardiyanı oldu…

İşte bu esaretten kurtulmak için Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor. Mesela Türkiye’de sosyalistlerin “kapitalizm” diye bir sistem olduğunu hatırlaması için Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor. Türkiye’de sağ-sol bütün siyaset “5’li çete”, “israf” ve “liyakat” kelimeleri etrafında kısır döngüye girdi.

Bir Kıbrıslı olarak ben hatırlıyorum, Türkiye’nin en büyük özelleştirme vurgunu olan TÜPRAŞ’ın Koç’a gittiğini. Ama varsa yoksa “5’li çete”! Koç, Sabancı, Eczacıbaşı, kârına kâr katan banka sermayesi ve Cumhuriyet’le neredeyse yaşıt olan diğer holdingler unutuldu…

Erdoğan gitmeden Türkiye solu “kapitalizm”, “emperyalizm” ve “NATO” gibi meseleleri hatırlamayacak. Hele bir Erdoğan gitsin yoksa hepsi gardiyan gibi düşünmeye devam edecekler!

Gelelim biz Kıbrıs’a…

Kıbrıs’ta işgalin Erdoğan’la değil Bülent Ecevit’le başladığını Kıbrıslıların hatırlaması için Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor. Yerleşimci nüfus sömürgeciliğini Ecevit’in Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu’nun başlattığını hatırlamanız için Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor…

1989’da mecliste bile yer almayan muhalefet lideriyken Bülent Ecevit’in “Kıbrıs’ta işgücü açığı vardır, Türkiye’de işsizlik vardır” diyerek yürütülen nüfus mühendisliğini nasıl savunduğunu hatırlamanız için Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor…

1974 işgalinden hemen sonra Türkiyeli yerleşimcilere önce iki İslamcı parti, tutmayınca da faşist Türkçü bir parti kurdurulduğunu, 12 Eylül darbesinden sonra da bugünkü Türk-İslam sentezi hattında duran YDP’nin kurdurulduğunu, Tayyip Erdoğan’ın da sadece bunları kullandığını hatırlamanız için Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor.

“UBP-YDP-DP Kıbrıs’ta AKP-MHP’nin paralel örgütlenmesidir” gibi laflar etmemeniz için Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor. 1990’lardaki DP-CTP, 2000’lerdeki CTP-ÖRP ve CTP-UBP’nin neyin “paralel”i olduğunu sorarlar sonra…

Yerleşimci faşist Erhan Arıklı’nın koltuğunu “AKP’ye borçlu” olduğunu söyleyenlerin işgal gerçeğini anlaması için Asena Meral ile Derinya linçinin ülkücüsü Arıklı’nın beraber bozkurt işareti yapması gerekiyor!

Son zamanlarda Kıbrıs’ta gözümüze fazla batan İsmailağa Cemaati’nin 1980’lerin sonunda Kıbrıs’a TC Devleti tarafından getirildiğini anlamanız için AKP ve Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor.

12 Eylül darbesinin ideolojisinin parçası olan Aydınlar Ocağı, Suudi Arabistan petrol şirketi ARAMCO’nun finansörlüğünde RABITA ve bu ikisinin kesişim kümesi olan İskenderpaşa Cemaati kadrolarına 1980’lerin ikinci yarısında TC Devleti’nin eli ile Kıbrıs’ın işgal bölgesinde alan açıldığını anlamanız için Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor.

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde İslamcı dayatmaların AKP’nin CTP’ye açtırdığı Hala Sultan İmam Hatibi ile başlamadığını anlamanız için önce Erdoğan’ın gitmesi gerekiyor…

Evet, 49 senelik işgalin 21 senesi AKP idaresinde geçti. Haklısınız kolay değil…

Haklısınız, 1958’den 2002’e kadar TC Özel Harp Dairesi, asker-sivil bürokrasisi ve siyasetinin bombaları, kurşunları ve tokatları Erdoğan’ın gölgesi altında kayboldu.

AKP’nin iktidara geldiği günü hatırlıyorum. Ertesi günü okula gittim, TMK’da bizden büyük sınıflar ateşli bir şekilde “AKP’nin Kıbrıs sorununu çözeceğini” konuşuyordu. Bense bugün olduğu gibi herkesin söylediğinin tersini söylüyordum…

Erdoğan gitmeli. Sırf beyninizin içine inen ve düşünmenizi engelleyen “Erdoğan perdesi”ne perde demek için…

Erdoğan da kalsa, Bay Kemal da gelse Merkez Bankası tam takır kuru bakır, kaynakları yağmalanmış, tarım ve hayvancılığı bitirilmiş bir Türkiye “demokrasi” ile yönetilemez.

Hiç mi bir şey değişmeyecek, diye sorabilirsiniz. Üslup değişecek, “öz” değil!

Bakın mesela haftalardır pusuya yattım, Bay Kemal’in “Biz milliyetçiliğimizi Kıbrıs’ın Beşparmak Dağlarına yazdık” demesini bekliyorum. Demedi! Bundan sonra da demeyecek! Üslupları değişecek ama siyaset değişmeyecek…

Tabii, Asena Meral faktörünü unutmamak kaydı ile!

(11 Mayıs 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author