Kıbrıs’ta olan herşey Türkiye’de de olurken…

Aziz Şah – “Kıbrıs’ta olan herşey Türkiye’de de olacak” tespitini ilk olarak 18 Ekim 2020’de Ersin Tatar ile Mustafa Akıncı arasındaki “seçim”e Ankara’nın taşıma TC’li nüfus ile müdahale etmesinden sonra yazdım.

“Kıbrıs’ta 18 Ekim darbesi: TC seçimlerinin provası” idi bu konudaki ilk yazımın başlığı, 24 Ekim 2020’de! Akıncı’nın kazanacağına kesin gözüyle bakan Cumhuriyet, Sözcü ve Birgün gibi gazeteler “İkinci İstanbul seçimi” diyordu bu “seçim”e!

Türkiye’nin ordusuyla ve nüfusuyla işgal ettiği Kıbrıs’ın kuzeyindeki “demokrasi”ye övgüler düzerek, Erdoğan’da vücut bulan Türk Devleti’nin Kıbrıs’ın işgal bölgesinde seçimi kaybedeceğini hayal ettiler. TC Devleti’nin Kıbrıs’ta hiç seçim kaybetmediğini bilmiyordu bu baylar, çünkü Kıbrıs cahilidirler!

24 Ekim 2020’de şöyle yazdım: “Kötü haberim var bu baylara… Kıbrıs’ta olan İstanbul seçimi değildi; Türkiye’de Erdoğan’ın yeniden başkan seçilmek için yapacağı seçimin provasıydı. Kıbrıs’ta olan Türkiye’de olacak olandır!”…

Kıbrıs’ta 18 Ekim 2020’de olan Türkiye’de 28 Mayıs 2023’te oldu…

Geçmişte başka uyarılar da yapmıştım Türkiye muhalefetine… Erdoğan’ın talimatıyla 22 Ocak 2018’de Lefkoşa’da Ülkücüler ile İslamcıların birlikte gerçekleştirdikleri taşlı linçten sonra, “AKP-MHP Kızılelma koalisyonu ilk ortak sokak provokasyonunu Kıbrıs’ta prova etti, 22 Ocak’ta Lefkoşa’da gerçekleşen linç gibi saldırılar Türkiye’de de olacak” diye uyaran onlarca yazı yazdım! Ankara Çubuk’ta Kemal Kılıçdaroğlu’nun başına gelen ve Erzurum’da Ekrem İmamoğlu’nun başına gelen linç tıpkı 22 Ocak Lefkoşa linçinden birer sahne gibiydi…

Kıbrıs’a kör bakan Türk muhalifler, kontrgerillanın Kıbrıs’ta kurulduğunu ve eylemlerini ilk Kıbrıslılar üzerinde prova ettiğini bilmez!

1950 ve 1960’larda Kıbrıs’ta olan herşey, 1978’den sonra Türkiye’de oldu… Geçenlerde Türkiye’den bir gazeteci dostum geldi, Türkiye’nin önemli gazetecilerinden birinin kendisine, Ayhan Hikmet ve Ahmet Gürkan cinayetlerini kastederek, “Kıbrıs’ı hiç bilmiyoruz” dediğini söyledi. Dostum da “Bilin artık, bilin!” demiş… Ne desin? Ne diyebilir ki!..

“Kıbrıs’ta olan herşey Türkiye’de de olacak” sözü çok eski bir pusuladır. Ama ezen ulus şovenisti Türk aydınları Kıbrıs’tan hiçbir şey öğrenemez… Çünkü bu “cahillik” sömürgecinin bilinçli bilgisizliğidir. “Irksal Sözleşme”nin yazarı Charles Mills buna “bilgisizliğin epistemolojisi” der. Türk aydınının Kıbrıs hakkındaki betonlaşmış bilgisizliği de “okuma yazma bilmeme” cahilliği değildir. Sömürgeciler işgal ettikleri ülkeler ile aralarına “duvar” örer. İşte, Türk aydınlarının “betonlaşmış cehaleti” bu duvardır!

Türk aydınının “betonlaşmış cehaleti” ile Anadolu insanının “cehaleti”nin farkını da anlatayım. Çünkü yakın zamanda tanık oldum…

14 Mayıs’taki birinci turdan sonra arabam bozulunca otobüse binmek zorunda kaldım. Otobüs şoförü has Kıbrıslı bir abimiz. Otobüste 4-5 Türkiyeli yolcu ile seçimi tartışıyordu hararetli bir şekilde. Hepsi Erdoğan’a oy verdiğini söyleyen yolculara neden Erdoğan’a oy vermemeleri gerektiğini anlatıyordu…

Türkiyelilerden 2’si Adıyamanlı depremzede. Mağusalı çocuklarımız katledildiği için Adıyaman’da, adı geçti mi kulak kesiliyorum… Adıyamanlılar öyle böyle Tayyipçi değiller… Adam Tayyipçi, 14-15 yaşındaki kızı ondan daha Tayyipçi. “Tayyipçiyiz biz” diyor kız çocuğu! Sokak röportajlarında duyabileceğiniz bütün klişeleri sıraladı Adıyamanlı depremzedeler. “Bütün dünya Reis’e karşı, adamın davası var” dediler… Lise öğrencisi kız ise depremden sonra okulu bırakmış…

Anadolu’da hiç yer kalmamış gibi TC Devleti alıp Kıbrıs’ın işgal bölgesine yerleştirdi bu on binlerce depremzedeyi. Afetzede vatandaşına bakması “anayasal bir sorumluluk”ken onları Kıbrıs’ın işgal bölgesine yerleşimci olarak gönderdi…

Bütün yol boyunca tartıştı Kıbrıslı şoförle Türkiyeliler. “İkinci turda da Erdoğan’a oy vereceğiz” dediler otobüsten inerken… Ama en sonunda Adıyamanlı depremzede öyle bir laf etti ki bizim Kıbrıslının boğazı boğum boğum oldu, sesinin tonu değişti.

-“Ne güzel şutladı Akıncı’yı Reis” dedi Adıyamanlı depremzede…

Türk aydını betonlaşmış cehaleti ile Kıbrıs’ı “görmez”, ama okuma yazma bilmeyen Anadolu insanı “görür”…

(1 Haziran 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author